16 - ηє σℓ∂υ?

401 54 28
                                    

Şu flört aşamaları sıkıcı olmasın diye zamanı biraz ilerlettim^_^
İyi okumalar🍒

4 ay sonra

İlişkimiz başlayalı 4 ay olmuştu, bu süre içerisinde birbirimizi iyice tanımıştık ve neredeyse hep birlikte vakit geçiriyorduk. Onun evine taşınmıştım, bunun ilk başta iyi olmayacağını düşünmüştüm ama her sabah uyandığımda onu görmek benim için bu dünyadaki en güzel şeydi.

Haftanın 3-4 gününü bizimkilerle geçirirdik. Onları hali ise şöyleydi: Seonghwa ve Hongjoong flört, Wooyoung ve San çiftimiz bildiğimiz gibi ve son olarak da Yeosang ve Jongho da sevgili olmuşlardı kısa süre önce. Her şey iyi şu an, umarım hep böyle iyi kalır...

~~🍀~~

Mingi bilgisayardan yarına kadar yetiştirmesi gereken sunumunu yapıyordu ben de onu izliyordum. Mimiklerini izlemeyi çok seviyordum.

"Aşkım şuradaki defteri uzatır mısın?"

"Tabi ki canım."

Defteri alıp uzattım ama defteri almak yerine beni hızlıca bileğimden çekti ve bu sayede onun kucağına düştüm.

"Mingi?" şaşkınlıkla ona baktığımda o gülerek bana bakıyordu.

"Efendim?"

Kalkmaya çalıştım ama beni tutuyordu.

"Bırak beni."

Kafasını omuzuma koydu, "Ama ben böyle durmak istiyorum seninle."

"Sonra olur ama şimdi olmaz, sunumunun yarına kadar hazır olması gerek, dersten kalmanı istemiyorum."

Oflayarak beni bıraktı, "Seni bir daha yakalarsam bırakmam haberin olsun."

Defteri eline verdim ve gülerek mutfağa gittim. Mingi'den kaçmıştım çünkü yakın olduğumuzda hep öpüşüp daha da ileri gidiyorduk. Bunun şu an olmasını istemezdim çünkü sunumunu bitirmeliydi. (ben hep şey derim: düşünceli erkek arkadaş)

Sonra belki yapabilirdik çünkü çoğu zaman ona dayanamıyorum. (azgın piç🥵) Yazar bir girme araya. (tamam ya)

İkimiz için de yemek hazırladım (oruçlular var ama burda) ve masaya götürüp Mingi'nin yanına oturdum.

"Teşekkür ederim hayatım. Uzun zamandır elinden noodle dışı bir şey yemiyorduk, sağol."

"En iyisi bunun götürüp noodle yapayım."

"Hayır, hayır. Çok güzel olmuş ellerine sağlık."

"O zaman konuşma ve yemek yeyip sunumunu bitir. O sunum bitmeden bu masadan kalkamazsın."

"Tamam efendim."

~~🦋~~

Mingi'nin sunumunu beraber bitirmiştik ve ölü gibiydik ikimiz de.

"Sonunda bitti!"

"Evet, iyi iş çıkardık. Tebrikler bize."

Kalkıp odaya gittim ve kendimi yatağa attım. Gerçekten yorulmuştum hemen uyumak istiyordum ve zaten saat çoktan gece 2'yi geçmişti.

Yatakta yatıp nefes alıp verirken üstümde hissettiğim ağırlıkla kafamı kaldırdım. Mingi üstümden kollarını, omuzlarımın yanlarına koymuş duruyordu. (betimleyemedim ama umarım aklınızda bir şeyler oluşmuştur, tam üstüne yatmıyor havada. beynim durdu anlatamıyorum)

"Mingi?"

"Yunho?"

"Yoruldum, uyumak istiyorum. Başka zamana söz tamam mı?"

"Sorun değil, beraber uyuyabiliriz ve böylece sen yanımda uyuduğun için daha iyi enerji alırım."

"Sanki normalde beraber uyumuyoruz."

"Hep sen yanımda olduğun için enerjimi alıyorum zaten. İyi ki benimlesin, iyi ki benimsin."

Yatağa yerleşip sarıldık ve kendimi onun kollarında uykuya teslim ettim..

~~⭐~~

Çoğu zaman olduğu gibi yine bağırış sesiyle uyanmıştım. İlk başta garip gelse de sonradan alışmıştım buna. Bu, Wooyoung San'la kavga etti demekti. Her kavga ettiklerinden bize -daha çok bana- gelir ve bağırırdı ve hep bu bağırışı nedense benim uyuduğum vakitlere denk gelirdi. Ne yapmış olabilirim hep bunu yaşıyor olmak için?

Uykulu halde sendeleyerek içeri gittim.

"Geldim Wooyoung. Yine ne yüzünden kavga ettiniz anlat bakalım."

Koltuğa yerleşip gözlerimi ovuşturdum. Gözlerimi zar zor açtım ve etrafa baktım, bizimkilerin hepsi buradaydı. Demek ki büyük bir kavga etmişlerdi.

"O kadar ciddi mi?" Bir cevap alamamıştım.

"Ne oldu? Niye cevap vermiyorsunuz?" Hala cevap alamamıştım.

"Hala rüyadayım, anladım. O zaman uyuyorum ben iyi geceler." dedim ve koltuğa uzandım.

"Hey hyung."

"Efendim Jongho?"

"Rüyada değilsin."

"Öyle mi?" oturur pozisyona geldim.

"Ne oldu."

"Mingi..."

"Mingi nerede? Ona bir şey mi oldu?"

"Hiç, sadece dışarı çıktı."

"Ona söylemeliyiz!" diye bağırdı Seonghwa. Hongjoong onu tuttu ve gülerek, "Bir şey yok canım. Sadece dışarıda halletmesi gereken işleri vardı ve zaten unuttun mu bugün sunumu vardı." dedi

Hepsi çok gergin gözüküyordu ve bunu bana yansıtmamaya çalışıyor gibilerdi ama başarılı oldukları söylenemezdi.

"Mingi 15-20 dakika içinde gelir o zamana kadar da sen ayılmış olursun. Kalk bir kendine gel canım."

"Kendimdeyim ben. Ne oldu anlatın!"

Hepsi bana üzgün gözlerle bakıyordu.

"Anlatın, lütfen."

~~🍂~~

Aradan saatler geçmişti ve Mingi hala ortada yoktu. Defalarca aramış ve bir kez bile geri dönüş alamamıştım. Nereye gitmiş olabilirdi? Başına kötü bir şey gelmiş olabilir miydi? Kafayı yemek üzereydim. Artık gözyaşlarım bile kurumuştu ağlamaktan.

Diğerlerinden ses çıkmıyordu, onlar da benim gibi ona ulaşmaya çalışıyordu.

Hongjoong ve Seonghwa zorla beni odaya getirmişti, odada hissiz bir şekilde yatıyordum. Onu özlemiştim, sevgili olduğumuzdan beri asla bu kadar uzun süre ayrı kalmamıştık. Ayrı kaldığımız zamanlarda bile hep telefonla iletişimde bulunurduk ama şu an ona telefonla bile ulaşamıyordum.

Bir kez daha onu aramayı denemek için telefonumu umutsuzca elime aldım ve o an telefonum çalmaya başladı. Arayan kişiye baktım odur umuduyla. Oydu, Mingi'ydi!

Ağlamak üzereydim, sonunda ona ulaşacaktım.

"Mingi?"

"Yunho, aşkım."

Sonunda sesini duymuştum. O güzel sesini bir daha duyamayacağımı düşünmüştüm, çok korkmuştum bunun için. Yavaşça gözümden yaşlar akmaya başlamıştı.

"Mingi, seni çok merak ettim. Neredeydin sen? Öldüğünü bile düşündüm."

"Sakin ol, 10 dakika içinde evde olacağım konuşuruz gelince, tamam mı?"

"Tamam, çabuk gel."

"Hemen geleceğim."

Ona ulaşabilmiş olmanın mutluluğuyla bütün vücudumu yatağa saldım ve gözlerimdeki yaşları serbest bıraktım.

Sakinlik istemiyorum biraz olaylar olsun ki heyecan artsınnn

Cidden bölüm yazamıyorum bir bölümü 3 günde zor yazıyorum😢

Sonraki bölümde görüşmek üzere🌼

SELFISH | yungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin