2. bölüm

56 8 17
                                    

Yine bir sabah yine lanet türkçe öğretmeninin sesi yine o lanet kameraları açtırdı ve yine lanet fiiller.
Canlı dersler başlayalı 2 hafta gelip geçmişti bile. Lanet bir şekilde hem karnım hem başım çatlıyordu. Bu kadın niye her dakika soru sorma çabasında resmen tüm sınıf zombiye döndük. Hatta mineta şu an sandalyeden düşmek üzere salağın haberi yok-
"Mineta?! Kendine gel sabahın 10u oldu hala uyanamadın mı?!"
Türkçe öğretmeni azarlamaya başlamıştı minetayı çünkü yere bok çuvalı gibi çakılmıştı.
"Her neyse devam edelim. Kim cevaplasın, hmm.."
Beni seçme sakın beni seçme git o lanet inek dekuyu seç beni seçme beni seçme
"Bakugou"
Hay a*ına koyayım ne bok buldun da sabah sabah beni seçiyorsun ki ?

Ders bitmişti. Bittiği gibi lavaboya gidip kusmuştum.
"Katsuki iyi misin ?"
"İyiyim anne açlıktandır bir şey yok"
Annem rahatlamış gibi nefes verip kuzenimin yanına gittiği sırada bir daha öğürmüştüm. Hayır şimdi ne oluyordu niye kusuyordum hiç bir şey yokken ? Elimi ağzımı yıkayıp lavabodan çıktım.
"Heyyo katsukiii!"
Yui enerjik bir sesle sırtıma atladığı sırada onu tutmaya çalışıyordum.
"Ne var"
"Solundan mı kalktın sen ? Ne bu hal"
Sence ? Belirsizce kustuğum için ölü gibi duruyor olabilir miyim acaba ?
"Bir şey yok sadece kusuyorum o kadar iyiyim"
"Niye kusuyorsun ki"
Sorgucu yui tutuldu başıma gelde kurtul kurtulabilirsen
"Açlıktandır bir şey yok allah allah ne taktınız ha"
Annem ikimize kahvaltı hazırlıyordu saat iki olmasına rağmen çünkü anca dersten çıkabilmiştik.
"Yui! Katsuki! Gelin yardım edin bakayım bana"
"Tamam anne"
"Tamam teyze"
İkimizde aynı anda gülüşerek girmiştik. Yuiyi seviyordum hem ikizim gibiydi hemde pozitif enerji veren biriydi. Enerjik bir şekilde salatalıkları doğramaya başlamıştı. Bir yandan sınıfın gıcık kızını anneme anlatarak salatalıklardan hıncını alıyordu.
"Yanlız Yui o salatalıkların bir suçu yok biliyorsun" diyip gülmeye başladım bende domatesleri yıkıyordum
"E ama banane! Hem sinirimi çıkarıyorum şu an"
"Ama onların da aileleri var yazık değil mi-"
"KAPA LAN ÇENENİ!" kafama yumruk yediğim sırada dünyam dönmeye başlamıştı bile. Gözümün önünde yıldızların uçuştuğunu hissedebiliyordum annemse ikizimin halime gülmekten yıkayıp ona verdiğim domatesleri keseyim derken yanlışlıkla elini kesiyordu
"Naneli sakız"
"NE NANELİ SAKIZI BE!" Şokla tekrar kafama yumruk yediğim sırada kahramanım olan ve beni bu deli manyaktan kurtaran babam olaya dahil olmuştu
"Kızım dur aa oğlumu öldürecek deli manyak" annem köşede gülmekten gözünden yaşlar gelmişti bense olayı anlamakla meşguldüm
"Deli manyak senin oğlun!"
"Ben naptım ya salatalıklardan hıncını alan sensin aileleri var onların"
"ŞLAP"
Ve kafama salatalık yedim. Evet bildiğiniz alnıma yapışan salatalıktan "ŞLAP" diye bir ses geldi..
"Oha" Annem konuşamaz hale geldiği sırada en sonunda ikimize kendimize gelip devam etmemizi söylediğinde bu sefer babam gülmeye başlamıştı.
Arkadaş birimiz bitsek diğerimiz başlıyor. Yemekleri yapıp Yui ile oturduğumuz sırada birbirimize dil çıkarıyorduk
"Onloron do ololoro vor omooo"
"Taklit edeceğine yemeğini ye"
"Sen ye be sana mı sorcam"
"Evet bu evin salatalığı benim çünkü kendine gel! Ben salatalık sen domatessin!" Evet şu an o sinir küpü katsuki gitti başka bir katsuki geldi değil mi ? Şaşırdığınızı biliyorum ama evde cidden böyleyim. Ve bu kişiliğimi eijiroya göstermek için sabretmem gerek. Daha büyümemize yıllar var. Yemeğimizi yiyip odalarımıza çekilmiştik. Yui müzik okulu okuyordu ve gitardan öğretmeninin istediği bir müziği gitarla coverlayıp ses kaydı olarak atması gerektiği için odada kendi kendine savaş veriyordu. Odaya girmek bile istemem tahminen kağıt ayini gibi yui bissürğ kağıdın ortasına oturmuş garip bir şekilde gitar çalmakla meşguldür. Bende bilgisayardan yazmam gereken şeyleri deftere geçiriyordum.

Neredeyse yarım saat sonra günlük deftere yazma işi bitmişti. Hala deli gibi karnım ağrıyordu. Araştırmak istiyordum nedensizce içimden öyle gelmişti. Annemin bunu bilmesini şu anlık istemediğim için gizli sekmeden araştıracaktım. Yavaşça yazdım ve tıkladıktan sonra gözüm sonuçlara kaydı. Hamilelik. Bildiğiniz hamilelik belirtileri çıkmıştı. Ekrana cidden mi ? Der gibi baksamda tıklayıp okumaya başladım. Hemen hemen çoğu vardı. Ama böyle bir şey olamazdı değil mi ? Ulan erkeğim nasıl olsun hadi oldu diyelim çocuk neremden çıkacak ? Acaba vakalar var mıdır baksam mı ? Evet evet nolur nolmaz fazla merak kötüdür derler ama merak ettim de şimdi. Yazdım aynen şu şekilde "Erkekler hamile kalabilir mi ?" Yazdım ve tıkladım. Aynen devletin sitesinde şunlar yazıyordu. "Hala akıllarda kalan sorulardan ve imkansız olarak düşünülen o soru ve cevabı. Erkekler hamile kalabilir mi ? Vakalardan ve araştırmalardan elde ettiğimiz sonuçlara göre özgünlüklerin mutasyona uğraması nedeni ile son 10 yıldır bu mümkün. Ve doktorlar bunu normal olarak karşılasa da hala pek bilinmiyor ve halk tarafından olumlu karşılanmıyor." Okuduğum şey yüzünden gözlerim kocaman açılmıştı. Eiye söyleyemezdim çünkü ailesinin homofobik ve çıktığımızı söylemediğini biliyordum. Eğer bunu ona söyleseydim telaş yapar yakalanır ayrılırdık. Yuiye söylersem de hemen anneme söylerdi. En iyisi kendi kendime test alıp yapmaktı. Saat hala üçtü ve sokağa çıkma yasağı dörtte başlıyordu. Hemen eczaneye gidip alabilirdim. Giyindim ve tam çıkarken annem yakaladı.
"Katsuki nereye haber vermeden ?"
"Hiç hemen markete gidiyorum şurdaki yasak bitmeden"
"Tamam dikkat et"
Çıktım ve eczaneye yürüdüm. Girdiğimde ordaki satıcı olumlu karşılayıp verdi. Satın alıp çıktım ve cebime tıkıştırdım. Eğer annem elimde eczaneden aldığım bir şeyi görürse sorguya çekerdi bu yüzden markete girmek kaçınılmaz sondu.

Testi gizli gizli lavaboda yaptım ve sonucu beklemeye başladım. Eğer iki çizgi çıkarda ya**ağı yedim demekti. Ses geldi ve kafamı çevirdiğimde gözlerim şokla beraber iki katına fırladı.

Denizin içindeki oda (KiriBaku)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin