serendipity | jikook çeviri

Bölüm 2

Bir başka yarısı smut içeren bölüm 😏😏

******

"Bilirsiniz, uyuyamadığınız zaman aşıksınızdır çünkü gerçeklik nihayet hayallerinizden daha iyidir." - Doktor Seuss

-------------------------------------------------------------------

Jungkook derin bir uykudaydı. Jimin erkenden kalktığında ve odanın içinde dolaşıp eşyaları ortadan kaldırıp, iş e-postalarına cevap verdiğinde kıpırdamamıştı bile. Jin ve ekipten yıllar içinde yakınlaştığı birkaç kişiyle hızlı bir kahvaltının ardından Jimin, Jungkook'un öğlene kadar uyanmayacağını bilerek odaya döndü. Konserlerinden sonra uyumayı severdi, bu yüzden uyumasına izin verdi.

Yatağa geri dönüp Jungkook'un yanına yerleşene kadar, cevapsız aramaları ve mesajları kontrol etmeye cesaret edemedi. Taehyung ve diğerleri onun Jungkook ile buluşacağını biliyordu, bu yüzden acil bir durumda Jungkook'un kişisel numarasıyla iletişime geçerlerdi. Yani dün gece oraya vardığında kontrol etme zahmetine girmemişti. Şimdi yapacak başka bir şeyi kalmamıştı, hızlıca kontrol etmeye karar verdi.

Bilinmeyen bir numaradan gelen çok sayıda aramayı fark ettiğinde kaşları çatladı. Onları görmezden geldi. Eğer bu potansiyel bir müşteriden olsaydı, iki hafta bekleyebilirdi. Müşterilerin çoğu e-posta veya kısa mesaj göndermeyi tercih ederdi, bu yüzden endişelenecek çok şey yoktu.

Haneul ve annesinden gelen birkaç kızgın sesli mesajı dinledi. Sonra kendi annesinden birkaç tane vardı. Jimin gözlerini devirdi. Açıkçası, Haneul'un sürpriz ziyaretiyle ilgili olmalıydı. Sesli mesajları dinlemeden önce düşündü ve annesinden beklenen patlama karşısında gözlerini devirdi. Sonra kısa mesajlara geçti.

Annem:

Jimin! Haneul ve A-Yeong'dan duyduğum şey de ne? Haneul'un dairene girmesini engellemişsin. Bu gereksizdi. Seni bundan daha iyi yetiştirdim.

Telefonuna cevap versen iyi olur, genç adam!

İyi! Babana söylüyorum. Onunla halledebilirsin.

Jimin:

Merhaba anne!

Nasılsın? Ben iyiyim. Merak ettiğin teşekkürler.

Yazdığı kendi cevabını okuyarak homurdandı. Onun, kendisi için ayrıacak vakti olmaması utanç vericiydi, ama konu diğerlerine geldiğinde, birdenbire dünyanın her yerinde ona mesaj atmak için zaman bulurdu.

Annem:

Yani, şimdi cevap vermeye karar verdin.

Jimin:

Hala meşgulüm.

Ama tüm bu çağrı ve mesajlar da ne?

Bilgilerinize sunarım, telefonuma sınırlı bir erişimle seyahat ediyorum.

Telefonu kucağına koydu ve bir sonraki patlamayı bekledi. Annesi kolay pes eden biri değildi. Jimin onu suçlayamazdı; sonuçta, bazı genlerini miras almıştı ondan. Telefonu titredi.

Annem:

Daire şifreni değiştirmişsin.

Haneul saatlerce dairenin dışında mahsur kalmış.