18 - ѕα∂є¢є ιкιмιzє αιт

453 49 40
                                    

Bölümler biraz sakin ilerliyor gibi geliyor bu yüzden bu bölüme biraz farklı şeyler eklemeye karar verdim°^°
İyi okumalar🧃

Sabah uyanıp daha yemek bile yemeden dışarı çıkmıştık. Mingi, bana bir sürprizi olduğunu söylemişti. Sürprizleri pek sevmesem de Mingi'den bir sürprize hayır diyemezdim. Arabada müzik dinleyerek gidiyorduk. Arkada çalan şarkı The Rose'un California şarkısıydı, bu şarkıyı çok severdim. (o şarkıyı dinleyerek yazıyorum, şarkı çok mükemmel. the rose🛐)

Şarkının verdiği huzurla gözlerimi kapadım. Yüzüme vuran hafif rüzgar beni özgür hissettiriyordu, çok huzur verici.

Şarkıya yavaşça eşlik etmeye başladım ve sonra Mingi'nin de eşlik ettiğini duydum. Şarkı bitene kadar ikimiz de şarkıya eşlik etmiştik.

Nereye gittiğimizi merak etmeye başlamıştım çünkü ormanlık alanlardan geçiyorduk hep ama bundan rahatsız değildim. Ormanları severdim, orman havası bana huzur verir ve güvende hissettirirdi. Camı biraz daha açıp havayı iyice içime çekmiştim, işte huzur budur.

Çalan şarkılarla birlikte gittikçe huzur buluyordum. Nereye gidiyor olduğumuz umrumda değildi, yanımda o olduğu sürece her yere gidebilirdim zaten.

"Geldik sayılır, çok az kaldı." Heyecanla söylediği şeyler ona baktım. Her zaman nasıl bu kadar mükemmel olabiliyorsun Mingi?

Yaklaşık 10 dakika daha yol gittikten sonra bir dağ evine geldik. Mingi arabayı evin küçük bahçesinin dışına park etti ve arabadan indi, ben de indim ve onu eve doğru takip etmeye başladım. Elindeki anahtarla evin kapısını açıp girmem için bana yol verdi.

Eve girdim ve evi incelemeye başladım. İçeri girdiğiniz gibi sizi oturma odası karşılıyordu. Evde pek eşya yoktu, bir koltuk ve bir masa vardı oturma odasında. Oturma odasında mutfağa doğru bir açıklık vardı, mutfak net görünüyordu. Biraz daha ilerledim evde ve odalar baktım, iki oda vardı birinde, iki kişilik yatak vardı ve diğeri ise boştu.

Oturma odasına geri döndüğümde Mingi elindeki eşyaları bırakıyordu etrafa.

"Ev nasıl, beğendin mi?"

"Evet, çok güzel."

"Beğenmene sevindim."

Koltuğa yerleştim ve Mingi'ye bakmaya devam ettim.

"Bu ev sizin mi?"

"Bu ev bizim. İkimiz için aldım. Evi tam dizmedim sadece temel eşyalar aldım çünkü seninle beraber dizmek istiyorum bu evi. Burası bizim evimiz, sadece ikimize ait."

Yanıma oturup bana yaklaştı ve burunlarımızı birbirine sürttü. Bu hareket gülmemi sağlamıştı.

"Hadi bakalım şimdi işe koyulma vakti. Seni pek yormayacağım sadece aldığım mutfak eşyalarını dizmeni istiyorum, olur mu?" Kafamı eve anlamında salladım. "Tamam o zaman, ben de yatak odasını alıyorum. İşleri bitirdikten sonra sana bir sürprizim var."

"Bir tane daha sürpriz demek?"

"Belki onun dışında başka bir tane daha olabilir. Her neyse önce iş, işe koyulalım artık."

~~🍑~~

İkimiz de işimizi bitirmiş ve üstümüzü değiştirip dışarı çıkmıştık. Hava gerçekten çok hoştu, şehirde asla bu kadar mükemmel bir havayı bulamazdınız. Havayı doya doya içime çektim.

Yol boyunca huzurlu bir şekilde Mingi'yi takip etmiştim ve sonunda bir yerde durduğumuzda etrafa baktım. Küçük bir göl vardı, suyu çok temizdi. Yere serilmiş bir örtü ve yanında sepetler vardı.

"Geldik! Nasıl beğendin mi?"

"Çok güzel burası, seninle olduğum için daha da güzel."

"Öyle mi?"

"Öyle."

"Flört etme işinde benim kadar iyi değilsiniz maalesef ki Yunho bey."

Gülüp koluna vurdum.

"Sadece doğruları söylüyorum, bu flört değil."

Mingi sepetlerdeki şeyleri çıkardı ve yerleştirdi. "Her şeyi kendim hazırladım bu yüzden kötü diyemezsin hiçbir şeye."

"Beğenmezsem derim haberin olsun."

"Beğeneceksin."

~~✨~~

Yemeklerimizi yemiştik, şimdi ise yerde uzanıp güzel gökyüzünü izliyorduk. Kafamı yanımda uzanan Mingi'ye döndürdüm, gözleri kapalı duruyordu.

"Mingi." Ona seslendim.

"Efendim canım?"

"Hiç." Dedim ve yattığım yerden kalkıp gölü izlemeye başladım. Göldeki su, hafif rüzgar sayesinde küçük küçük dalgalar oluşturuyordu.

"Suya girmek ister misin?"

"Ne?" dediği şeyle hızlıca bir cevap verip ona döndüm. "Ciddi misin?"

"Evet." Üstünü çıkardı ve göle girdi. Ona deli misin dercesine bakışlar atarken gelip beni kucağına almasıyla kendimi gölde buldum.

"AAA! MINGI BIRAK BENİ! SU SOĞUK!"

"Hey, sakin ol."

"Tamam ama bırak beni."

"Düşüneyim... Olur."

Bir anda Mingi'nin beni bırakmasıyla suyun içine, kabaca bok gibi yapıştım. (bu cümle için özür dilerim ama gerçekten çok komik oldu HDJRDKEKKS)

O sırılsıklam halimle kalktım ayağa, şaşkınca Mingi'ye bakıyordum o ise gayet eğleniyor gibi görünüyordu.

"Kaç!" Dediğim şeyler "Ne?" dedi ve bir anda onu suya ittim. Sendelerken beni elimden tutmuş ve beraber suya düşmemizi sağlamıştı.

Dizleri üzerinde duruyordu ve ben de onun kolları arasında biraz daha üstte duruyordum.

"Bunu niye yaptın?"

"Asıl sen niye beni suya bıraktın bir anda?"

"Eğlenceli değil mi?"

"Değil." burnunu öptüm ve kalkmaya çalıştım ama beni daha kendine çekmesiyle iyice üstüne düştüm.

"Böyle duralım mı?"

"Saçmalama."

~~🌼~~

Gölde biraz daha oynadıktan sonra eve gelip duş almıştık. Eğlenceliydi ama biraz yorulmuştum. Mingi bana, aslında bugün yapmak istediği başka bir sürpriz daha olduğunu ama bugün yorulduğumuz için yapmayacağını söyledi, bunlar yetmezmiş gibi. Ufak bir şey olsa bile beni zaten mutlu ederdi.

Mutluca yaşadığımız şeyleri düşünürken aklıma babam gelmişti, Mingi'ye yaptığı şeyler. Nasıl bu kadar kötü biri olabilirdi? Onu çok iyi tanımazdım aslında ama çoğunlukla herkese karşı iyi davranırdı. Bir kez daha insanların gözüktüğü gibi biri olmadığını kendime hatırlattım ama bazen insanlar akıllanırdı değil mi? Mingi gibi.

Ne kadar süre orda durup düşündüm bilmiyorum ama saate baktığımda çoktan gece 12'yi geçmişti, hemen odaya gidip yattım.

Reklam gibi olacak ama bi minsung kitabı yazmaya başladım yarın veya sonraki gün yayımlarım ilk bölümü belki bugün bile olabilir isterseniz ona da bakabilirsiniz. Bunu boşlamayacağım tabi ki bununla daha çok ilgileneceğim.

Sonraki bölümde görüşmek üzere🍭💘

SELFISH | yungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin