oh sing to me, my lady of the sea

143 30 5
                                    

Neler olduğunu, hikayenin nasıl geliştiğini ve nasıl bittiğini az çok anlıyorum. Bir yıldız olmak seni mutlu etmedi. Seni yenilmez biri yapmadı. Hala kırılgandın, hala her şeye karşı öfkeliydin, aynı zamanda her şeye karşı müthiş bir sevgi duyuyordun.

Dünya sana ağır geliyordu. İnsanlar fazla yakın duruyordu. Bütün bunları aklımdan çıkaramayacağım tek bir cümleye sığdırmıştın:

"Hepimizin içinde iyilik vardır ve sanırım ben insanları çok fazla seviyorum, o kadar çok seviyorum ki bu beni kahrediyor."

Evet, bunu anlıyorum.

Jisung'un annesinin İsa kılıklı sevgilisinden aylar önce gelen telesekreter mesajını yeniymiş gibi tekrar tekrar dinlediğini gördüğümde ben de aynı böyle hissediyordum.

Seungmin'in henüz Changbinle birlikte olmadığı sıralarda başka biriyle buluşmaya giderken omzunun üstünden ona şöyle bir baktığını, Jeongin'in aslında kendi şarkılarını yazmayı isterken senin şarkılarından birini çaldığını gördüğümde de...

Hyunjin yatmadan önce beni öperken geceleri nereye gittiğimi merak edemeyecek kadar yorgun olduğunda, labaratuvar dersinde Jisung onunla değilken Minho'nun sırasına her zaman bir kucak dolusu kitap yığdığını fark ettiğimde de aynı şeyi hissediyorum.

Bütün bunları görüyorum ve bunu durduramıyorum.

Yani evet, bunu anlamak hiç zor değil. Diğer yandan, senin de kabul edebileceğin gibi, hiç anlamı yok. Kendini öldürmek. Bu tamamen anlamsız. Geride kalanların hiçbirini düşünmedin. Sen gittikten sonra bize ne olacağı umrunda bile değildi.

Ölümünden sonra okula dönmek vaktimi aldı. Beni arayan okul arkadaşlarıma senden bahsetmedim, zaten mezun olacak ve onları görmeyecektim. Onlara kendimi iyi hissetmediğimi söyleyip yatağa girdim ve kendimi battaniyelere gömdüm. Jisung ve Minho aradıklarında onlara mesaj atıp grip olduğumu söyledim. Gerçekten hasta değildim tabii ama yine de ecza dolabından bir soğuk algınlığı ilacı bulup içtim ve kafayı vurup günlerce uyudum.

Abim her gün okuldan döndüğünde tıpkı annemin eskiden hastalandığımızda yaptığı gibi bir tavuk çorbası yapıp odama geliyordu. Böyle çaba gösterdiği zamanlar o kadar tatlı oluyor ki, kendimi daha kötü hissetmeme sebep oluyor.

Birileri beni aradığında, benimle ilgilendiğinde sana sinirlenip söylediğim her kelimeden pişman oluyorum. Benim yanımda bir sürü insan varken sen yalnız ve karanlıklar içindesin. Fakat bilmiyorum, gerçekten öyle misin?

O gece hala sebepsiz yere içtiğim ilaçlardan dolayı sarhoş gibi hissediyorken ondan bana şarkı söylemesini istemiştim. Gözlerimi kapatıp senin yanıma geldiğin, beni şarkılar söyleyerek uyuttuğun geceleri düşündüm. Baloncuklar hayal etmeyi çoktan bırakmıştım çünkü onların beni senin sıcak kolların gibi koruyamayacağını anlamıştım.

O günlere gitmeye çalıştım ama gide gide yine senin öldüğün o geceye vardım. Neden senin geri dönmeni bekliyorum ki? Bende yanlış giden bir şey var ama ne olduğunu bilemiyorum.

Sen düştükten sonra da kıpırdayamadım. Polisler beni ertesi gün bulduklarında hala aynı şekilde, hiç kıpırdamandan köprüden aşşağı, akan suya bakıyormuşum; en azından onların söylediği bu. Hatırlamıyorum. Bana "Chan'a ne oldu?" diye sorduklarında cevap veremedim. Cesedini nehirde buldular.

Kimse beni zorlamadı ama Jeongin durmadan sorular soruyordu. Köprüde ne yapıyorduk, neden oraya gitmiştik, neden sinemada ya da başka bir yerde değildik de o lanet köprüdeydik merak ediyordu.

Sanırım olayları açıklayamadığım için bana çılgıncasına öfkeliydi. Olanların benim hatam olduğunu düşünüyordu. Haklıydı.

Abim hem onunla hem benimle ilgilenmekten yorulmuş olacak ki, onu benimle konuşmaya ikna etmişti ve bir sabah birlikte kahvaltı yapmak için buluşmuştuk.

Zar zor yaptığımız kahvaltıdan sonra dayanamamış ve masada bir köşeye çekilip ağlamaya başlamıştı. Bana bakıp "Yongbok, o atladı mı?" diye sordu.

"Hayır." dedim. "Rüzgar onu alıp götürdü."

Yaşlı gözlerle bana bakıp başını salladı ve sırtını döndü.

Nirvana, özgürlük demek. Acı çekmekten özgürleşmek. Bazı insanlar ölümün de böyle bir özgürlük olduğunu düşünüyorlar. Yani, sanırım seni kazandığın bu özgürlükten dolayı tebrik etmem gerekiyor.

Geri kalanımız hala burada, bütün bu yıkıntının ortasında debelenip duruyor.

river, chanlix ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin