IndigoNight: Günaydın Zuzu!
Izuku: Günaydın.
IndigoNight: Nasılsın?
Izuku: Hiç iyi değilim, sen?
IndigoNight: Sınavdan dolayı mı, sorun buysa sorular kolaymış. İstersen sana anlatması için Momo’ya sor.
Izuku: Haklısın, Momo neden aklıma gelmedi ki!
IndigoNight: Önemli değil, kemdimi göstermiş olsaydım ya da beni bulsaydın ben senin kafana vura vura çalıştırırdım.
Izuku: Ama sen bana kıyamazsın ki... 🥺
IndigoNight: Hmhm, haklısın.
Izuku: Ders başlayacak, bence acele et.
IndigoNight: Beni boşver, ben sınıftayım. Asıl sen neredesin?
Izuku: Ağzımdaki tost ekmeği ile okula doğru koşuyorum ve bir yandan da sana yazıyorum.
IndigoNight: Yazmayı kes ve yetişmeye odaklan.
Izuku: Haklısın...
*Izuku çevrimdışı*
————
Izuku, geç kalmamak için yazmayı bıraktı ve koşmaya başladı. Ağzındaki ekmek bitmişti ve sonunda sınıfa da girmişti.Sınıfa girdiğinde rahatlamıştı, çünkü Aizawa-sensei henüz sınıfta değildi. Hemen Katsuki’nin arkasındaki yerini aldı ve beklemeye başladı.
Aklına gelen parlak fikir ile hemen telefonunu cebinden çıkarttı, rehberine girdi ve ‘IndigoNight’ kişisini aradı. Sınıftan hiç ses çıkmadı. Bu şekilde IndigoNight adını verdiği kişinin sandığı kadar salak olmadığını öğrenmişti.
“Neden bu kadar durgunsun bugün inek?!” dedi Katsuki bağırarak. Sesi sınıfta yankılanıyordu ve herkes kafasını Izuku ile Katsuki’nin olduğu tarafa çevirmişti. Sessizlik bir anda bozulmuş, herkes konuşuyordu.
“Öğretmeni beklerken sessiz olun!” diye bağırarak herkesi susturmaya çalışıyordu Iida, Momo da ona yardım ediyordu. En sonunda pes ettiler ve sustular. Bir anda sınıfın kapısı açıldı ve ölüm sessizliği geri döndü. Evet sessizlik, Izuku’nun şuan ihtiyacı olan tek şey buydu. Sessizlik.
Fakat bu fazla sürmedi, Aizawa-sensei hemen konuşmaya başladı. “Serbestsiniz, tek kural sessizlik.” tüm sınıf fısır fısır konuşuyordu. Izuku artık kaldıramayacak hâle gelmişti, yerinden sinirle kalktı ve kapıdan çıkıp gitti.
Arkasında bıraktığı sınıf sessiz ve şaşkın bir biçimde kapıya bakıyordu. O’nu hiç bu kadar sinirli görmemişlerdi. Izuku kütüphaneye gidiyordu, buraya sık sık gelirdi. Huzuru burada bulurdu, fakat genellikle burada kimseyi bulamazdı.
Yeşil saçlı kapıyı açtı ve raflara doğru yavaş adımlar attı. Tozlu kitapların içinden bir tanesini seçti. Eleanor H. Porter’dan Pollyanna. Bu kitabı daha önce okumamıştı, konusuna bakmak için kitabın yüzünü ters çevirdi.
‘Güzel bir kitaba benziyor,’ diye geçirdi içinden ve hemen 1. sayfadan okumaya başladı. Yarım saat olmuştu, hâlâ kütüphanedeydi. Bir süre sonra telefonu titremeye başladı, sessize alsa bile bu sefer başka birisi arıyordu. Sonunda telefonunu kapattı ve kitabını okumaya devam etti.
Bir buçuk saat, tam bir buçuk saattir burada kitap okuyordu. Telefonunu açmaya karar verdi. Elini açma tuşuna koydu ve bastırdı. Biraz bekledikten sonra kilit ekranını gördü. Parolasını girdi ve telefonu açıldı. 28 cevapsız arama, yarısı Todoroki’den ve Uraraka’dan, diğer yarısı ile Katsuki’den. Yani; 14 arama Katsuki’den, 7 arama Todoroki’den ve 7 arama da Uraraka’dan.
Bir anda kütüphanenin kapısı kırılırcasına açıldı ve içeri Katsuki girdi. “Lanet Deku, neredesin lan?!” dedi bağırarak. Izuku yavaşça oturduğu yerden kalktı, zaten bir sandalyeye oturmak yerine yere oturmuştu.
“Kacchan, ne oldu?” dedi sakince. Fakat Katsuki hiç sakin değildi, her an saldırabilirmiş gibi bakıyordu. Katsuki, “Ne mi oldu, 1 saattir herkes seni arıyor.” dedi bağırarak.
“Neden ki?” dedi Izuku, sesi kısık çıkıyordu, çünkü Katsuki onu korkutmuştu. “Telefonun kapalı,” dedi Katsuki, “Heryere baktık, Deku yok!” Katsuki bağırıp duruyordu, bu da Izuku’yu daha çok korkutuyordu.
Sonunda Izuku artık dayanamaz hâle gelmişti, tir tir titriyordu. “Ö-özü-hk” dedi gözyaşlarının arasından. Sarışın ise şaşkın bir şekilde önünde ağlayan koca bebeğe bakıyordu, çok tatlı görünüyordu fakat yeşil saçlının ağlaması sarışının içini acıtıyordu.
En sonunda kütüphaneden çıktılar ve yurda gittiler. IndigoNight’tan hiç ses yoktu, Izuku birşey olduğunu düşünerek hemen yazdı.
————
Izuku: Hey, orada mısın?IndigoNight: Hmhm, birşey mi oldu?
Izuku: Neden benim yazmamı bekliyormuş gibi hemen cevap verdin.
IndigoNight: Senin yazmanı bekliyordum
Izuku: E-eh?!
IndigoNight: Neden sinirlenince veya aklını kurcalayan birşeyler varken neden kütüphaneye gidiyorsun?
Izuku: Rahatlamamı sağlıyor, sessizlik ve kitaplar..
IndigoNight: Anladım, cidden seviyormuş gibisin kitap okumayı.
Izuku: Tabii ki!
IndigoNight: O zaman kapını aç.
Izuku: Peki?
————
Izuku kapısını açtı ve yere baktı. Yerde bantlanmış kitaplar vardı, eline aldı ve yatağına koydu, sonra da kapısını kapattı. Biraz inceledikten sonra ‘Death Note’ adında bir manga olduğunu anladı. Biraz inceledikten sonra telefonunu eline aldı ve IndigoNight’a yazmaya başladı.
————
Izuku: Çok teşekkür ederim! Çok güzeller!IndigoNight: Ben okudum, çok güzeller.
Bitirince bana yazarsın, fikirlerini söylersin.Izuku: Kitapları nasıl geri alacaksın?
IndigoNight: Geri alacağımı kim söyledi, senin olabilir.
Izuku: Teşekkür ederim!
IndigoNight: Mutlu olmana sevindim, ben biraz yorgunum, uyuyacağım.
Izuku: Tamam, iyi uykular!
IndigoNight: Sağol.
———————— ~ —————————
Bir günde 2 bölüm, fakat biraz kısa ikiside. Beğenmediğiniz yerler varsa yorum olarak yazabilir misiniz? Ona göre yazarım bundan sonra. Diğer bölümde ne olsun istersiniz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indigo Night | Texting •BkDk•
FanficBir gün Izuku Midoriya'nın telefonuna bilmediği bir numaradan mesajlar gelmeye başlar, bu 'gizemli kişi' Izuku'yu sevdiğini iddia ediyordur. Izuku ilk başta rahatsız olsa da sonradan alışır ve anlaşmaya başlarlar. Tabii 'arkadaşlıkları' kusursuz de...