Kurbağa Yavrusu

2 1 0
                                    

13 Eylül 1921
Hans, dünyaya gözlerini ilk defa açacaktı. Küçük, ufacık ahşap bir evde; annesinin kucağında aşırı çirkin bir çocuktu. Yeni doğmuş bebekler için gerçekten yerinde olan bir kelime, kurbağa yavrusuna benziyordu o. Ailesinin üçüncü çocuğuydu Hans. Gerçekten geliri olmayan bir aile için fazla iddialı bir rakamdı üç. Hans'ın doğumu bile çok hoş karşılanmamıştı açıkçası. Yedi yıllık bir bekleyiş ve zor hayat şartları demekti Hans. Hans'ın ailesi geçimini dilencilikle sağlıyordu. Hans da yedi yaşına geldiği zaman sokaklarda buruk, mutsuz bir ifadeyle para isteyecekti muhtemelen. Ablaları Hannah ve Sofia, yüksek uğraşlar veriyorlardı ailelerini geçindirebilmek için. Babaları yüksek ihtimalle ilk fırsatta onları koca evine satacaktı. Bu sebeple Hannah ve Sofia da çok gönülsüzdü doğal olarak. Babaları Albert, bir hırsızdı. Hans'ın doğumundan tam 14 gün sonra, yakalanacaktı. Kurtulmaya çalışırken bir polisi öldürerek 35 yıl hapis cezasına çarptırılan Albert, uzun bir süre boyunca ciddi anlamda fakir hayatından kurtulacaktı. Çok lüks bir yerdi hapishane onun için. Albert ailesini çoktan unutmuştu. Her şey bir kazaydı onun için. Hapishane ise bir cennet. Burada geçim derdi yoktu, saat başı yemek kapı önüne geliyordu. Dondurucu soğuklarda yoktu. Ailesi ona bir yüktü adeta. Aklına geldikçe ona o hayatı yaşatanlara lanet okuyordu. Ancak aynı duyguları karısı Mia taşımıyordu, ağlamaktan ahşap yerler sırımsıklam olmuştu. Neredeyse ailenin evinde yiyecek tek bir yemek yoktu. Mia da aklına koyduğunu yapacaktı, Hans onun hayatında yer edinemezdi. Mümkün değildi. Hans tam 3 yaşına geldiğinde; küçük, pis bir sokak kaldırımında bırakılmıştı bir gece yarısında. Onu bulanlar hemen çocuk esirgeme kurumuna taşımışlardı. Hans, tam 7 sene geçirecekti orada.

Yeşil Formalı Siyah İnsanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin