• Yazarın anlatımıyla: •Genç kız kendini suların içine bırakmıştı. Çok sürmeden onu gizliden gizliye izleyen adamlar gelmiş ve genç kızı suyun içinden çıkarmışlardı.
"Yaşıyor! Ölmemiş ama nabzı çok yavaş atıyor hemen götürmemiz lazım!" Genç kızı hemen arabaya bindirdiler ve arkalarında hiçbir iz bırakmadan yola çıktılar...
~~~~~
Gözlerimi beyaz tavana karşı açınca ölmediğimi fark ettim. Ah lalin bunu bile başaramıyorsam! Yerimde doğrulmak istediğimde serum beni engellemişti. Çok geçmeden içeriye bir kadın girdi.
"Hey! Çıkmak istiyorum gayet iyiyim ben." Hemşire kadın serumumu kontrol ediyordu beni dinlermiş gibi bir hali yoktu. "Kime diyorum hanım efendi! Beni böyle zorla tutamazsınız!" Kadın bir şey demeden odayı terk ettiğinde sinirlenmeye başlamıştım artık.
Odaya takım elbiseli bir adam girdi. Anlamazca gözlerine bakarken, "uyanmana sevindim lalin." Dedi ve karşımdaki koltuğa oturdu.
"Sende kimsin? Aile dostu falansan gerçekten hiç çekemeyeceğim!" Güler gibi oldu. Hayır yaşı da var yani neyin dalgasındasın sen!
"Aile dostun olsaydım yıllar önce çıkardım karşına. Neyse çok uzatmayacağım artık bizim için çalışacaksın." Kaşlarımı kaldırmış bir şekilde dediklerini dinledim.
Gerçekten her şeyin üst üste gelmesi bu olsa gerek! Önce ailemi kaybettim sonra en yakın arkadaşım kanser oldu sonrasında kirada yaşadığım evimden ve işimden oldum intihara kalkıştım şimdi de adamın biri gelmiş bizim için çalışacaksın diyor!
"Beyefendi gerçekten sizinle uğraşamayacağım, kim olduğunuzdan bile haberim yok umrumda da değil zaten odayı terk eder misiniz?" Hâla kibarlığımı korumaya çalışıyordum ama çoktan dudaklarımı ısırmaya başlamıştım bile.
"Bize çalışacaksın." Kolumdaki serumu hızla çektim ve acısını umursamadan adamın üzerine yürümeye başladım. "Buna ben karar veririm! Ve düşündüm cevabım HAYIR!" arkamı döndüm ve odadan çıktım.
Çıkmamla bir hastanede olmadığımı fark ettim. Burası neresiydi bilmiyordum ama kapıdaki iki izbandutun kolumdan beni içeriye çekmek için hareketlenmesi bir oldu.
Hemen birinin yüzüne dirseğimi geçirdim ve diğerinin karnına tekme attım. Tekrardan yumruk atacakken kafama sert bir şeyle vurulması bir oldu...
~~~~~
Gözlerimi tekrardan felaket bir baş ağrısıyla açtım. Son olanları hatırlayınca yerimden kalkmak istedim ama başaramadım çünkü başımdaki ağrı bana engel oluyordu.
Güçsüzlükle gözlerimden yaşların gelmesine izin verdim. Sadece gidip arkadaşımın yanında olmak istiyordum sadece dümdüz bir hayat yaşayıp huzur içinde ölmek istiyordum. Ama şu son 3 yıl tüm hayatımı mahvetmişti. Ailemi trafik kazasında kaybetmiştim ve kimsem olmadan kendi ayaklarım üzerinde durmayı başarmıştım. Tek sırdaşım mineydi, o ise kanser olmuştu ve son 6 ayımı ona ayırmıştım. Tabi bu sırada da felaketler bırakmadı peşimi...
Ağlamalarım hıçkırıklara dönüşünce odada bir ses duydum, "yeni kız bu kadar duygusal olacağını asla tahmin etmezdim." Kafamı kaldırdığımda koltukların birine oturmuş benden en fazla bir kaç yaş büyük olan adama baktım. Sözleri alay eder gibiydi ama yüzünde gram mimik oynamıyordu. Denizi andıran mavi gözlerine odaklandığımda gözlerinden hiçbir şeyi okuyamamıştım, neler vardı o denizin derinliklerinde?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uçurumun kıyısında
Teen FictionYine uçurumun kenarındayım, sert hava tenimi ezip geçerken düşündüğüm tek şey gözlerimi alamadığım hırçın denizlerdi. Birazdan ayağım boşluğa gelecek ve kendimi o denizin en dibinde bulacaktım. Belki kurtulmak için çırpınacaktım, belki Tanrı'ya bana...