FİNAL 2/2

115 7 8
                                    

genç oğlan artık beklemeyi bıraktı. saat sabah 4:00dı ve genç oğlan gözlerine binen ağırlık ile daha fazla dayanamadı ve yatağına uzanıp gözlerini yumdu...

saat 6:30 ve gün başlamak üzere. güneş dağların arasından çıkıp gökyüzüne göz kırptığında gün başladı.

çalışma masasının üzerinde bir kıpırdanma oldu ve güneş ışığı kadar yakıcı bir ışık tüm odayı çevreledi.genç oğlanın gözünü alan ışıkla birlikte doğruldu ve tek elini ışığa kaldırdı. ışık yavaş yavaş tükendi ve ortaya çıkan sarışın afet yere yığıldı.

genç oğlanın kocaman açılan gözleri birkaç saniyeliğine şaşkınca bakındı. hızla yataktan inip yerdeki bedeni kucağına alıp sıkıca sarıldı. fakat sarışın afet uyuyordu. genç oğlan onu kendi yatağına yatırdı ve gözünden akan yaş yanaklarını gıdıklasa bile silmedi.yüzü gülüyordu çünkü o geri gelmişti fakat neden uyanmıyordu?

genç oğlan yatağın yanına çökmüş, kızın saçlarını okşuyor ve ağzından dökülen hıçkırıklarını kızın ellerine bıraktığı öpücükler sayesinde bastırıyordu.

genç oğlan yarım saattir kızın başında ağlıyordu...

güzel Kız yavaş yavaş göz kapaklarını araladı.duyduğu hıçkırıklarla kaşları çatıldı.

"neler oluyor? neredeyim ben?"

genç oğlan duyduğu sesle alnını örtüden kaldırdı ve roseannenin elini daha sıkı kavrayarak diger eliyle sıkıca kızın bedenini sarmaladı.

"junkook?"

"burdayım güzelim.iyi misin?"

"i-iyiyim."

güzel kızın kafası çok karışıktı. bu adam onu, onu sevmediği için mi öldürmüştü? ama nasıl olur? kız onu canından bile çok seviyordu.

"güzelim özür dilerim.seni ittiği için özür dileri-"

"junkook,seni seviyordum."

"a-ama-"

"aşk maddesini yazmamış olabilirsin fakat "sevgi" maddesini yazmıştın.neden beni ittin?"

" güzelim ö-özür dilerim ben, ben beni sevmediğini düşünmüştüm."

güzel Kız gözünden akan yaşı eliyle sildi ve yataktan kalkıp odanın kapısına ilerledi.

"roseanne, seni seviyorum."

"çok geç junkook.sen beni o uçurumdan iterek tüm sevgimi öldürdüm."

"n-nasıl yani beni sevmiyor musun?"

"r-roseanne lütfen gitme!özür dilerim."

Ve güzel kız koşarak evden uzaklaştı. genç oğlan ise 2saat ağlamanın ardından okula gitmişti.okulda yine aynı şeyler yaşanıyordu. geçmişteki şeyler.

her şey aynıydı fakat roseanne öyle değildi o artık junkooku sevmiyordu. genç oğlan çıkış saatinin geldiğini fark etti ve çantasını toparlayıp ders bitince çıktı.

yolda yürümeye başladı ve evinin önünde bekledi. anahtarını zarzor bulan genç kapıyı zorlukla açtı ve eve girer girmez odasına çıkıp kendini sırt üstü yatağa bıraktı.gözünden akan yaş yastığına Düşmüştü ve genç oğlan acıyan gözlerini kapattı.

dudaklarının üzerinde hissettiği yumuşaklıkla gözlerimi araladı ve gözleri kahvelerle buluştu.

"şşş,ağlama.ağlayınca çok yakışıklı oluyorsun."

genç oğlan hızla doğruldu ve güzel kıza sarıldı.sarıldığında kızın hızla atan kalbini hissedebiliyordu.kızdan ayrıldı ve yüzünü avuçlarının arasına alıp altınlarını birbirine dayadı.

"gittin sandım,beni bırakıp gittin sandım."

"ölürümde gitmem.seni seviyorum jeon junkook."

genç oğlan dudaklarını güzel kızın dolgun dudaklarıyla birleştirdi ve sertçe öpmeye başladı.

bu iki gencin aşkları sahte değildi. ASLA tükenmeyecek olan bu aşk, sahte değildi. Bu aşk sanki bir kıvılcımdı ve üzerine kaç kova su atarsan at asla sönmeyecekti...

 Bu aşk sanki bir kıvılcımdı ve üzerine kaç kova su atarsan at asla sönmeyecekti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
love? (rosekook) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin