chapter eight. 〄

4.5K 429 659
                                        

Levi ile spor salonunda karşılaşmanın üzerinden 1 hafta geçmişti. Haftanın üç günü oradaydı.

Onu her gördüğünde mutlaka selam veriyordun, genelde bir şeyle meşgul olduğu için küçük bir baş sallama ile karşılık veriyordu sana.

Şimdi onun dersindeydin. Yumruk yaptığın elini sağ yanağına yaslamıştın ve onu izliyordun. Ders anlatırken kaşları hafif çatık oluyordu, işini çok ciddiye alıyordu. Bugün siyah bir gömlek giymişti, omuzlarını güzelce saran ve onu daha ateşli gösteren siyah bir gömlek. Saçlarını geçtiğimiz haftalarda yaptığı gibi yine arkaya yatırmıştı. Bu modeli pek sık yapmıyordu ama onun daha sık yapmasını istiyordun. Ona çok farklı bir hava katıyordu ve gerçekten.. Çekiciydi.

Birkaç dakika sonra dersi bitirdi. Bugünlük bu kadardı. Nedense daha fazla sürmesini istemiştin. İki saat çok çabuk geçmişti.
Eşyalarını toparlarken Bay Ackerman sana seslendi. "Y/N."
Sana bu zamana kadar sadece 1-2 kez adınla seslenmişti.

"Evet Bay Ackerman?"
Yanına doğru ilerledin. "Ofisime gelmen mümkün mü?" diye sordu evrak çantasını toplarken.
Hemen cevap verdin. "Tabi efendim."  

Şimdi onunla birlikte derslikten ayrılıp ofise ilerledin. Ofise vardığınızda her zaman yaptığı gibi ilk olarak ceketini düzgünce astı. Odası yine parıldıyordu. Onun her bulduğu boş vakitte burayı güzelce temizlediğine emindin.
"Otursana." dedi ayakta dikilen sana bakarak. Masasının karşısındaki sandalyeye oturdun. Yanındaki dolaptan bir şeyler aradı. Onu merakla izledin. Aradığı şeyi nihayet bulduğunda seninle konuşabilmişti.
"Haftaya bir seminere katılmam gerekiyor. Bu yüzden ders olmayacak."
Önündeki dosyadan bir kağıt çıkarıp sana uzattı. "Ancak yine de senden bir isteğim var. Bir ödev vermeyi düşünüyorum, muhtemelen grup ödevi olacak. Buradan çıktıktan sonra arkadaşlarına duyur, şimdiden kiminle grup olacaklarını ve hangi konuyu ele alacaklarını seçsinler. Bu listeye hepsini geçirmeni istiyorum. " Uzattığı kağıdı aldın. Çantandan çıkardığın kitabın arasına dikkatlice koydun.
"Başka bir şey var mı efendim?" dedin.
"Bir fincan çay fena olmaz." dedi bilgisayarını açarken. Dudaklarına küçük bir tebessüm yerleşti. Çayı hazırlamak için kalktın.
"Spor nasıl gidiyor?"
Sen çayı hazırlarken sana bakmadan sormuştu.

Seninle muhabbet başlatmaya çalışması hoştu. Onun git gide seninle daha fazla etkileşim kurması hoşuna gidiyordu. En azından diğer öğrencilerden biraz olsun farkın olduğunu hissediyordun.
"Güzel. İlk hafta oldukça yorucu geçti ama sanırım alıştım." Fincanın içindeki çay yapraklarını karıştırırken ona cevap verdin.
"Spora başlamaya nasıl karar verdin peki?" Sen fincanı onun önüne koyarken sordu. Gerçekten seninle muhabbet etmeye çalışıyordu.
"Arkadaşım Sasha çok kilo aldığını ve spora ihtiyacı olduğunu söyledi. Aslında düşününce sanırım biraz benim de ihtiyacım var." Bakışların basenlerine kaydı bunu söylerken. Tartıldığın zaman biraz kilo almış olduğunu fark etmiştin.
"Bence ihtiyacın yok, gayet iyisin." Fincanı dudaklarına götürürken söylediği şey senin şaşkınlıkla gözlerinin genişlemesine sebep oldu, Levi ne dediğini fark edince duraksadı. Yüzüne hafif bir kızarıklık yayıldı. O utanmış mıydı? Dediği şeye mi yoksa yüzündeki tatlı kızarıklığa mı şaşırsan karar veremedin.
"Y-yani kilolu değilsin demek istedim." dedi, durumu toparlamaya çalışarak. Az önce kekeledi mi?
Şu an art arda şok yaşıyordun. Bay Ackerman'ı haftalar sonra ilk kez yüzü kızarmış bir şekilde görmüştün ve üstelik kekelemişti.
"Teşekkür ederim efendim." dedin gülümsemeni bastırmaya çalışarak. Sonra saatini kontrol ettin.
"İzninizle ben gideyim artık." Gitmek istemiyordun ama arkadaşlarına sözün vardı. Öğleden sonraki dersten önce bir şeyler yapacaktınız, ayrıca Sasha biraz rahatsızdı. Onun yanında olmak istiyordun.
"Tabi gidebilirsin."

[✔] ৎ୭ 𝙖𝙨𝙞𝙨𝙩𝙖𝙣 助手 | ʟᴇᴠɪ ᴀᴄᴋᴇʀᴍᴀɴ. [ᴍᴏᴅᴇʀɴ ᴀᴜ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin