Reki, saç bandını kafasından çıkartıp derin bir nefes aldı. Hastane kontrolleri gittikçe sıklaşıyordu ve okuldan sonra bir de hastaneye gitmek onun için yorucuydu. Aslında şu dönem okula gitmek zorunda değildi ama istiyordu. Okulu sevdiğinden falan değildi.
İçinde ona gitmesini söyleyen bir his vardı.
O sırada Reki'nin telefonu çaldı. Kimin aradığına bakmadı bile, direkt açtı. Karşıdan mırıldanan bir ses gelince istemsiz gülümsedi.
"Reki! Açacağını biliyordum~."
"Her gün açıyorum çünkü?"
Langa'dan bir süre ses gelmedi.
"Her gün aramıyorum ki Reki... Sen de kaffayı sıyırdın galiba. Doğru mu telafuz ettim..?"
"Kafayı sıyırmak."
"E ben de öyle dedim!"
Reki'nin kıkırdaması Langa'nın hoparlöründen çıkarken, mavi saçlı çocuk da gülmeye başladı.
Langa başka birini arasaydı muhtemelen sarhoş halinden faydalanılıp bir sürü soruya tabi tutulurdu. Birinden hoşlanıyor musun, biriyle yattın mı, kaç kişiyle çıktın... Daha sonra bunları Langa'yı rezil etmek için kullanırlardı. Fakat Reki farklıydı. Ne Langa'ya gündelik hayatı hakkında sorular soruyor, ne onu kullanıyordu.
Sadece kısa süreliğine hayatındaki problemleri unutuyordu.
"Reki~ bence model olmalısın."
"Neden?"
"Çok güzel gülüyorsun çünkü."
Reki hala gülerken sordu. "O ne alaka?"
"Güzel gülen insanlar güzeldir... Modeller de güzeldir. O zaman sen modelsin Reki!"
Reki o an Langa'nın sevimliliğine delirmemek için büyük uğraş gösterdi.
"Burda kırmızı bir tuş var... Ne işe yarıyor bu?"
Reki bir an neden bahsettiğini anlamadı. Aramayı kapatma tuşunu kastettiğini fark edince aceleyle konuştu.
"Ona basma! Ona basarsan Dünya'yı yok edersin ve hepimiz ölürüz."
"O zaman basmayayım... Ölürsek gülemezsin..."
Reki kızardığını hissetti. Langa normalde bu kadar fazla konuşmazdı. Bu çocuğun rahat tavırları her seferinde kalbinin ritmini bozuyordu.
"Reki... Seni görebilir miyim?"
"Ne?"
"Diyorum ki... Görüntülü konuşalım mı?"
"Saat gece 2 Langa."
"Ama..."
Aralarındaki sessizlik kısa olsa da, Reki üzerinde suçluluk hissetmişti. Langa'ya karşı çok çabuk gardını indiriyordu.
"Tamam ama senin kadar hazırlıklı değilim, pijamalı ve göz altlı bir Reki göreceksin."
Langa el çırptı. Sevindiğini belli eden birkaç mırıltı çıkarttıktan sonra aramayı kapatacaktı ki, öylece kaldı.
"Reki, nasıl kapatacağım bunu?"
"Ortadaki tuşa baş işte."
"Ama ona basarsam gülemezsin..."
Reki'nin aklına az önce dedikleri geldi ve gülümsedi. Hatta gülümsemesi bir süre sonra kahkahaya döndü.
"Şimdi basabilirsin Langa, artık gülmemi engellemeyecek."
Langa gülümseyerek aramayı kapattı ve saçıyla biraz oynadı. Aslında şekli hiç değişmemişti ama o anki ruh haliyle düzeltebilmiş gibi geliyordu. Gülümseyerek kamera olan tuşa bastı. Bastı, bastı, bastı... Küçük tuşu bir türlü denk getiremiyordu. En sonunda Reki'yi tekrar normal şekilde aradı.
"Görüntülü konuşacağız ssnıyordum, hazırlandım o kadar."
"Ben basamıyorum ki... Sen beni ara."
"Nasıl yani? Neye basamadın?"
"Kamera işte... Aranmıyor."
Reki ekran karşısında tekrar kahkaha attı. Langa'ya onu arayacağını söyledi ve aramayı kapattı. Kendini son kez kontrol etti. Aynaya baktıkça morali daha da düştü ve sonunda bakmaktan vazgeçti. Aramaya bastı ve beklemeye başladı. On saniye kadar beklese de ona asırlar gibi gelmişti zaman.
"Reki, sen harika bir detaysın!"
"Ne oldu birden?"
Kızıl çocuk karşısındaki dudakları şişmiş, bol bir tişörtle oturan mavi saçlı çocuğun ani iltifatıyla şaşırmıştı. Langa ne zamandır böyle ani çıkışlar yapıyordu?
"Reki tenin saç rengine dönüyor... İyi misin? Gerçi iyi olmasan bu kadar tatlı gözükmezdin ki..."
"Yeterli! Cidden yeterli..."
Mavi saçlı birden gülmeye başladı. Alkolden mi Reki'den mi bilinmez, içini mayhoş bir his kaplamıştı. Hoştu aslında, bu duygu güzeldi.
Kendine gelince bu anı unutacağı için Reki'yi derin derin izledi.
Bu alışkanlığından tekrar nefret etti.
*
Uzun bölüm:3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Why'd You Only Ever Call Me When You're High / Renga
FanficReki'nin zamanı gün geçtikçe azalıyordu fakat Langa onun duygularını anlayamıyor, sadece sarhoşken arıyordu.