1.Bölüm

58 4 0
                                    

1

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1.Bölüm : Sonu Gelmeyen Başlangıçlar 

Bölüm şarkısı : Run Boy Run

Medya : Yabancı

***


"Sol tarafı ben alacağım, içlerinden birini gördüğün an ıslık çal tamam mı?" Maizen keyifli bir şekilde sırıttı. "Sanki yardıma ihtiyacım olacakta." Gözlerimi devirdim. Kılıcımı kınına yerleştirirken mırıldanmıştım. "Bitirelim şu işi."

Karşı dala sıçradı ve aynı anda koşmaya başladık. Dallar ağırlığımız üzerine çatırdıyor, kuru yapraklar çıplak ayaklarımızın altında eziliyordu. Çok geçmeden farklı yönlere ayrılmış, birbirimizden uzaklaşmıştık.

Ormanın bu bölgesi sakin olurdu. Ancak dün ortaya çıkan iki mortem kasabaya saldırmıştı ve acilen öldürülmeleri gerekiyordu. Askeri birliklerden önce onları yakalamayı başarırsak çeşitli şekilde para kazanabilirdik. 

Göl kenarına geldiğimde duraksadım. Beni durduran şey taşların üzerinde oturduğunu gördüğüm yabancıydı. Arkasını dönüktü ve yüzünü tam göremiyordum. Göle ulaşacak kadar ormanın içinde olan bir insan olması şaşırtıcıydı. Ava çıkanlar dışında ormanın pek ziyaretçisi olmazdı. Ki bu yabancının bir silahı dahi yoktu.

"Oradan inmeyecek misin?" 

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı ve bir an düşeceğimi sandım. Nabzımı bile kontrol altına almış, fazlasıyla sessiz hareket etmişken varlığımı anlayabilmesi inanılmazdı. Açık vermediğime emindim. Buna rağmen burada olduğumu hissetmişti.

Aşağı inmekle yukarıda kalmak arasında seçim yapmakta zorlandığım dakikaların ardından, hafifçe sıçradım.

Yere olabildiğince yumuşak bir düşüş yapmış, tek elimi yaslayarak bedenimi dengede tutmuştum. Arkasını dönmedi. Aramızdaki sessizlik gittikçe büyüyordu ve bu beni ürpertmişti. Kaçmam gerektiğini biliyordum ancak o an uzaklaşmak istememiştim.

Sonunda ayağa kalktı ve heybetli bedeni karşısında kaşlarım çatıldı. Boyu uzundu. Siyah tişörtü bol olsa da vücudunun yapılı olduğunu belli ediyordu. Sol dirseğinin hemen üzerinde siyah bir kumaş parçası bağlanmıştı. Yavaşça arkasını döndü ve bir an nefes almayı unuttuğumu sandım.

Bir insan olamayacak kadar mükemmeldi.

Siyah saçları kumral teniyle inanılmaz bir uyum içerisindeydi. Biçimli burnu, dolgun dudakları ve bir erkeğe kıyasla uzun kirpikleri vardı. Çıkık elmacık kemikleri yüzünü daha kusursuz kılıyordu. İmrenilesi kirpiklerinin sakladığı gözleri ona tamamen farklı bir aura katmıştı. İrisleri yeşilin en güzel tonunu taşıyordu.

Gözleri yüzümden önce ayaklarımı bulduğunda kaşlarımı çattım. Onun aksine bir ayakkabı giymiyordum ve bu kendimi çok kısa bir an için eksik hissetmeme neden olmuştu. "Kasabadan mı geliyorsun?" Daha demin üzerinden atladığım dala bakarak ekledi. "Tırmanma yeteneğine bakılırsa ormanlık kesimde yaşıyor olmalısın." 

Kaşlarımı çatarak suratına baktım. Tanımadığım birine hakkımda bilgi vermeyecektim ki sorması dahi tuhaftı. Başını hafifçe yana yatırdı ve bakışlarının etkisi altına girdiğimi hissettim. Şu anki duruşu oldukça tehlikeli görünüyordu. "O kılıcı taşımak için iznin var mı?"

Beni incelemeyi kes lanet olası!

Huysuz bir şekilde geriye doğru adım attım. Yabancı dikkatimi dağıtmıştı. Bir an önce avımı yakalamalı, ormandan ayrılmalıydım. Ben buradayken Maizen bir tanesinin yerini bulmuş dahi olabilirdi.

LuxHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin