1.

699 58 18
                                    

Babasını ölümü adeta Mustafayı yıkmıştır. Sanki sırtında bir yük taşıyormuş gibi hissediyordu. Babasının cenazesini İstanbula getirdikten sonra odasına geçilmiş kimseyi görmek istememiştir. Bu acısını kimseyle paylaşmak istemiyordu. Kimsenin onu anlamayacagini düşünüyordu.

Odasına girdi. Yatağının üzerine oturdu. Tıpkı bir çocuk gibi hüngür hüngür ağlıyordu. Eliyle sertce kalbine vurdu. Bir daha vurdu. Sanki nefes alamıyor gibi hissediyordu. Babasını çok seviyor babasina çok değer veriyordu. Birden bire babasını kaybedince neye uğradığı şaşırdı. Oysa babasıyla çıkacağı ilk sefer olacaktı. Nereye sefere gideceklerini kimseye söylemiyordu babası taki son güne kadar. Hastalığı daha da ağırlaşınca Mustafayı yanına çağırmış. Onunla son konuşmasını yapmıştı.

Tahta Mustafanin geçmesini istemis ve Mustafanin tahta geçmesi içinde kesin emir vermişti. Sefere gidecekleri yeri Mustafa söylemiş, yarim kalan seferi de Mustafanin yapmasını istemişti. Son iki arzunun yerine getirmesi Mustafa için artık bir emirdi. Babasını son cümlesi aklından hiç çıkmıyordu.

"Sana güveniyorum Mustafam. Benim gibi büyük başarılar elde edeceksin. "

Beynin içinde her kelime yankılanıp duruyordu. Evet babası gibi büyük başarılara imza atmak istiyordu. Mustafa babasına benziyordu. Bunu herkes görecekti. Fatih İstanbulu fethetmişti. Mustafa da İtalyayi fethedecekti.

Mustafa babasıyla geçirdiği son anları düşünüyordu. Babasının birden bire vefat etmesi kafasında soru işaretleri oluşturuyordu. Babasının cenazesini hekimbaşı inceliyordu. Eğer işin içinde zehirlenme varsa yarın her şeyi öğrenirdi. Yarın cenaze defnedilecekti. Bayezit ile Cem sultana haber göndermişti Mustafa ulaklarla. Beyazıt Amasyadaydi. Cem Sultanda Mısırda.

Gözyaşlarını silip yatağa uzandı. Bıraksalardı eğer babasının cenazesinin başında sabaha kadar beklerdi. Mustafa babasını bir başka seviyordu. Âdeta Fatih Sultan Mehmede hayranlıdi. Babası onun idolüydü. Her yanıyla babasını örnek alıyordu. Babası gibi bilgili olmak zeki olmak için çok çabalıyordu. Şimdi de tam 5 dil öğrenmişti bile. Her gece uyumadan elinde buluna kitapları okuyor. Yabancı kitaplari çeviri yapıyordu. Her anlamda da Fatih Sultan Mehmede benziyordu. Fatih Sultan Mehmet'te zaten Mustafayı takdir ediyordu. Oğlunun kendisine benzemesi onu daha da gururlandiriyordu.

Fatih Sultan Mehmet oğluna değer veriyor, Mustafayla sohbet etmeyi, oğluna kendi bilgilerini öğretmek oldukça mutlu oluyordu. Ama şimdi artık yanında babası olmayacaktı. Üstelik bu devletin yönetimini Mustafaya bırakmıştı. Ne büyük bir yüktü onun için padişah olmak. Babası gibi başarılı bir padisah olabilir miydi acaba ? Aklıni kurcalıyordu bu soru. Simdi yoluna kaldığı yerden devam etmeliydi. Babasının son arzusunu yerine getirmeli ve İtalya'yı fethetmeliydi.

O Fatih Sultan Mehmet'in oğluydu. Babası nasıl büyük bir başarı elde edip, İstanbulu fethetmeyi başarmışsa Mustafa da babasına tamamıyla benzemek istiyorsa tek hedefi olmalıydı. Italyayi fethetmeliydi.
Önce içinde ki ses tekrar edip duruyordu. Bu cumleyi şimdi ise kendi kendine tekrar edip duruyordu.

"Italyayi fethetmeliyim. "

Fatihin, Mustafaya öğrettiği her şey ona her anlamda yardımcı olacaktı. Fatih nasıl İstanbul Fatihi olduysa, Mustafa da İtalya Fatihi olacak adının yanına Fatih ismini koyacaktı. Fatih Mustafa...

Bu üzüntü de bunlari düşünüp birazda olsa yüreğini sevindiriyordu. Çünkü babasının oğluydu. Fatih gibi bir padişah olmayı arzuluyordu. Ne olursa olsun babası gibi bir padişah olacaktı. Gücüyle, bilgisiyle ,merhametiyle...

2 ay sonra;

Mustafa artık tahta geçmişti. Bayezitla bir anlaşma imzaladılar. Beyazıt herhangi bir girişimde bulunmayacak kardeşine bir zarar vermeye kalkamayacak, Mustafa da Bayezıt' ti. Amasya ya vali tayin etmişti. Beyazıt 'a guvenmiyordu Mustafa. Mustafayı bir kaç kez gizliden öldürmeye teşebbüs etmişti. Mustafa akıllıydı ki o gün biri sayesinde kurtulmuştu.

Cem Sultan , abisini tek bir sözünden çıkmıyor Mustafa ne diyorsa onu yapıyordu. Cem , Mustafanin tahta geçmesine sevinmişti. Biliyordu ki eğer tahta Bayezit geçseydi Cem Sultanın öldürtürdü.

Mustafa 2 aydır düşünüyordu. En harita ustalarıyla devamlı sohbet ediyor, Italya yolu üzerinden bir harita hazırlıyordu kendince. Bu bilgileri hocalarına danışıyordu. Geceleri uyumuyor devamlı ne yapabilirim diye düşünüyor. Italya ya yardım edebilecek devletlerle antlaşma yapmalı, Mustafa'yi dinlemeyen kişileri de tehdit etmeliydi. Önceliği Italya'yi yanlizlastirmaliydi. Sonra da diğer planlarıni daha detaylı düşünmeli ve bilge birilerinin görüşünü almalıydı.

Cem Sultani yanında ayirmiyordu Mustafa kardeşiyle hem iyi anlaşıyor hem de Cem Sultanın ona ihanet etmeyeceğini biliyordu. Sefere çıkacağı gün Cem Sultani sarayda bırakmalıydı. Eğer Mustafa savaştan sağ dönemezse yerine Cem Sultan geçmeliydi tahta. Bütün ince ayrıntısına kadar düşünmüştü Mustafa. Bugünden sonra askere haber verecekti. Sefere hazırlanmaları için. Bir hafta içinde sefere çıkmalıydı.

Bir süre sonra Cem Sultan, Mustafanin yanına gelmişti. Hafifçe eğilerek abisine selam verdi.

"Padişahım. "

"Gel Cem. Benim de seninle konuşmak istediğim bazı konular var."

"Sarayda bazi dedikodular dolanır. Doğru mudur padişahım. "

"Doğru Cem. Italya'ya sefer düzenleyeceğim. Bu konu hakkında konuşmak istiyordum seninle.

"Dinliyorum padişahım. "

"1 hafta sonra sefer için hazırlıklar tamamlamırsa sefere çıkacağız. Senin sarayda kalmanı istiyorum. Sarayın yönetimini bu arada sana bırakacağım. Beyazıta fazla güvenemiyorum heran bir şey yapabilir gibi. "

"Peki aklınizda ne var padişahım. "

"Seferin ana güzergahı Edirne, Filibe, Üsküp, Elbasan, Avlonyan olacak planlarimiz bu yönde. Eğer fikrimiz de olanı gerçekleştirisek sefer basarili geçecektir. "

"Çok uzun bir sefer olacak gibi görünüyor. "

"Evet uzun ve zorlu bir sefer olacak. Ama içimde ki his bu sefer basarili olacak diyor ben de babam gibi başarılı bir padisah olacağım. Şuan babamız öldü diye sevinen herkes bu başarı sonucunda hepsi daha da çok korkmaya başlayacak. "

"Doğru söylüyorsunuz padişahım. "

"Sana çok güvendiğimi biliyorsun Cem. Gözünü dört ac ben burda yokken daha da çok dikkatli olman gerekiyor. "

"Siz hiç merak etmeyin padişahım. Buralar bana emanet sizin emanetiniz benim canımdır. "

Mustafanin kardeşine güveni tamdı ama Bayezita güvenemiyordu.

Mustafa pencere kenarına doğru yürüdü. Kendine güveniyordu bu sefer de başarılı olacaktı. Her şey istediği gibi olacakti.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Fatih-ül Mustafa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin