güneş görmeyen nehirler uğruna...
" gözlerini düşünmeyip uyumadığım bir gece yok..."
Bir hafta geçti sonra. Çok yağmur yağdı buralara. Köydekiler korktu nehir taşacak diye. Kimsenin yüzüne haykıramadım benim içimdeki nehirler taştı diye. Havalar bozuldu, daha da gösterdi kendini eylül ayı. İliklerime kadar üşüdüm kendi evimde. İkna edemedim kendimi o adamın gözlerini benden çektiğinden beri üşüdüğümü. Uzandım yatağımda, hep kendimi kandırdım.
Göğüs kafesimde uçan kuş baharı gördü sanki onu gördüğünde.
Bunu kime anlatsam anlar ki beni ?
Coğrafyadır dedim hep o aklıma düştükçe. Tanıdık geldi ırkı ondan düşmüyor aklımdan dedim hep kendime. Yalan değildi, nereli olduğunu hep merak ettim onunla ayrıldığımdan beri. O kahverengi çekik gözleri... Nereden gelmişti de düşmüştü bu çamurlu toprağa ? Benim gibi alaçatı bir hikâyesi var mıydı ? Yoksa gezgin midir de misafir midir bu topraklara ? Ona da isim takmışlar mıdır benim gibi ? Takmışlarsa gerçek ismi neydi ?
Gecenin bir vakti düşer durur gene aklıma. Tek odalı külübemde ortada yatağım. Uzanmışım yatağımda. Gözlerim tavanda sanki yıldızlar var tavanda. Sol tarafımda hep bir kıpırtı. Ne oldu da sarsıldı tüm benliğim böyle ? Merak mı tek derdim ? Koskoca bir hafta geçmiş ,neden hala gözünün önünden gitmez o adam ? Senin göğsün zayıf, kemiklerin sayılır Jeongguk. Neden göğsüne bastırırsın öyle elini ? Kırılmaz mı kemiklerin ?
"Ha Jeongguk anlatsana bana neden durulmuyorsun yerinde ? "
Kendime ettiğim laflar hep boşuna çıktı. Tavanda önce yıldızlar belirdi, sonra o adamın gözleri. Gözlerimi sımsıkı kapatıp kaçmam gerek o hayalden. Ama olduğum yerde öyle kıpır kıpırım ki gözlerimi kapatacak yorgunluk yok üzerimde. Sanki gerçekmiş gibi dikmişim gözlerimi ona. Salt gerçeklik bile yıkmadı beni. Kıvrandım zihnimde. Hala gerçek savunucu bir tarafım silmeye çalıştı gözlerimin önünden onu. Silemedi. Tüm gecem o oldu. Merak böyle alaşağı eder miydi ki herkesi ?
Uykum felan hiç yoktu. İri gözlerim her yeri hızlıca tararken anlık bir düşünce ile kalktım. Bir haftadır kaçıp gittiğim o yere varmak istedim. Gündüz vakitleri o yere gidersem eğer dayanamam dalarım nehire. Hatta delirip geçerdim bile karşı tarafa. Hep bu düşünceler bir hafta boyunca kaldı benimle. Ama şimdi zincirim kırılmış, üstüme bu soğukta hiçbir şey almadan kalktım. Çıktım gittim evden, onun görüntüsü tavanda kaldı.
Karanlık köye çökmüş, bulutsuz bir gece şimdi armağandı bana. Dolunay tepedeydi. Yağmur iki gün önce durmuş, fakat buranın toprağı hep çamurdu. Nehir sakin değildi, rüzgarın etkisiyle hafif dalgalar kulaklarıma geliyordu.
Tek ses yerde sürünen ayakkabılarımın sesi olurken ne acelen var böyle diye bağırıp çağırmak istedim kendime. Hızlı hızlı yürüyor, arada arkamı dönüp bakıyordum. Beni görürlerse o an biliyordum ki dilim açılırdı.
Bir hafta önce bir adam gördüm nehrin karşısından. Nehrin ortasında buluştuk tesadüfen. Kahverengi saçları, koyu gözleri vardı. Benim gibi çekikti. Bir çekike göre esmerdi teni. Güçlü duruyordu. Bir dalga gibi. Bana dalga oldu. Hiç konuşmadı fakat derimi süzdü de öyle baktı bana sanki. Gördü her şeyi. Yemin ederim gördü. Beni gördü, önce batırdı, sonra ısıttı. Bir dalga gibi. Dalgalar boğar, bir haftadır boğuluyorum ben nehirden uzakta.
Ne ara vakit geçmiş, yollar kat etmişim. Dolunay takip etti beni. Soğuğu hissedecek yüz bulamadım kendimde. Burnumu çekip durdum. Bir afetin tozu dumanı üstümde, kaybolmuşum sanki. Oraya gidene kadar içimde taklalar attım, zihnimde buralarda hep çalınan bir şarkı cirit attı. Gece nerdeyse bitecek , haberim yok. Şarkının eteği altında süründüm durdum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
nehirler kuruttu bizi
Fanfic"prangalara vurulan ruhum, sürgün edilen bedenim, bir nehrin karşısında, bir adamın gözlerinde ateşe verildi..."