Sıkıntıyla bir iç geçirdim ve açılan asansör kapısından dışarı adım attım. Önüme gelen saçlarımı kısa bir hareketle geriye attım.
Önünde durduğum kapıyı çalmadan açtım. İçeride tek olduğunu sanıyordum ama bir adamla oturuyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dehşet yakışıklı olduğunu söylemeden geçemeyecektim. "Ah, pardon. Yalnız olacağını düşünüyordum tatlım."
Abimin yüzünde uzun zamandır görmediğim bir gülüş vardı. Umuyorum ki bizi batmaktan kurtarmanın bir yolunu bulmuştur ve böyle gülüyordur, yoksa onu boğazlamama çok az kalmıştı. "Bende tam sana haber verecektim, hemde sevineceğin türden." Kapının önünden çekildim ve adama bakmadan yürüdüm. "Şu zamanda beni en çok sevindirecek haberi biliyor olmalısın." Yine beklemediğim bir kahkaha attı. Hayretle gözlerimi açtım.
Adamın karşısındaki tekli koltuğa oturmadan elimi uzattım ve abimin konuşmasına fırsat vermeden kendimi tanıttım. "Kusura bakmayın, hızlı bir başlangıç oldu, ben Asra. Tunç'un kız kardeşiyim." diyerek tatlı tatlı gülümsedim.
Gözlerimin içine bakarak karşılık verdi. "Arman Yakutoğlu." Kadınlar için sesin önemini biliyor muydunuz? Bu adam 10 üzerinden 10'du resmen. İç çekmemek için kendimi zor tuttum ve kısa bir tebessümle yerime oturdum.
Bacak bacak üzerine attıktan sonra abime döndüm. "Evet? Yüzünün gülmesinin sebebini öğrenebilir miyim?" Tunç oturduğu yerden kalkıp arkama geçti ve ellerini omuzlarıma koydu. Şu an bir masaj çok iyi gelebilirdi.
"Arman, ülke ve dünya genelinde tekstil şirketi olan birisi. İtalya'ya gittiğim zamanı hatırlıyor musun? Bir açılış için." Sessiz bir onay verdim. "O zaman Arman'la tanıştık, şimdi Türkiye'ye dönünce konuştuk, şirkete ortak olmasını istedim ve kabul etti."
Tanrım!!! Oturduğum yerden hızlıca kalktım. İkisine bakarak gözlerimi kıstım. "Eğer bu bir şakaysa çok fena olur." Arman'ın yüzünde bir gülümseme oluştu fakat bunu çabucak engelledi. Abimin kahkahası odada yankılandı. "Güzelim sence böyle bir konuda şaka yapabilir miyim?"
Odadan dışarı çıkmayacak bir çığlık attım. İki dakika hanımefendiliğimi bozsam sorun olmazdı değil mi? "Allah'ım sonunda. Kardeş katili olmama çok az kalmıştı." Peki bunu ona sarılırken söylemem.
Abimden kollarımı ayırıp ellerimi korkmuş gibi göğsüme koydum. "Bir daha hiç tırnaklarımı yaptıramayacağım sanmıştım, çok şükür." diyip sesli bir nefes verdim.
Ciddi manada el ve ayak bakımıma, güzelliğine önem veriyordum. Şimdi ki tırnaklarım mükemmeldi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Önümüzde önemli bir şeyler olmadığı için sade bir şeyler yaptırmıştım. Teşekkür etmek amaçlı Arman Bey'e döndüm, onunda gözleri yüzüme kayınca sıcak olduğunu düşündüğüm bir tebessüm gönderdim. "Size ne kadar minnettar olduğumu bilemezsiniz. Büyük bir beladan kurtulduk." Hafifçe genzini temizledi.
"Kötü bir alanda çalışmıyorsunuz. Doğrusu batsaydınız yazık olurdu." Bu sefer gerçekten gülümsedim. "Tekrar teşekkür ediyorum ve belki bunun adına bir şeyler yiyebiliriz. Ne dersiniz?" Abim, onaylamıştı ama yine de Arman Bey'den de onay istiyordu. "Pekala, iki saatlik bir boşluğum var. Bir şeyler yapabiliriz." Ellerimi çırptım ve aynı zamanda yönetici havasına hayran kaldım. Tabi kötü anlamda değildi.
"Süper, o zaman ben üstümdeki ceketi çıkarayım. Dışarısı fazlasıyla boğucu." Odanın içindeki dinlenme odasına girdim ve üstümdeki ceketi deri koltuğun koluna koydum.
Deri ve saten olan her şeye bayılıyordum. Kapının yanındaki boy aynasından kendime baktım ve üstüme çeki düzen verdim biraz.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Arman'la göz göze gelince bakışlarımı başka yöne çevirdim. İkisi de ayakta beni bekliyordu. "Bugün güzel olduğunu söylemiş miydim?" Abimin her zaman ki iltifatlarından birisi gelince hayali saçlarımı geriye atıyormuşum gibi yaptım, çünkü ensemde sıkı bir topuz yapmayı tercih etmiştim bugün. "Tatlım, biliyorsun her zaman ki halim." diyerek küçük bir kıkırdama gönderdim.
Oda beni kolunun altına alıp başımdan öptü. Fakat bir an duraksadı.
"Ah, telefonumu içeri odada unutmuş olmalıyım. Siz önden adımlayın, ben geliyorum." Abim ceplerini yoklarken bir yandan konuşuyordu. Kafamı salladım ve odanın çıkışına ilerledim.
Arman benim önümdeyken kapıyı açıp geçmem için yolu gösterdi. Nezaketinden dolayı gülümseyerek sessiz bir teşekkür gönderdim. Fazlasını yemekte öğrenirim diye bir şey sormamıştım ortaklık konusunda.
Arman'la birlikte asansörün önünde durduğumuzda ona doğru döndüm. "Yurt dışında mı yaşıyorsunuz?" Sorumla birlikte oda bana doğru döndü. Eli hafif uzamış sakallarının üzerinde gezinirken konuştu. "Yeni yıla girerken iş yoğunluğuna göre nerede olmam gerektiğine bakıyorum. Eğer yüzdelik dilimde yurt dışı ağır basıyorsa o sene orada kalıyorum, çok önemli olmadıkça buraya gelmiyorum."
Uzun açıklaması baya açıklayıcı olmuştu gerçekten. "Anladım, sizin için yorucu olmalıdır." diyerek konuşmayı devam ettirdim. "Uzun senelerdir bu sektörde olduğum için bu duruma alıştım." Kafamı sallamakla yetindim ve daha konuşmadık. Önüme gelen bir perçemi kulağımın arkasına sıkıştırırken beni izlediğini farkettim. Bakışlarından utanıp utanmamak arasında gidip geliyordum ama yok saymaya çalışarak abimi beklemeye devam ettim.