Hans geçimini çoğunlukla çöpten bulduğu yemeklerle geçiriyordu. Sokak sokak dolaşıyordu tek damla su içmeden. 23 Ekim gecesi hava şartları oldukça elverişsizdi. Hans'ın kalabileceği bir yer yoktu. Maddi durumu ondan pek farklı olmayan bir adam ona yardım eli uzatacaktı. Yaşlı bir adamdı bu. Jonas adlı bu adam Hans'ın zamanla ikinci babası olacaktı. Onunla beraber yaptıkları en düzgün aktivite çöp toplamak olsa bile, çok mutlu olacaklardı beraber. Geçirdikleri vaktin değeri onlar için altın değerindeydi. Kurfürstendamm gibi lüks bir caddede yaşayacaktı ilk defa çocukluğunu. Orada tanıştığı bazı arkadaşları vardı. Onlara utana sıkıla top oynamak için izin aldığında tanışmıştı. Arkadaş grubunun en küçüğüydü. Kimseye ailesinden ve durumundan bahsetmezdi, korkardı onu dışlayacaklar diye. Yaşı 11'e geldiğinde, zamanla askerliğe bir hayran besleyecekti. Arkadaşlarıyla zamanının çoğunu askercilik oynayarak geçiren Hans'ın düzgün bir silahı yoktu. Arkadaşlarınınkiler çok gerçekçiydi, onca tüfek arasında nolurdu ki bir tane verseler? Hans buna çok üzülmezdi, Jonas'ın onun için oyduğu ahşaptan silahının önünde hiçbir düşman kuvvet duramazdı onun için. Hans'a yaşı gereğiyle hep düşük rütbeler veriliyordu arkadaşları tarafından. Bunlara sitem ettiğinde ise, "Sen önce düzgün bir silah getir sonra bakarız!" diye küstah cevaplar veriyorlardı. Hans'ın gözleri dolsa da ağlamamalıydı. Alman askerlerini görmüştü o. Asla kıpırdamıyorlardı. O havalı Alman disiplini onun için çok önemliydi ve asla bu iki sözcük dışına çıkmamalıydı. Hemen toparlanıp, "Özür dilerim komutanım!" diye haykırarak geri geçerdi görevinin başına. Arkadaşları da çocuk ya, affediverirlerdi sanki bir suçu varmış gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Formalı Siyah İnsanlar
Historia CortaO renkli üniformanın altındaki ruhsuzlar kimlerdi ki? Küçük bir çocuk, o hayallerle kirlenebilir miydi? Bir yeşil üniforma parçası, onca günahı örtmeye yetebilir miydi? Umarım okurken eğlenirsiniz.