Sonsuz Karanlık

850 2 0
                                        

        Amansız kaçışın heyecanını yaşıyordu hala. Atıığı her adımda geçmişi biraz daha unutuyordu, havaya soluduğu her sigara dumanında nefretini kusuyordu. Özgürdü artık, yalandan bir ailesi olmayacaktı, istediği yerde istediğini yapabilecekti. Düşünmüyordu hiçbir şeyi, nereye gideceğini veya ne yapacağını. Karanlık sokaklarda yürümeye başladı. 

        Her köşeden dönerken içindeki buruk sevinç artıyordu bu da yürümesine yansıyor daha hızlı yürüyordu.

        Köşeyi döner dönmez bir uyuşturucu ticaretine tanık oldu. Kafasını aşağıya eğerek yanlarından yürüyüp geçmeyi planlıyordu ki...

        "Dur bakalım" dedi Uyuşturucu satıcısı. "Az önce hiçbir şey görmedin.". Bir sürelik sessizlikten  sonra "Anladın mı?" diye devam etti  Satıcı. "Hayır." diye karşılık verdi. Satıcının öfkesinin arttığını hissedebiliyordu.

        Satıcı, cebinden çıkardığı çakıyı her hangi bir hareketinde saplayacakmış gibi tuttu ve "Canına mı susadın sen?" diye davam etti. "Gördüm ama birisine anlatmak zorunda değilim" dedi. Satıcının sinirlerinin gevşediğini farketti ve etrafa göz attı. Birkaç saniye düşündü: "Etrafta hiç kimse yok, Satıcı az önce cüzdanı ve poşeti sol elle tuttu ama çakıyı sağ elle tutuyor. Solak olmasına rağmen sağ elle tutuyor olması onun için büyük kayıp. Sarsacak şekilde bir hamle yaptım mı ilk olarak çakıyı sallayacak ama isabet ttirmesi zor, eğer çakı hamlesinden kurtulursam alt çeneye sağ yumruk ve sağ alt karın boşluğuna ise sağlam bir sol yumruk ile adamı etkisiz hale getirebilirim." diye geçirdi içinden.       

        Satıcı: "İyi aferin, hemen s*iktir git burdan." diye bağırdığında sesi soakaktaki evlerin içine kadar girmişti.

        Ve ilk hamle. Sol kulağına sağ bir tokat -bu baş dönmesine ve denge kaybına sebep olur-,tam da istediği gibi sağ elindeki çakıyı saplarcasına ileriye doğru hamle yaptı ama isabet yok. Tek bir hata canın mâl olabilir. Satıcıdan uzaklaşmamaya çılıştı ve tam kendini toplamışken çeneye bir sağ yumruk ve sağ karın boşluğu sert bir sol yumruk ile satıcı olduğu yere düştü. 

        "Bir daha kime küfür ettiğine dikkat et." derken cebindeki Winston marka sigarasını çıkardı ve yaktı. Üstünü başını düzeltti ve iyilikle baş başa kalmak için karanlık sokaklarda yürümeye devam etti. 

        Sokaklarda çok anısı vardı. İlk kavgasını sokaklarda yapmıştı, ilk arkadaşlığı, ilk aşkını sokaklarda bulmuştu. İlk savaşını, ilk barışını sokaklarda yaptı. Her geçtiği sokakta anılar yakardı canını her sokak ona başka acı verirdi. Bazen severdi bu acıları, onlar olmasa hayat bu kadar çok şey öğretmemiş olacaktı.  

        Gece lambasının önene düşürdüğü gölgesiydi tek arkadaşı, tek sırdaşıi tek dostu. Bir tek o onu bırakmamıştı ve bir tek o bırakmayacaktı. Her gece onla konuşur her gece onunla dertleşirdi. Onun da bi asaleti vardı. Sadece geceleri gelirdi ve sadece sokaklar da olurdu. Kanlıkta, sokaklarda yaşardı. Karanlıktı onun adı. Herkesin gördüğü ama kimsenin farkedemediği tek dostuydu.

        "Nereye gidiyoruz? He ne dersin? Nereye gidelim" içten içten sırıtıyordu. "Buldum" diye bağırdı. Sokaktan geçen bir kaç yarı ayık genç irkilerek ona baktı. "Beni takip et dostum" diye fısıldadı. İçini bir heyecan kaplamıştı, hafifçe sırıtıyordu. Ağustos gecesinde suratına hafif hafif çarpan rüzgar daha özgür hissettiriyordu. Mutluydu, hissediyordu. Adımlarına yansımıştı bu sevinç ve daha hızlı yürüyordu artık, gideceği yere biran önce varmak istiyordu.

        Her sokak başka bir sokağa bağlıyordu onu. Gittikçe kayboluyor gibiydi karanlıkta, ama o kurtululuşuna inanıyordu, seviyordu karanlığı, ona bir şey yapmazdı. Karanlıkta yaşıyordu zaten nasıl bi şey yapsın ki ona. O buraya aitti. SONSUZ KARANLIĞA...

Aptal-ZekiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin