fyra

1.1K 192 131
                                    

[Indila - Botie En Argent]

Gecenin seyrettiği balkona geçtiler. Küçük olana oturmasını işaret etti. Söylenileni yaptı yine ve yeniden ama ilk kez bunu yapmak onu rahatsız etmedi. Çevresindekiler nefes al dese aldığı her nefes dert olurdu içine. Birilerinin emirlerine uymak istemiyordu ama yapamıyordu. O güçlü değildi ve ona güç verecek kimse de yoktu.

"Bir şeyler içmek ister misin?"

Kafasını salladı sağa sola. Bunu bile güçlü ve hızlı bir şekilde yapamamıştı. Yorulmuştu. Her şeyden ve herkesten. Yanında hissettiği hareket ile oraya baktı. Büyüğü içeri gitmişti. Arkasından baktı. "O da mı beni bıraktı?" diye düşündü. Belki size fazla abartı, fazla drama queenlik gibi gelebilir ama güveni kırılmış insan en yakınına bile güvenemez.

Elinde bir battaniye ile dönen büyüğü küçüğüne yaklaştı. İstemeden, bilmeden kendini uzaklaştırdı küçük olan. Bu tarz şeyler görmüş Taehyun şimdi daha çok merak ediyordu küçüğünün hayatını.

Ellerine bıraktı battaniyeyi. Beomgyu ne yaptığını yeni fark etmişti. Kendine kızdı. Hiçbir amacı olmamasına rağmen yardım etmeye çalışan bu adamdan kaçıyordu bir de.

"Ben özür dilerim."

Her zaman ki gibi kısıktı sesi. Sesli konuşmasına izin yoktu çünkü. Elindeki battaniyeyi sırtına sardı. Sıkı sıkı sarıldı battaniyeye. Yanındaki büyüğüne döndü. O da sarılmıştı battaniyesine. Elindeki kahvesinden arada bir yudum alıyor, ayı izliyordu. Yüzünü aydınlatan ay tüm yüz çizgilerini belli ediyordu. Fazla güzel duruyordu büyüğü. Gerçek üstü duruyordu.

"Özür dilemen gerekmez. Senin bir suçun yok."

Ona dönen yüze baktı. Elmacık kemiklerini inceledi önce. Normalde sevmezdi elmacık kemiği lakin çok güzel duruyordu onda. Burnuna baktı. Yüzünü tamamlıyordu. Ne büyük ne küçüktü. Gözleri dudaklarına kaydı bu kez. Şeftali pembesi dudakları oldukça büyüktü. En son baktı gözlerine... Büyük ve güzel gözlerine...

"Nereden bilebilirsin ki?"

Gözlerine bakmaya devam ediyordu. Bu da yasaktı ona normalde. Ama gözlerine bakmak istedi. Ölecek olsa şuan ölmek isterdi. Gece hafif kahve kokusu doluyken ve parıl parıl bu gözlere bakarken.

"İstediğinle yapmadığın belliydi. Bir psikolog olarak daha kötülerini de gördüm."

Bir süre daha bakıştılar. En sonunda tekrar aya baktı Taehyun. Ona benziyordu gözleri. Katili olduğu sevgilisine benziyordu gözleri. Ama farklı bir şeyler vardı ve bu farklılığı sevmişti. İlk defa farklı bir göze bakarken kalbi teklemişti.

"Neden burada olduğumu sormayacak mısın? Ya da anlatacaklarımı merak etmiyor musun?"

Sesini çok sevmişti. Saatlerce konuşsa dinlerdi ki normalde çok konuşulmasından nefret ederdi. Onun gibi kısık sesle konuştu kahvesinden bir yudum daha almadan önce.

"Hatır sormayacağım çünkü karar senin. Ben sadece sana uyarım. İstersen konuş, istersen böyle oturalım, istersen sarıl, istersen git uyu yatağımda. Önemli değil. Ne istersen onu yap."

Beomgyu da aya çevirdi bakışlarını. Yavaşça yanaştı büyüğünün yanına. Omuzları değdi birbirine. Ardından kafasını omzuna yasladı. Koluna sarıldı büyüğünün.

"Her şeyi anlatmak istiyorum ama beni kesme olur mu? Eğer durursam kendimde başlayacak gücü bulamayabilirim."

Kafasını salladığını hissetti. Derin bir nefes alıp verdi. Ve o karanlık olduğu kadar aydınlık da olan geceye dudaklarını araladı.

+×+

Hem biricik meleğimiz Beomgyu'nun doğum günü olduğu için hem de boş olduğum için işte size yeni bölüm.

Biliyorum fazla bir şey anlatmadım ama diğer bölüm Beomgyu'nun yaşadıklarını bir de onun ağzından duyacaksınız. Eğer yazabilirsem onu da yazıp atacağım bugün.

Ve saçmalamayın asla Taehyun'u betimlediği kısmı Taehyun'un fotoğraflarına bakarak yapmadım.

Ayrıca ilk defa şarkının sözleri bölüm ile alakalı değil dkdkdkkdn. Sadece bu görüntüye bu şarkı yakıştı o yüzden seçtim.

Hepinizi seviyorum. Ve eğer siz de yorulmuş ve bir omuz arıyorsanız bana yazabilirsiniz. Hepinizi dinler ve elimden geldiğince yardımcı olurum.

just a daisy - taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin