9 - вєηιмℓє уαѕαя мιѕιη?

666 70 173
                                    

İyi okumalar💞
^_^

Wooyoung'un evine gitmiştim orada Hongjoong ve San da vardı ve hep beraber Wooyoung'un zoruyla alışveriş yapmaya gitmiştik. Hepimize kıyafet almıştı. Ne kadar gereksiz fazla kıyafet olsa da güzel kıyafetlerdi.

Hazırlanmıştık ve artık saat 10 olmuştu. Wooyoung sayesinde anca hazırlanmıştık, çok süslenmişti ama süslenmesine asla gerek yoktu o her haliyle güzeldi. Bunu ona yüz kez söylesem de beni hiç takmadı.

Parti alanına Hongjoong'un arabasıyla gelmiştik. Otelin içine girdik çok büyük ve çok süslüydü. Etrafın süslü olması rahatsızlık vermiyordu bu ortamı daha pahalı bir hava katıyordu. Her şey çok özenle düzenlenmiş gibiydi.

Etrafa bakıp Woo'ları arıyordum, iki dakika etrafa bakayım derken onları kaybetmiştim. Onları bulmaya çalışırken görüş alanıma Mingi girdi.

"Selam Yunho."

"Selam."

Önümde kibarca eğilip elini uzattı ve, "bu partide partnerim olur musunuz beyefendi?" dedi.

"Olurum beyefendi." dedim ve uzattığı elini tuttum.

Beni bir yere doğru sürüklemeye başladı. Bundan şikayetçi değilim. Beni kötü bir yere götürmeyeceğine eminim, ona kendimden daha çok güveniyorum.

Beni onun ve benim arkadaşlarımın oturduğu bir yere getirdi. Koltuğa oturdu ve benim de oturmam için alan açtı.

İkimiz de yerleştiğimizde Wooyoung, San ve Hongjoong'un bakışlarının bende olduğunu fark ettim, aynı zamanda Seonghwa, Yeosang ve Jongho'nun bakışları da Mingi'deydi. Kesinlikle aramızda bir şeyler olduğunu düşünüyorlardı, buna emindim.

Mingi hafif öksürük sesiyle bakışları üzerimizden uzaklaştırdı ama yine de onlardan gelen imalı bakışları görebiliyordum ve açıkçası bu beni utandırıyordu.

~~~

Parti başlayalı 2-3 saat olmuştu ve hala herkes tüm enerjisiyle delice dans ediyordu. Ben de bir süre onlara katılmış olsam da sonra yorulduğum için kenardaki bar masasına geçmiştim.

Üzerimde uzun zamandır bir göz hissediyordum, karşı masadaki tahminimce benim yaşlarımda olan adam beni kesiyordu. Ne kadar rahatsız olsam da, belki sarhoş olduğu için önünü göremiyordur, rastgele bir yere bakıyordur ve bana bakıyormuş geliyordur gibi belki diyerek kendimi avutuyordum.

Bir süre sonra adam yanıma doğru gelmeye başladı. Masama geldi ve kollarını masaya dayayarak bana dönüp benimle konuşamaya başladı.

"Selam yakışıklı."

"Selam." ona döndüm, gençti ve gayet şık görünüşlü biriydi.

"Ben Minho, senin adın ne?" (evet lino yunho'ya yavşıyor şu an bdjendke)

"Ben de Yunho."

"Memnun oldum. Gerçekten çok yakışıklısın."

"Teşekkür ederim, sen de öylesin." gergin olsam da belli etmemeye çalışarak ona karşılık veriyordum.

"Şey aslınd-"

"Yunho!"

Mingi'nin adımı bağırış sesi gelmişti. Hızlıca yanımıza geldi. Mingi, Minho'ya garip bir şekilde bakarak bana döndü.

"Yunho canım seni arıyordum uzun süredir, buradaymışsın."

Tekrar Minho'ya döndü.

Minho yutkunup konuşmaya başladı. "Ben gideyim artık. Görüşürüz Yunho."

"Görüşürüz."

Minho gittikten sonra Mingi onun olduğu yere geldi.

"Ne oldu, niye beni arıyordun Mingi?"

"Hiç, sadece o çocuğu gözüm tutmadı ve sen de pek rahat gözükmüyordun."

"Aslında rahattım, hatta gelmeseydin onunla arkadaş bile olabilirdik." Bir anda sert çıkmanın nedenini kendim de anlamamıştım. (aylayagmuryrten yüzünden oldu yunho kuzum sorry)

"Ben sadece... onun seni rahatsız ettiğini düşünmüştüm. Yeni insanlarla tanışmaya pek alışık da değilsin ya."

Sesi öyle geliyordu ki sanki ağlayacak gibiydi. Gözleri yavaşça doluyordu. Ben ne yapmıştım öyle?

"Mingi ben-"

Beni dinlemeden hemen yanımdan hızlıca uzaklaştı. Sadece öylesine, bir anlığına söylediğim bir şeyin onun bu kadar üzebileceğini tahmin edememiştim. Peşinden gitmeye çalıştım ama yetişemeyip onu kaybettim.

Onu bir süre içeride aradım sonra bulamayınca arka bahçeye bakmaya karar verdim, eğer burada da değilse evine bakmaya gidecektim.

Oradaydı. Orada, çimlerin üzerinde dizlerini kendine çekmiş halde gökyüzüne bakıyordu. Gidip yanına oturdum.

"Mingi..."

"Yunho..." kafasını bana doğru çevirdi.

Gözleri biraz dolu gibiydi, ağlamış mıydı?

"Ağladın mı?"

"E-evet. Ben onun seni rahatsız ettiğini düşünmüştüm ve önceden onunla çok iyi şeyler yaşamadım. Bu yüzden onu senden uzaklaştırmak istedim. Ben ö-"

Onu kendime çekip sarıldım.

"Aslında rahatsız oldum ben ama sadece öyle demek gelmişti içimden. Asıl ben özür dilerim."

"Özür dilemen gereken bir şey yapmadın. Ben sadece onun senden uzak durmasını istedim, işim olmayan bir şeye karışmış olabilirim ama geçmişte o bana pek iyi şeyler yaşatmadı. Sonra sen öyle deyince de duygusal biri olduğum için-"

"Teşekkür ederim, beni hep düşündüğün için.."

Sözünü kesmiştim çünkü daha fazla konuşsaydı tekrar ağlardı ve ben de, beni bu kadar düşündüğü için ağlardım. Beni bu kadar düşünmesi beni mutlu ediyordu, özel hissettiriyordu. (you make me feel special)

Bir süre daha sarıldıktan sonra ayrıldık ama buna rağmen çok yakındık, gözlerimiz dışı.. Gözlerimiz bedenlerimiz gibi yakın değil uzaktı birbirine. (mantıklı bir şeyler yazmaya çalışırken batırdığımı düşünüyorum, sorry😢)

"Yunho."

Bana seslenmesiyle ona döndüm.

"Efendim?"

"Benimle yaşar mısın?"

Eminim ki hiç güzel olmadı bu bölüm ama yapacak bir şey yok çünkü aklıma yazacak bir şey gelmiyor bu yüzden rastgele yazıyorum ve kötü olduğuna eminim🤧

Sonraki bölümde görüşmek üzere💕

SELFISH | yungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin