İnanıyorum ki , bu sorunun cevabını küçücük bir kız çocuğu olduğun zamandan beri arıyorsun . Belki aradığının sen de farkında değilsin ama aramıyor olamanın imkanı yok .
Çünkü insanın zihin mekanizmasında böyle çalışıyor.
Doğuyorsun,büyümeye başlıyorsun , kendini fark ediyorsun,kendine dair soruların oluyor ve bu sorular seni tek bir yere çıkarıyor oda : ALLAH
Hatta annene sorsan , sana daha küçücüken ;
- Anne , allah mı büyük babam mı ? diye sorduğunda heyecan ve telaş içinde,
-Tövbe kızım , çarpılırsın , cevabını verdiğini söyleyecektir.
Tabii senin sorunun cevabı bu değildir ama olsun , anneler biraz böyledir .
Allaha dair aklına takılan tüm bu acayip sorular aslında çok önemli bir şey için gereklidir.
Senin kendini tanıyabilmen için...
Çünkü insanın kendini tanıması Allahı tanımasına bağlıdır.
Niye biliyor musun ?
Her ürün yapanıyla tanınır da ondan.
Mesela , bir sergiye gittiğini düşün .Renğarenk tabloların önünde dururken , o tabloların bir yapanı olduğunu bilirsin . Yoksa anca güzel renk nasıl bir araya gelip , o koca tuvalin üzerine yerleşmiş olabilirki ? Bu mümkün değilidir . Eğer ortada bir ürün varsa , muhakkak o ürünün bir yapanı olmalıdır.
İşte sen bu muazzam tablolardan birine bakarken ,tablonun yapanı hakkında fikir sahibi olusun.
O anda sonra tablo senin için sadece basit bir resim olmaktan çıkar.
Tabloda ressamı görmeye başlarsın.
Kainattaki her şey Allahın muazzam tabloları gibidir . Mini minnacık pirelerden , kocaman hörgüçlü develere ; yağan yağmurdan , ısıtan güneşe ; uçsuz bucaksız okyonuslardan , suya hasret bırakan çöllere kadar her bir zerre bize ressamlarını fısıldarlar .
Bak beni yapan ne kadar kusursuz yapmış , her halimle en değerli tablolardan bile daha değerli , derler.
Gerçekten de yaratılmış her şeyin dünya için inanılmaz bir önemi vardır . Sıra arkadaşından sana bulaşıp , annenin zorla saçlarını kazıttığı sinir bozucu bitler bile , hayat döngüsünün çok önemli bir parçasıdır.
Peki , sence Allahın en kıymetli tablosu nedir ?
Güneş mi ?
Hayır.
Ay mı ?
Değil.
Okyonuslar , dağlar , ovalar ....
Hayır , bunlar da değil.
Ne yani o sinir bozucu bitler mi yoksa ?!
Cevabı bu kadar uzaklardan aradığına göre pek aynaya bakmıyorsun demektir.Tabii aynalardan kaçışının nedeni büyümeye başlayan burnun ya da alnının ortasında pörtleşmiş sivilcen de olabilir . Ama merak etme hepsi geçecek !
Eğer bu tatsız ergenlik işaretlerini bir an için görmezden gelip aynaya bakarsan göreceksin ki ,kainattaki en güzel , en özel ve en değerli sanat eseri sensiz.
Yani annenin sen ne biçim çocuksun dediğini bakma!
Sen her halinle ve her biçiminle çok değerlisin...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başımın Üstünde Yerin Var
ChickLitKitabı kendim yazmadım YAZARI : Hatice Kübra Tongar Çok beğendim . İyi okumalar.