Dün güneş batasaya kadar çimlerle ilgilenmiştim. Tüm kurumuş otlardan arındırdım şimdi sadece toprağı dinlendirmem lazım ondan sonra çimleri ekecektim ve bahçenin temellerini atacaktım. Dünki yorgunluğumdan kaynaklı bugün öğlen saatlerinde uyanmıştım.
Dün sırf bahçeyle ilgilendiğim için hiç yazı yazamadım. Aklımda yazmak istediğim kelimeler uçuşuyordu. Uzandığım yataktan kalkıp banyoya girdim. Bir duş aldıktan sonra evin terasında birşeyler yazmak istiyorum.Özellikle o ve onun bana yaşattığı hisler hakkında yazmak istiyorum.
Saçlarımı kuruttuktan sonra kâğıt kalemlerimi ve defterimi alıp terasa çıktım. Bugün hava bir tuhaftı sanki yağmur yağacak gibi. Oysaki dün hava çok güzeldi.
Terasa oturdum ve defterimi açtım. İçimden geldiği gibi yazmaya başladım.Ben Jeonghan'nın bana yaşattığı duygulara yabancıydım ve bu duyguları anlamam beni zorlayacaktı ama kabul etmem zorlamayacaktı çünkü Jeonghan'ı ilk gördüğümde çoktan bu duyguları benimseyip kabul etmiştim. Duygularımın ne olduğunu bilemesemde bildiğim tek şey Jeonghan bana iyi geliyordu.
Benim hayatım için sanki yeni bir sayfa gibiydi ve önceki sayfalardan da kalem izi yoktu. Tertemiz bembeyaz bir sayfa ve ben bu sayfayı anılarla güzelce doldurmak istiyorum. Onunla vakit geçirmek,onunla konuşmak veya en basitinden onunla yürümek ben bunları istiyorum.
Hislerim her neyse umarım bu hisler yüzünden Jeonghan'ı kaybetmezdim. Onu kaybetmek onunla tanıştığımdan beri en büyük korkum oldu. Jeonghan bana buraya taşınmadan önceki hayatımda yaşamadığım duyguları yaşatıyordu.
Lise ve üniversite yıllarımda arkadaşlarım vardı bazı ilişkilerimde oldu ama hiçbirinde böyle hissetmedim. Jeonghan tanıştığımızdan beri hayatımın merkezi haline gelmişti. Benim için çok önemliydi. Belki de yeni tanıştığım birine karşı böyle şeyler düşünmek veya hissetmek hatadır ama ben bu hatayı yapmak istiyorum. Hem nerden bilebiliriz hata olduğunu belki de hata değildir. Bunu o hatayı yapmadan bilemeyiz.
Ben yazı yazdıkça sanki gözlerimle gördüğüm dünya daha da renklenmeye ve canlanmaya başlamıştı. Artık etraf sanki daha canlıydı benim için ve eskiden böyle değildi. Dünya bir zamanlar benim için gri tonlarıyla bürünmüştü ve cansız idi ama şimdi ise renklerin varlığını ruhumda dahi bile hissediyorum.
Bir diğer sayfaya geçerken gökyüzüne baktım. Kara bulutlar buraya doğru geliyordu.
Ben buraya sonbahar mevsiminde taşınmıştım yani eylül ayının ortası taşınmıştım. Burasının sonbahar ve kış aylarında nasıl olacağını merak ediyorum. Ama eminim ki yine de çok güzel ve huzurlu bir hava olacaktır.Kâğıtların üstüne ağır bir şey koydum. Çünkü kendime kahve yapacaktım. Yavaşça oturduğum yerden kalktım ve yavaş adımlarla içeri doğru adımladım. Normalde de yazı yazarken kahve içmeyi severdim. O kahvenin kokusu ile yazı yazmak o kadar güzel ki ...
Kahve makinesine gerekli malzemeleri yerleştirdikten sonra kahvenin bardağa dolmasını beklerken pencereden gökyüzünü bakıyordum. Böyle havaları seviyorum çünkü nedense kendimi güvende hissediyordum.
Kahvenin bardağa dolduğunu belirten sesle birlikte bardağımı makineden aldım. Tekrar yavaş adımlarla terasa çıktım. Bardağımdan bir yudum alarak yazmaya kaldığım yerden devam ettim.
Bu yazdığım yazıları biriktirip bir süre sonra bilgisayara aktaracaktım. Kağıtlara yazmayı seviyorum ama yazdıklarımı bu şekilde saklamak daha kolaydı. Aslında hem bilgisayarda hem de kağıtlarda saklıyordum. Onlara özel dosyalarım vardı. Bazenleri eski yazdıklarımı okurdum ama beğenmediğim için bir süre sonra okumayı bırakmıştım. Bugün o yazıları sakladığım yerden çıkarmak ve onları düzenlemek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Flower• || Jeongcheol ||
Fanfiction~Jeonghan bir çiçekçiydi ,Seungcheol ise ilham perisini arayan bir yazar idi ~