'' Bir gece yarısı tanıştık '' dedi. Konunun nasıl oralara çevirdi bilmezmiş gibi baktı camdan dışarı, yavaşça uzanıp kayıt cihazımı çıkardım cebimden, bastım usulca. Gözleri hafif buğulanmış baktı elimdeki minik cihaza;
'' Çok gençtik, toyduk ya da cahil adına ne derseniz işte ''
dudağın kenarında belli belirsiz bir tebessüm belirip, kayboldu başı yeniden çevrildi ve ben yokmuşum gibi devam etti anlatmaya;
'' Görür görmez aşık olduk birbirimize, hiçbir şeyin önemi kalmaz öyle anlarda, bizim içinde bütün dünya önemsizleşmişti işte. Sabaha kadar deniz kenarında el ele yürüdük, ilk kimin tuttuğunu ikimizde bilemedik sonra. Rüya gibi günler geçirdim yarın yokmuşçasına, tabi böyle durumlarda hayatınız sizi biranda durduruverir. Bizimde rüyadan uyanmamız neredeyse iki ay sonra oldu. Annemin elinde tuttuğu telefonumla uyandım bir sabah o bir 'düş'tü, onu görmüştüm. Annem 'olmaz bu iş' dedi. 'o ciğerci kedisi, ben külkedisiymişim' öyle dedi annem, küllerinin içinde debelene debelene çıkamazsın 'dedi. Haklıydı. O zengin otelci oğlu, ben fakir tuhafiyeci kızı ''
Boynundaki kolyeye eli, belli ki O'ndan kalmış bir hatıraydı. Hayli pahalı görünüyordu. Derin bir iç çekti;
Olurunu gösterdik. Anneme de, herkese de 'olur' dedik işte. Ailesi beni istemeye geldiği gün benden daha da heyecanlıydı. Her şey o kadar güzeldi ki, biliyordum. Benim hayatımda kolay olmazdı böyle güzellikler. Babamı çok küçük yaşta kaybettim ben taa ... O zamandan biliyordum bahtımın siyahını ... O zamandan görmüştüm talimliydim karanlığa. Babası çok büyük adamdı onun hem de ağır. Hani bir 'höyt' dese yedi düveli hizaya dizecek cinsten e bir de zengindi tabi parası çoktu. Adem Bey dedin mi herkes bi durur beklerdi geçsin diye önünden. Yüzüklerimizi taktıktan sonra alnımdan öpüp 'bir oğlum vardı, bir de kızım oldu' dedi bana. Hemen düğün hazırlıklarına başladık. Gözümüz hiçbir şeyi görmüyordu. O kadar mutluydum ki ''
Durdu, zorla yutkundu;
''Şu boğazımdaki yumru var ya, o zamanlar yoktu işte. O olmadan da yaşadım ben ''
dedi. Konuşmak, ona soru sormak gelmiyordu içimden, bir şey söylesem ya da hafifçe sırtına vursam teselli etmek için o an bağırarak ağlamaya başlayacak gibi bir hali vardı.Bu bileti alırken basit bir otobüste böylesine bir hikayeyle karşılaşacağım gelmezdi hiç aklıma, hayat böyledir işte, olmadık yerde olmadık insan çıkarır karşınıza. Aslında yazığım farklı birinin hikayesiydi, göz ucuyla bakmış olacak ki ilk adımı o attı bana;
'' özür dilerim ''
dedi. Gülümseyerek baktım ona;
'' Önemli değil, okumak isterseniz kabataslak henüz çalışıyorum üzerinde ama okunması için yazıyorum zaten ''
dedim.
Gözlerini defterimden çekmeden;
''ondandeğil de''
dedi.
O an anladım, bir şeyler verecekti bana, kendinden. Bütün hayatını beş saatlik bir otobüs yolculuğuna sığdırdı adeta. Artık aramızda bir bağ kuruldu. Her şey bittiğinde bu hikayeyi bilen birkaç kişi arasında sessizce yerimi alacaktım bende, onu ve hayatını bir ömür yüreğimde taşımaküzere sessiz ve iyi bir dinleyici oldum ben, o ne anlattıysa yazdım.
'' Düğünümüze iki gün kala bekarlığa veda partisi yapma karar vermiş arkadaşlarıyla, babasının düğün hediyesi yatıyla. Kına gecem düğünden bir gün önce olacaktı ve o da yanımda olmak istiyordu. Meğer son özgür günümüzmüş, ikimizde bilmiyorduk. Bilseydim ... Eğer bilseydim, hiç yollar mıydım onu, o uçsuz bucaksız denizlere. O kadar çok içmişler ki gecenin sonlarına doğru kimse kimsenin farkında varamamış, tuvalete giderken olmuş dediler, başı dönmüş belki kusmak istemiş. Bir şey olmuş işte, olmuş ki eğilmiş aşağı, o gece son gecemiz oldu. Birbirimizden ayrı ayrı geçirdiğimiz ilk gecemiz, bizim aramıza bir ömür koydu. Sabaha karşı yanaşmışlar kıyıya, çocukları beni aradığında pijamalarımla koştum kıyıya. Polisler, sarhoşlar, bağıranlar, feryatlar. Hiç birini duymuyordum ben, ertesi gün kına gecem olacaktı ya altından özenle sarılmış saçlarımı açtım tek tek. O gece öyle bir yandım ki, öyle bir alev aldım ki, hiç sönmedi yangınım. Ellerim dizlerimi dövüyordu, babası olduğu yerde yığılmış. Hani film şeridi derler ya öyle havada her şey gözümün önünden. Ellerimi durdurmaya çalışan annem, bir şeyler söylüyordu bana duymuyordum. Ambulansın ışıkları vuruyordu yüzüme görmüyordum, sağırdım, kördüm. Dünyaya kendimi kapatmıştım sadece. Hani büyükler der ya 'elim böğrümde kaldı' bana da öyle olmuştu işte. Gözlerimi hastane odasında açtım. Yanı başımda annem, o da ağlamış tabi helak olmuş kadıncağız. Ama benim gözümün onu bile görecek hali kalmamış. Onun babası kalp krizi geçirmiş, annesini susması için sakinleştiricilere boğmuşlar. Yerimden kalktığım gibi çıktım odadan annem tutmaya çalışıyordu beni 'nerde' diye bağırdığımı hatırlıyorum. Sonra yeniden karanlık, hastanede iki hafta kaldım. Babası, annesi taburcu olup evlerine gittiğinde ben hala oradaydım. ''
Duraksadı yeniden zoraki bir yutkunuş;
''Onu bulamadılar, günlerce haftalarca aradılar. Bir mezarı olsaydı hani, gitseydim başına orada olduğunu bilseydim. İnsanın ölüsü bile teselli olur mu? O bana olurdu işte, olmadı ... Psikolojik tedaviye aldılar beni, yemiyordum, içmiyordum, ilaç vermeseler uyumuyordum. Sürekli onu görüyordum karşımda. Zaman benim yaralarımı kapatmaya yetmedi. O gittikten beş yıl sonra evlendim. Aşık olmadım elbette sadece evlenmek için doğru bir seçimdi. Beni yanıltmadı. Şimdi o denizin kenarında bir evde yaşıyorum. Her gün yaz, kış denizin kenarına gidip ona dokunuyorum. Onsuz bir gün daha geçirdiğimi anlatıyorum ona. Çocuklarım oldu dört tane büyüttüm onun yanında. Biliyor musun? ''
Bana dönüp bir tebessüm bıraktı hafızamda;
'' İnsanların gülüş çizgileri olur ya hani, tam şurada ''
Yanağını işaret ediyor parmağıyla;
''Benim olmadı, ben hiçbir zaman doya doya gülemedim. Rahat rahat nefes çekemedim ciğerlerime. Bana sessizce kabullenmek kaldı bu işte. Ben de üzerime düşeni yaptım. Bazen hatırlıyorum annem ben çok küçükken beni dizine yatırıp masallar anlatırdı. Babamın yokluğu kapatmaya çalışırdı işte kendince, işte bazen o masallara gidiyor aklım. Belki o da bir masaldı, ya da o anlarda gördüğüm kısa güzel rüyalardan biriydi işte, bende gördüm ve sonra açtım gözlerimi. Şimdi bazı akşamlarda eşimle oturuyoruz evimizin balkonunda ben başımı gökyüzüne çevirip derin nefesler almaya çalışırım. Göz göze geliriz eşimle bilir benim yaramı ama hiç yaklaşmaz. Yıllarca hiç dokunmadı ona, elinden geldiğince kapatmaya çalıştı ve ben hep o yara kapanmış gibi davrandım ona. Ama yapamadım tabi, içimde halledemediklerim var benim, ölene dek halledemeyeceklerim var. Biliyorum o beni bekliyor orda bir yerde, vakti gelince gideceğim yanına ... ''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
sahipsiz hayatlar
Historia CortaŞuan hayatınıza yeni bir insan koyuyorsunuz, ondan ayrıldıktan sonra bir süre kalbinizde onunla yaşayacaksınız, tıpkı benim gibi... Bir otobüs yolculuğunda tanıştık o kadınla... Kahverengi gözleri vardı ve sürekli doluyordu, ağlamasını bekledim anla...