9. bölüm

40 5 6
                                    

Biz bu şekilde onu gizlerken hiç sorun yaşamıyorduk. Hatta çok kolaydı uyanmıyordu bile sadece 4. Dersin molasında karnı acıkıyordu ve geri uyuyordu. Bu durumdan hepimiz memnunduk sonuçta öğrenmeleri eijironun başını yakardı. En azından lise bitene kadar saklamalıydım. Eijironun bunu liseden sonra öğrense de sorun etmeyeceğini düşünüyorum. Ne de olsa iyiliği için söylemiyoruz burda elbette sorun etmeyecek hayırdır o boktan saçlı sorun ediyormuş be. Aslında gizlice yapmak istediğim şeyden vazgeçmek üzereydim çünkü tahmin ettiğim kadar zor değildi. Villianlardan koruyabilirdim. Ama tam aklımdan bu geçmişken dersin bitişine doğru Aizawa sensei konuşmaya başladı.
"Çocuklar size bir şeyden bahsetmem gerek ders bitmeden, sadece dinleyin"
Merak etmiştim kötü birşey miydi acaba çünkü sesi ciddiydi.
"Villianlardan korunmanız bu sefer zorlayıcı olacak. Ne kadar virüs dönemi olsa da etrafta olay vakaları artmaya başladı. Kapılarınızı, pencerelerinizi iyice kitleyerek uyuyun" Cidden bırakmamam gerek anlaşıldı. Ne zaman bırakmaya çalışsam yok yakınlarda biri korkarak bağırıyor ki evet geçen böyle oldu meğer sadece tüpü patlatmış salak. Bazenleri böyle olduğu gibi Aizawadan haber alıyoruz. Araya mola girdiğinde Kajinin yanına gittim. Uyanmış bakıyordu. E haliyle dördüncü moladaydık, gülümseyerek kucağıma aldım. Çok ağlamıyordu ki bu benim için çok güzel bir şeydi. Genel kişiliğime bakacak olursak bebeklerden özellikle vıcık vıcık ağlayan bebeklerden nefret ederim. Ama bu velet ağlasa da nefret etmiyorum ki etmem zaten niye ediyim. Tekrardan kaji kendini uykuya bıraktığı sırada kapıyı kapatıp odama gidip derse girdim.

Saatler sonra edebiyatçı dersi kapattı ve kendimi yatağa attım. Ne susmak bilmez kadınmış bu da ha. Yok onun bilmemnesinin bilmemne şiiri. Şiirin batsın. Kajinin içerde ağladığını duydum, annemler markete gitmişti. Yanına gidip kucağıma aldım. Aldığımda sakinleşmeye başladı. "Şşh ben burdayım" Koltuğa onunla beraber oturdum muhtemelen karnı açtı. Yavaş yavaş katı şeyler yedirebiliyorduk ama çok fazla değil. Muhallebi gibi. Ayrıca emekleyemese de daha oturabiliyodu. "Gel sana muhallebi vereyim annem babamla yapmış ilkini sen ye" Koltuğa bırakıp buzdolabından muhallebi ile kaşığı aşıp geldim. Emin olun şu an o muhallebiyi ben onu yememek için zor duruyorum. Şapşal şapşal açmış gözlerini bakıyo... "Heh gel bakalım" Yerde karşısına oturdum ve ilk kaşığı verdim. Verdiğim gibi bir daha açtı ağzını. Yemin ediyorum sanırım hamileyken pişman olduğumu düşünmüştüm ama şu an pişman değilim. Aksine bu velet niye bu kadar tatlı ? (Lan nazar değdircen sus bi) Her neyse bu şekilde yedirmeye başladım. Arada kıkırdıyordu çünkü onu güldürüyordum sanırım. Tek kolumla kucağıma alıp boş küçük kase ile kaşığı alıp lavabonun önüne geldim. "Gel yıkayalım annem kesin anlar ama biz yine de söylemeyeceğiz söz mü" Güldü. Tam yanımda tezgaha oturttum. Düşme ihtimali yoktu direk önümde zaten. Bende onun yanında annem gelmeden hemen küçük kaseyi yıkayıp çekmeceye yerleştirdim. "Heh gel şimdi ödev yapalım seninle" Odama geçip masama defterlerimi çıkardım. Bu pdf dosyalarını yazmam gerekiyordu bir yandan da çalışmam. Onu da görebileceğim bir şekilde oynaması için yere bıraktım. Emeklemeye çalışıyordu ama başarılı olamıyordu. Ödevlerim bittiğinde ona az az yardımcı oluyordum. Sonra uykusu geliyordu. Bakmayın ödevleri bitirmem yazmam çalışmam en az bir buçuk iki saat sürdüğünden ki onunla oynaması da en fazla bir saat kadar sürüyor en sonunda uykusu geliyor tabii. Şımarık olmaması gerçekten güzel. Zorla tutturmaz ya da uyumamak için çırpınmaz. İlk zamanlar doğduğu o iki hafta neydi öyle ya. Arkadaş bir insan insanı geç bir bebek bu kadar mı zorlar. Ama tabi alıştıktan sonra düzene zorlamıyor. O sırada annemler geldi, ben ödevlerimi bitirdim ve kajiyide alıp yanlarına gittim. Yui ile beraber yanlarında kaji ile oynamaya başladık.
"Katsuki gören çocuğu zorla uyutmuyorsun sanacak"
Güldü, şaşkınlıkla anneme baktım.
"Bizimle bir gün geçirsinler o zaman çocuk günün yarısı uyuyor zaten!"
Yui kajiye uzun uzun düşünceli düşünceli baktı. Ama bir bakışı var bilim adamı sanki sabır tanrım sabır.
"Ama cidden nesi var bunun böyle tüm gün götünü çevirip yatıp uyuyor hala uykulu"
Annem pek aldırış etmedi.
"Bir şey yoktur bebek bu elbette uykusu olacak ben onu yürümeye başladığında görücem bu sefer uyuması için yalvarıcaksınız" Babamla beraber güldükleri sırada ilerde ağzıma sıçacak olan Kajiye baktım. Masum duruyor umarım öyle olur... O şekilde kucağımda uyuya kaldı. Beşiğine bırakıp yanlarına gittim. Öyle ailecek olduğu gibi vakit geçirdik. Akşam olduğunda odalara dağıldık. Ne kadar çoğunlukla kaji tek uyusada bu gece yanımda kalmasını istiyordum. Neden bilmiyorum muhtemelen aptalca bir villian korkusu işte. Uyandırmadan yanıma aldım ve o şekilde uykuya daldım.

Aylar geçmişti artık yürüyebiliyo ve kendi beşiğinden inebiliyordu. Annemin dediği gibi uyumuyordu ama eninde sonunda bizim uyuyacağımız zaman bayılmış oluyodu. Annemlerin o aylar içinde ilk defa işi çıktı ve gitmek zorunda kaldılar. Ayrıca vakalara rağmen Yuilerin lanet okulu açılmıştı bu yüzden oda evde yoktu. Aizawanın dersleri hep boş geçiyordu hepimiz sohbet ediyorduk. Telefon çaldı.
"Bir dakika telefon çalıyor geliyorum"
Telefonu açtığımda annemin aradığını gördüm.
- Katsuki marketten bir kilo patates ve bir kilo domates al gel hadi
- Anne bir merhaba falan diyeydin bari
- Hadi uzatma iki saate gelmiş olucam evde görmezsem oyarım kafanı
- Aman iyi be
Telefonu kapatıp üzerime montumu geçirdim. Ve bilgisayarın yanına döndüm.
"Aizawa sensei valide sultanın isteği üzerine markete gidip geliyorum" diyip bilgisayarı açık bırakıp odadan çıktım. Zaten yeni başlamıştı aizawa senseide onaylamıştı nede olsa boş ders. Lak lak ediyorlar orda markete gitsem ne olacak. Maskemi taktım ve çıkmadan önce kajiyi kontrol ettim. Uyuyordu. Kapısını kapatıp odadan çıktım ve markete gittim.

Bu arada bölümü bitirmeden söyleyeyim bu kaji annelerinin odasında kalıyo ders sıralarında. Beşiği katsukinin odasında yani nedensizce söylemek istedim. Umarım beğenmişsinizdir, iyi okumalar <3

Denizin içindeki oda (KiriBaku)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin