Hisoka soruma cevap vermediğinde gerçekliğin acısıyla kitlendim. Kandan görünmeyen elimle hemen Hisoka'nın nabzına baktım. Zayıf da olsa atıyordu. Kontrolü tamamen kaybetmiş bir şekilde ağlamaya devam ediyordum.
'Suikastçilerin arkadaşları olmaz'
'Arkadaşlara ihtiyacın yok'Neye ihtiyacım olup olmadığına benim karar vermem gerekmiyor muydu? Salak mıydım ben?
Hisoka'yı hızlıca kucağıma alıp koşarak bardan çıktım.
Ben sadece öldürmek istemiyordum. Hisoka her koşulda benim yanımda olmuştu. Ölürken bile beni güldürmeye çalışan bir salaktı. Ben de ne hissettiğimi bilmeyen bir salaktım ya zaten, ne fark ederdi ki?
Koşmaya devam ediyordum. Birkaç kilometre uzakta bildiğim bir yeraltı hastanesi vardı. Hayatımda hiç bu kadar hızlı koştuğumu hatırlamıyordum. Kendimi kontrol edemiyordum.
Bir Zoldyck görevinde başarısız olmuştu. Kabul edilebilir bir şey değildi ve cezası da çok büyük olacaktı. Hisoka'nın ölmesinden daha kötü bir şey olmayacağından emindim.
Yeraltı hastanesine girdiğimde ağzımı açıp kimseye bir şey söyleyemedim. Kollarımda yarı cansız yatan Hisoka'yı göstermekten başka hiçbir şey yapamadım.
Beyaz sedyenin üstüne yatırdıkları hayatımdaki tek gerçeği gördüğümde ellerimden hiçbir şey gelmediğini fark ettim.Sedyeyi sürükleyerek kutu gibi bir odaya götürdüler. Ne olduğunu idrak edebildiğimde koşarak Hisoka'nın yanına gittim. Ameliyathanede durmamdan fazlaca rahatsızlardı ama ellerimdeki kandan yola çıkarak ısrar etmemeye karar verdiler sanırım.
Kimse elinden geleni yapmıyor gibi hissediyordum.+"Kurtaramazsanız kurtarabilecek birisi tedavi etsin. Diğer doktorların kime baktığı umrumda değil. En yeteneklinizi çağırın buraya. İki kişi gideceğim buradan."
İki kişi gideceğim.
Sahi, Hisoka'ya ne diyecektim ben? Belki bir daha beni görmek istemezdi. Niye istesin ki? Bir daha onu öldürmem için mi bekleyecek?
Salağın önde gideniyim.Dediklerimden sonra herkes korkmuş olacak ki ertafımdaki kişi sayısı azalmaya başladı. Yeni doktorlar gelip Hisoka'ya bakmaya başlamıştı. Kenardaki sandalyeye oturup sessizce ağlamaya devam ettim.
-"Çok kan kaybetmiş."
-"Hazırda AB kanımız yok."Benim kan grubum tutmadığı için kan veremezdim. Sinirlerim çok bozulmuştu.
+"Siktiğimin kanı kimseyse versin."
Korku dolu gözlerle hepsi bana bakıyordu.
+"Bana bakmak yerine kan bulun. Sikeyim. Kimse dikkat etmiyor mu?"Kan bulunup ameliyat biteli kaç saat geçti emin değildim. Sonunda Hisoka normal bir odaya alınmıştı. Kireç gibi olan suratına bakıp duruyordum. Ağzının kenarında hala kanlar vardı. Elime bir peçete alıp silmek için yanına gittim. Dudaklarını silerken ağzının kenarıyla ince bir sırıtış yolladı.
+"Hisoka."
Benimle bir daha konuşmayacağından emindim.-"Benimle yatmak için ölüyorsun şuan, İllu."
+"Ha?"
-"Gözlerin vücudumdan ayrılmıyor."
O da bambaşka bir salak olduğu için uyanır uyanmaz benimle flört etmeye çalışması kaçınılmazdı sanırım.
Uyandığı andan itibaren tekrar beni güldürmeye çalışması bana ne olduğunu anlamadığım şeyler hissettirdi.
Deli, deliyi dakikada buluyor sanırım.+"Hisoka ben-"
-"Ne hissettiğini anlama başlıyor musun?"
+"Sanırım anlıyorum."
-"Çok ilginç..."
+"Çok ilginç olan ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Görev (Hisokaxİllumi)
FanfictionIllumiye Hisokayı öldürmesi için bir görev gelir. Hayatındaki tek arkadaşını öldürüp öldüremeyeceği konusunda kararsız kalır. Bu sabah uyandım ve bütün HisoIllu shipperlarını üzmeyi seçtim. Homofobikler girmesin lütfen size göre bir yer değil buras...