Haydi Gel Gidelim 2

317 32 13
                                    

"Doğru yanlış ararken kırma kimseyi değmez
İnsanı mutlu etmek hiçbir şeye benzemez
Sen bulamadın ya aşkı yok zannetme
Aramaya devam et bekliyordur bir yerde"

       Mehmet Erdem/Haydi Gel Gidelim

  "Karaca hadi Savaşlar çıkmış". Akşının sesiyle işimi biraz daha hızlandırdım. Bugün dün konuştuğumuz gibi pikniğe gidiyorduk. Bizimle Akın da geliyordu, normalde asla böyle şeyleri gelmeyen insan Seyhandan sonra gitmek için can atıyordu. "Karaca hadi!" Akşının sesiyle düşüncelerimden çıktım. "Tamam Akşın. Bir kere geç kaldım canım".
"Tamam ya. Ayy çok heyecanlıyım Karaca. Şimdi Savaş falan hepimiz çok eğleniriz." dedi heyecanlanarak. "Tabi canım diğerleri falan. Oh biz hiç gelmeyelim istiyorsan Akşın Hanım. Sana zaten Savaş yeter" dedim gülümseyerek. "Ya sizi nasıl unuturum. Sen benim canımsın canım" dedi bana doğru gelip sarılarak. Ben de kocaman sarıldım, Akşın dı o Akkızım dı. "Ooo biz aşağıda arabaya eşya taşıyalım siz burda sevgi yumurcağı olun". Akının sesini duyduğumuz da ikimiz de gülmüştük. "Tamam gel sen de gel kıskanma". dedim ona doğru giderken. "Ne kıskanıcam ya sizi. Ben beklemekten sıkıldığım için dedim.". Ne kadar inkar etse de kıskanmıştı işte. Biz Akşınla onu aramıza alıp ona sıkıca sarıldık. "Tamam tamam hadi Savaşlar çıkmışlar, biz daha böyle evde durursak ooooo!" dedi Akşın. Biz de hemen başımızı sallayıp aynı anda hepimiz aşağı indik. Son piknik sepetini de alıp arabaya bindik.

  Araba durduğun da geldiğimizi anladım. "Akşın nerdelermiş"           "Şu ağaçların biraz ilerisindeymiş."dedi. Biz de eşyaları alıp oraya doğru yürümeye başladık. Biraz daha yaklaştığımız da sofrayı hazırlayan Seyhan, Savaş ve yanların da  bir tane kız, mangalın başın da Azer ve Yılmazı gördüm. Bu yanlarında ki kız kimdi acaba." Aaa! Gelmişler, Hoşgeldiniz" dedi bize doğru gelen Savaş. Akşına sarıldı sıkıca hatta boğarak da demeliyim. Akına baktığım da Savaş a sert sert bakıyordu. Savaşın ensesinden tutup kendine çekerken "Gel Savaş kardeşim ne kadar özlemişim seni. Sanki 1 yıldır görüşmüyoruz" dedi. Savaş ona mahçupla bakarken bana da sarıldı. Akınla Akşın önden giderken biz arkada kalmıştık. "Savaşçım sen kafayı mı yedin. Boğarak sarıldın kıza resmen. Hayırdır bu özgüven ne Savaş Bey" dedim gülerken. "Karaca napim özlemişim. Allah Allah zaten abin den laf yedim baldız. Bi de senden de yersem bugün toprağa gömülürüm artık" dedi Savaş bozularak. Ben ona gülerken çoktan masanın yerine gelmiştik. Seyhan bana sarılarak "Karaca hoşgeldin canım."dedi. Ben de ona sarılıp selam verdim." Oo kimler gelmiş. Hoşgeldin karakız" dedi Yılmaz bana sarılarak. Böyle böyle herkese sarıldım. Azere sarılırken içimden uçan kelebekleri anlatmıyorum bile. En son o kız kaldığın da biraz çekindim, tanımıyordum sonuçta. "Aaa sizi tanıştırayım. Bu kız Asu, abimin avukat işlerine bakıyor hem de çok yakın arkadaşımız" dedi Seyhan. Ben de Asu ya küçük bir gülümseme sunup elini sıkarak "Merhaba ben Karaca" dedim. O da bana gülümseyip elimi sıktı. Daha sonra Akşın ve Akın da tanıştı, ben de Azerin yanına gittim. "Ooo Azer bey nasıl gidiyor? Becerebiliyor musunuz?" dedim gülerek. "Karaca ciddi misin? Adanalayım ya ben. Hani kebap yiyorum ya. Bildin mi o Azeri?". Şakacıktan bozulduğunu anladım. "Yooo valla hatırlamadım ben ya o Azeri başka bir özelliği var mı?". Bu sefer gülmemiştim. "Hani dün gece konuştuğun hatta Akın gelmese öpüş-" derken hemen Azeri elimle susturdum. "Sen sussana. Allah Allah işine bak. Yandı etler yandı" dedim hemen ordan ayrılarak. Masanın yanına gelip yardım etmeye başladım. Akşın ve Savaş çalı toplamaya gitmişti. Akın Azerin yanındaydı. Yılmaz, ben, Asu ve Seyhan da masayı hazırlıyorduk. Daha sonra herkes gelince masa da etler de hazırdı. Yemeğe oturunca Azer benim tabağımı doldurmuştu. "Ben bu kadar nasıl yiyebilirim Azer" dedim. "Ooo bunlar ne ki sen bir tabak daha yiyeceksin Karaca Hanım" dedi. Sonra kulağıma yaklaşarak "Dün ki o yemekte hiçbir şey yememeni unutmadım. Bunların hepsini ye güzelim hadi" dedi fısıldayarak. Ona gülümseyip yemeğe gömüldüm. Cidden dün yemekleri yememek aptallıktı. "Ee Karaca sen ne yapıyorsun?" dedi Asu.
"Ne anlamda?"
"Yani ne iş yapıyorsun? Okuyor musun yoksa çalışıyor musun?" dedi. O an aklıma lise dönemim geldi. Liseyi bitirmiştim ama üniversiteye gidememiştim. Çünkü dedem tehlikeli olduğunu söyleyip bizi dışarı çıkartmıyordu ama ben çok okumak istiyordum. "Okumuyorum, çalışmıyorum da..." Ben daha sözümü bitirmeden kesmişti. "Eee o zaman ne yapıyorsun?". Çok sinir olmuştum. Hem bana karşı saygısız hem küçümseyici bakışları vardı. "Sözümü kesmeseydin zaten söyleyecektim. Bir şey yapmıyorum aslında. Mahallem var bilirsin Çukur. Tehlikeli bir mahalle olduğu için dedem bir yere gitmemize izin vermiyordu. Biz de liseyi bitirdikten sonra üniversiteye gidemedik". Yüzüne baktığım da küçümseyici bir ifade vardı. Tam ağzını açıcakken Azer "Tamam hadi etler soğudu canım. Sonra konuşursunuz" dedi. Sonra bana gülümseyip göz kırptı. Allahım inşallah kimse görmemiştir. Masaya baktığım da sadece Seyhan görmüştü. Ben ona bir bakış atıp yemeğime devam ettim.

•VAVEYLA•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin