Multimedia da Açelyamız var.
İyi okumalar...
Sabah gözümü pencereden içeriye sızan güneş ışığı ile açtım. Ekin beni gözünü dahi kırpmadan izliyordu.
"Ne bakıyosun yhaa utanıyorumm"
"Melek gibi uyuyosun, keşke hep yanımda kalsan"
O sırada aklım dongg etti
"Camp! Saat kaç?"
"Tmm. Sakin ol, saat daha yedi"
Derin bi ohh çektikten sonra ayaklandım.
Ben yataktan hoplayarak kalktım ama Ekin hâla yataktaydı.
"Hadi kalk" dedim elimi uzatarak. Elimi tuttu ama kalkmaya çabalamadı. Ben ne kadar çeksemde hayvanın vücudu oynamadı bile. Beni kendine tek hareketle çekerek yanına düşmemi sağladı.
"Gitme" dedi yavru köpek bakışları eşliğinde.
"Sende kalk o zaman"
"Öpersen..."
"İyi yat o zaman" dedim kalkmaya çalışırken
Beni tekrar kendine çekip öptü. Ama bu defa tokadı yanağına geçirdim.
"Offf acıdı ama" dedi yanağını ovuşturarak
"Bakiyim" dedim yanağına yapıştırdığı elini çekerek, kızarmıştı. Bi tane daha patlattım ve kalktım yanından. O da sinirle kalkıp beni kovalamaya başladı. "Gel buraya!" diye bağırırken ben mutfakta köşeye sıkışmıştım. Ben duvara sırtımı yasladım ve ona baktım.
"Acı bana lütfennn" dedim olabildiğimce şirin bir bakış ile. Yanıma yaklaştı ve yüzümü ellerinin arasına aldı.
"Bunu bi daha yapma, canımı çok yaktın."
"Özür dilerim. Çok mu hızlı vurdum?"
"Canımı yakan attığın tokat değildi"
dedi bana kızarmış gözlerle bakarken. Ağlamamıştı ama ağlıyacak gibiydi. Ona sımsıkı sarılıp dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Ayrıldığımızda bana mükemmel gülüşlerindrn birini gönderdi.
"Hadi kahfaltı edelim, ben hazırlıcam" dedim gülerek.
"Hayır olmaz" dedi "beraber hazırlıcaz" diyerek bana göz kırptı.
Harika bir kahfaltı ettikten sonra bulaşıkları yıkamaya başladık. Tabi ki benim sakarlığım olmazsa olmazdı. Tabaklardan birini kurularken yere düşürmüştüm sonrada toplarken elimi kesip ciyaklamıştım. Peki bunu gören Ekin ne yaptı. "Alt tarafı kesik amma abarttın. Görende elin koptu sancak" diyerek elime yara bandı yapıştırdı.
Öküz diyorum da öküzlerimize ayıp oluyo... İnsan bi endişelenir canım bişi oldu mu diye. Tamm küçük bi kesikti ama kütüklük yapması şart mıydı?
Düşüncelerimden telefonumun sesiyle sıyrıldım.
Kimden: İlayda
Hadi kızım gelin ağaç olduk kök salıyoruz. Banu hoca birazdan burda olur...
Benim yanımda da bir ağaç var diye içimden geçirdim
Kime:İlayda
Birazdan ordayız :-*
Ekin ile bavullarımızı alıp yola koyulduk. Ekin arabayı okula doğru sürdü, Banu hoca orada buluşacağımızı söylemişti. Okula vardığımız da bir adet sinirli Banu hoca ile karşılaştık.
"Oo teşrif edebildiniz kumrular"
Benim yüzüm yine kızarmıştı.
***
Uzun bir yolculuğun ardından sonunda arabadan inmiştik.
"Evet çocuklar buraya en yakın otel 4 km uzaklıkta, telefon çekmiyor. Anlıyacağınız kurtuluşunuz yok." O sırada zarif bir bayan bize doğru yaklaştı.
Ekin'e bakarak "yeni kurbanlarımız çok yakışlıymış" dedi.
Benim sahte öksürüğüm ardından bize dönüp ekledi "ve güzel"
"Öncelikle gençler kızlar ve erkekler olarak iki grupsunuz şimdi siz şuradaki pembe ve mavi çadırları kurun biz de Banu hanım ile konuşalım" dedi.
Biz çadırların yanına uyuşuk bir şekilde ilerlerken Akın'a döndüm.
"Merhaba ben Açelya"
Teog mâduru bir genç olmak istemediğim için kitaplara gömülmüş vaziyetteyim bu yüzden bölümleri pek sık yayımlayamıcm. Verdiğiniz voteler ve yorumlar da beni çok motive ediyor. Hepinizi çok seviyorum.