Hans Doğu cephesi için gereken askerlerden biri olacaktı. Sovyetler ile olan çatışmasında hatrı sayılır bir mesafe kateden Almanlar, son darbe için hazırlanıyorlardı. Eğerki başarılı olurlarsa, Rusya'ya Almanya tamamen sahip olacaktı.
Fransızları mahveden Almanya, çoktan batıdan doğuya asker transferleri yapmaya başlamıştı bile. Bundan haberi olan Hans da çok beklemeden gidecekler listesine adını yazdırdı. Karargaha geldiğinde ufak tefek sıyrıkları vardı. Kendini tedavi etti. O zamanlar hemşireler sadece ölüm kalım meseleleriyle ilgilenirdi. Hans eşyalarını topladı ve yola çıktı. Onu güçlendiren Pervitin hapını haftada 4 kere alıyordu artık. Bağımlı olmuştu. Bu sefer güç gerektiğinden değil, ihtiyaçları nedeniyle kullandı Pervitin'i. Yavaş yavaş onu götürecek olan araca doğru yöneldi.
Hava soğuktu. Bulutlu hava insanın içini karartıyor ve uyuşukluk getiriyordu. Hans da bu şartlar altında uyumuştu, bu belki de uzun süredir geçirdiği en rahat anlardan bir tanesiydi. Camları çatlak, koltukları yırtık bir araç, onun için bir ev rahatlığıydı.
Bir süre sonra Hans gözlerini açtı. Açıkçası nerede olduğunu kendisi de bilmiyordu, ne kadar kaldığını da. Soracak birisi de yoktu. Komik bir soruydu bu. Düşünsene, vatanın için savaşan bir görevlisin ancak daha topraklarını bile bilmiyorsun. Hans kendini suçlamamıştı bunun için, maddi imkansızlıkları dolayısıyla böyle bir şey yapamazdı zaten. O, duvarlar arkasında büyümüştü. Yine de pek saçma olacağından sormadı. Zaten hiçbir şeyi de değiştirmeyecekti. Hans gidecek, savaşacak ve dönecekti. Daha 19 yaşındaydı üstelik.
Yavaşça artan top ve tüfek sesleri, cehenneme doğru yaklaştığını belirtiyordu. Hans'ın zamanı çok yakında gelecekti, o da hayatta kalabileceğine çok ihtimal vermiyordu burada zaten. Birden komutanının sesi duyuldu.
"Toparlanın, geldik!"
Hans hazırdı. Yavaşça silahını kavradı, dualarını etti. Yüzüne bir su çarptı. Kaosun ortasına indi, taarruza başladı. Saatlerce süren çatışmada ufak tefek yaralanmaları vardı. Yavaş yavaş karargaha yönelecekken birden gelen bir patlama sesi...
Etraf kapkaranlıktı.
Bulanık görmesi yüzünden kimin olduğunu seçemediği askerler vardı etrafında.
Birden gelen bir soğuk
Gözlerini yumdu Hans.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Formalı Siyah İnsanlar
NouvellesO renkli üniformanın altındaki ruhsuzlar kimlerdi ki? Küçük bir çocuk, o hayallerle kirlenebilir miydi? Bir yeşil üniforma parçası, onca günahı örtmeye yetebilir miydi? Umarım okurken eğlenirsiniz.