Sabah olmuştu. Hala inanamıyordum. Ben bir melezdim ve türümün tek örneğiydim. Yine herzaman ki gibi hiçbir şey olmamış gibi davranıcaktım. İçimde büyük bir korku vardı. Ya sevdiğim insanlara zarar verirsem. Nina, Tyler, John amca. Ailem den geriye kalan tek kişi John amcamdı. Ona bir şey olmasına izin vermiyecektim. Sınıfta her zaman ki yerime oturdum. Bu gün Tyler gelmemişti. Sıramda tek başıma oturmanın nasıl bir duygu olduğunu unutmuşum. Tarih dersinde Bay Lauthner kendince bir şeyler anlatıyordu. Birden yine o ses :
- Seni uyarmam gerek.
Yaşlı adam sıramda yanımda oturuyordu.
- Ne yapıyorsun hemen kaybol seni görücekler !
- Merak etme şuan beni senden başkası göremez.
- Ne oldu ? yine ne istiyorsun ?
- Seni uyarmaya geldim.
- Neden ?
- Artık sende benim gibi bir iblissin ve geceleri kontrolden çıkacaksın. Kendini kontrol etmeyi öğrenemezsen sevdiklerini birer birer kendi ellerinle öldürürsün. O yüzden gece yarısı olmadan Forbes kasabası dışındaki whellton ormanına gitmelisin kimse görmeden seni ancak orada kontrol edebilirim.
- Gece yarısı derken ?
- Saatler 00:00 ı gösterdiğinde dönüşümün başlayacak ve kontrolden çıkacaksın.
- Dönüşüm nasıl birşey ?
- Bir tür şeytan formunda olursun ama insani duygularının hepsi dönüşüm sırasında kapanır. Bu yüzden sevdiklerine zarar vere bilirsin. dedi.
O sırada Bay Lauthner :
- Dylan orada kiminle konuşuyorsun öğrenebilirmiyim acaba ?
- Üzgünüm Bay Lauthner kendi benliğimle konuşuyorum. Dedim. O sırada Bay Lauthner beni tüm sınıfın önünde azarlamaya başlamıştı. Bİrden bir şey oldu. Kendi kalp atışlarımı duyabiliyordum çok hızlanmıştı. Her şeyi daha net görebiliyordum. Ve en ufak sesleri bile çok iyi duyabiliyordum. Bir an nefesim kesilmiştim astım olmama rağmen bir tür astım krizi gibiydi. Kendimi sınıftan dışarı zar zor atmıştım. Hemen koşarak lavaboya gittim. Kollarıma baktığımda ise kocaman siyah damarlar vardı. Yaşlı adam yine gelmişti. Yanıma gelip :
- En ufak öfke tetikleyici olay bile dönüşümünü hızlandırır. Şimdi beni iyi dinle. Derin nefesler almaya çalış ve elini yüzünü yıka.
- Yapamıyorum !!!
- Zihnini boşalt ve sakinleş.
O an sanki birden astım spreyini bulmuştum. Artık daha rahat nefes alabiliyordum. Ama artık ne öyle görebiliyordum ne de duyabiliyordum. Kollarımda ki damarlarda kaybolmuştu. Ve yine her zaman ki gibi yaşlı adam birden kaybolmuştu. Sanki bir iblis deilde koruyucu bir melekti. Ama bunları büyük ihtimal kendi çıkarları için yapıyordu. Eve gidip kendimi yatağa attım. Saat beş olduğundaysa hemen hazırlanıp dışarı çıktım. Herşey tamam dı. Geriye sadece tek birşey kalmıştı. Whellton ormanına nasıl gidecektim. orası bu kasabadan tam onbeş kilometre uzaklıktaydı. Bisiklet ile otobüs durağına gidip oradan gidecektim. Sonunda Whellton ormanına gelmiştim saat 23:45 idi. Yaşlı adam yanıma geldi ve :
- Sözünde duran bir adammışsın Dylan açıkcası geleceğini tahmin etmiyordum.
- Söz konusu ailemse evet.
Gece yarısı olmuştu. Birde baş ağrılaım artmaya başlamıştı. Gözümü kapatıp açtımda ise bambaşka bir boyuttaydım. Burada garip çığlık sesleri vardı ve sanki sonsuz bir evrendi.
- Burası neresi ?
- Araf. Burası cehennem ve dünya arasında ki bir boyut. Huzura kavuşamamış tüm ruhlar buradadır. Ve de tüm kötü ruhlar. Bu evrende daha birçok bilmediğin doğaüstü varlık türü var Dylan. Seni ancak arafta eğitebilirim.
- Tüm diğer şeytanları burada mı eğitiyorlar ?
- Hayır doğuştan iblis olanlar zaten kendini kontrol edebiliyor. Her dönüşümünde iblis hislerin insan dürtülerinle savaşıyor. Bu da çıldırmana yol açıyor. Bu yüzden başın ağrımaya başlıyor.
Bu kadar soru yeter artık eğitime başlayalım.
Birden yeraltın dan bir yaratık çıktı. Yaşlı adam :
- Bu yaratığın adı Goliath.
GOLİATH : Goliath kana susamış evrimleşmiş bir kertenkele. Normal insan boyutunun iki katı büyülükte. İblis soyundan gelmekte. Yaşlı adam :
- Bu yaratık yarı insan olduğun için içgüdüsü gerği seni öldürmek isteyecektir. Ya o ölür ya da sen Dylan karar senin.
- Bunu yapmayacağım !
- Sen bilirsin. Dedi ve yaratık üzeri koşmaya başladı. Boyutuna göre normal bir insandan daha hızlı hareket edebiliyordu. Gözümü kapayıp açıncaya kadar göğsümde pençesiyle kocaman bir yarık açmıştı. Yere düşmüştüm ve ağzımdan kan fışkırıyordu. Bir anda nefesim yine kesilmişti ama kısa süreliydi. Artık rahat nefes alabiliyordum. Birden göğsümdeki yara iyileşmeye başlamıştı. Yaşadığıma hala inanamıyordum. Kollarıma baktığımda ise yine o siyah kocaman damarlar çıkmıştı. Yaratık yine üzerime doğru koşmaya başlamıştı. Yaşamak zorundaydım o yüzden bende koşmaya başladım. Bir anda garip bir titreşim oluşmuştu. Elim ayağım titriyordu. Koşmaya devam ettiğimde ise sanki dünya çok yavaşlamıştı. Veya ben çok hızlı hareket ediyordum. Tek sorun yaratık kadar kuvvetli olamamamdı. Kendimi çaresiz hissetmeye başlamıştım. Bu histen sonra etrafı kırmızı görmeye başlamıştım saçlarım bembeyaz olmuştu. Yaratığa hafif bir dokunuşumda yer yerinden oynamıştı kendime inanamıyordum. Goliath sersemlemişti. Yaşlı adam :
- Haydi şimdi onun boynunu kopart.
- Bunu yapamam !
- Sana emrediyorum !
Ağzından o kelime çıkar çıkmaz istemsizce Goliath ı öldürmüştüm. Bana istediğini yaptıra bilmişti. - bunu nasıl yaptın ?
- İblis formundayken benim emirlerime itaat etmek zorundasın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytanlarda Ağlar
Fantasía" İçimdeki cehennemi saklı tuttukça, dünyanızdaki magma kurur. "