11. Bölüm!

5.7K 662 1.5K
                                    

Yeni bölüme hoşgeldiniz!

Bu bölüm bütün kitaplarımda olan bölümlerin en uzunu, en en uzunu.

O yüzden rica ediyorum hakkını verin. Çünkü hakkımı alamamak yazma isteğimi engelliyor.

Multimedyaki yüzüğün nedenini, bölümü okunduktan sonra anlayacaksınız.

Bölüm sonu yazısı yok burada.
O yüzden sınırı alta bırakıyorum.

SINIR" 350 VOTE VE 1300 YORUM."

BÖLÜMÜN HAKKINI VERMENİZ DİLEĞİ İLE.

KEYİFLİ OKUMALAR...


•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••



GEÇMİŞ"

Soğuk insanı dinç tutar derler.
Fakat kimse uyuşturur demez.

Hareket kabiliyetini kısıtlamakla kalmaz engellermiş.
Canını acıtmakla kalmaz yakarmış.
Bedenini üşütmekle kalmaz dondururmuş.

Daha önce çok soğuk yemişimdir.
Kaldırım soğuğu, kar soğuğu, esen rüzgar soğuğu, gece ayazı veya şafak vakti soğuğu...

Ama ilk defa depo soğuğu yiyordum.
İlk defa soğuk hava deposunda kalıyordum.
Kötüymüş.

Ellerime bakıyorum da şöyle bir,  damarları şişmiş, kıpkırmızı ve kaskatı kesilmiş bir çift el.

Sadece ellerim miydi hareketsizlik kalan?
Ya da kan akışımın bile artık ilerlemediğini düşündüğüm tek yer ellerim miydi?
Bütün vücudum öyledi, tıpkı artık zihnimin de uyuşarak kendini bıraktığı gibi...

Gözlerim açmadığım halde ağrıyordu. Oysaki daha sadece kendime gelmiş, gözlerimi açmaya henüz çabalamamıştım bile.

Ne kadar zaman geçmişti bilmiyordum.
En son soğuktan kendimden geçmiştim.
Şimdi soğuk hissetmiyordum. Ama onunla birlikte vücudumu da hissetmemeye devam ediyordum.

Nasıl insanlardı bunlar?
Beni bu hale getirecek kadar ne yapabilirdim onlara, ne?

Zorlanarak da olsa gözlerimi araladım. Gözlerime hücum eden ilk şey yoğun ve son derece rahatsız edici ışıktı.
Artık depoda olmadığıma emin olmuştum.
Bu sefer nerede olduğumu öğrenmeye korkuyordum. Çünkü depo sadece yapacakları şey için bir ön hazırlıktı.
Öyle demişti Cemal.

"Bana bakın lan, sakın lafa dalıp da kızı fazla bırakmayın içerde. Patron hepimizi topa tutar sonra. Daha çok işimiz var onunla, bu merdivenin ilk basamağı, siz birde bundan sonrakini görün."

İlk basamak?
İkinci basamak da ölüm müydü?
Çünkü oraya çok yaklaştığımı hissediyordum.

Şimdi neredeydim peki?
Şakağım tam olarak bir betona değiyordu. En azından bunu anlayabiliyordum. O halde hissedemediğim bedenimle birlikte soğuk bir beton zemindeydik.
Daha iyisi bana layık değildi çünkü ha?
Ne zaman olmuştu ki bugün olsun.

OLİMPOS'UN KAYIP TANRIÇASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin