SÖZ

251 14 10
                                    

"Hey ne zaman beni süzmeyi bırakacaksın?"

Bir an silkelenip düşüncelerimden kurtuldum. Suratına bön bön bakmaya başladım.

"Ne oldu dilini mi yuttun? Hadi başlayalım. Kimin ajanısın?"

Cevap vermeden yüzüne baktım. Cevap vermemek istediğimden değil, verecek bir cevap bulamadığımdan.

"Normal yoldan konuşmazsan zor yolu da deneyebiliriz. Kız mız da dinlemem." Elini arka cebine attı ve bir çakı çıkardı. Metalik bir sesle bıçak ortaya çıktı. Hah bundan kim korkar ki. Sonuçta bir kız için kullanmaz heralde değil mi? Of Ada al sana merak, heyecan; al sana sherlockçuluk! Hala beni beklediğini fark edince kuruyan dudaklarımı ıslatıp konuşmaya hazırlandım.

"Kimsenin ajanı falan değilim!" fısıltı gibi çıkmıştı sesim. Neydi bu birden gelen cesaretsizliğim? Herşeyde sesim çok fazla çıkarken bir bıçak görünce mi tırsmıştım?

"Tamam. Bu soruyu es geçelim şimdilik. Ne işin var burada?"

Ne diyecektim ki şimdi canım sıkıldı, macera yaşamak istedim ve sherlockculuk oynamak istedim mi? Ahh unut gitsin. Cevap vermekten vazgeçmek üzereyken, onun kaşları çatık, dik dik bana baktığını gördüm ve anında cevap aramaya başladım.

Kendimi toparladım ve sesimin düzgün çıkmasını umarak tekrar ağzımı açtım.

"Yolda giderken bisikletten düştüm ve bileğim burkuldu. Sonra burayı gördüm ve yardım için içeri girdim."

Bileğimi burktum ve buraya geldim mi?! Seni aptal Ada! Bir bebek bile bu yalana inanmaz. Nitekim de öyle oldu kaşlarını yukarı kaldırdı ve beni süzdü.

"Bu ıssız yolda mı bisiklet sürüyordun? Akıllı birine benziyordun fakat bu tezimi çürüttün. Şimdi Ne işin vardı burada söylüyor musun yoksa..?" cümlesini bitirmeden elindeki çakıyı yukarı kaldırdı parmağını sivri yerine hafifçe bastırdı.

Seslice yutkundum. Bu hareketimle sırıtmaya ve bana doğru yaklaşmaya başladı. Birazcık korkmaya başlamıştım sanki...

"Bak son kez soruyorum. Adam akıllı söyleyecek misin yoksa ben başka yollara mı başvurayım?"

Bu sessizliğimin sonu pek de iyi olacak gibi durmuyordu. Off! Niye girdim ki bu eve? Hiç ortada yokken başımı belaya soktum.

"Heyy! Kime diyorum yaa? Bak sinirleniyorum artık! Son kez soruyorum. Niye burdasın??"

Donuk sesi kulaklarımda çınlayarak ister istemez ürpermeme neden olmuştu. Daha fazla zorlamadan her seyi anlatmaya karar verdim.

"Tamam! Tamam sakin ol. Anlatacağım her şeyi. Ama emin ol senin tahmin ettiğin gibi bir amaç için gelmedim buraya. Sadece merak için. Dün çarpışmamızdan sonraki tavırların dikkatimi çekti. E zaten hayatım sıkıcı, bir macera olsun dedim işte. Başka hiçbir amacım yoktu gerçekten. Çocukça bir davranış biliyorum ama burdayım sonuçta. Nolur bırakın beni."

"Peki sana neden inanayım? "

"Ya sence bir suç çetesinin evine gizli bir ajan olarak girmek istesem bahçe kapısından bu sekilde mi girerim? Tamam bu konularda pek bir tecrübem yok ama okuduğum kitaplardan yola çıkarak öyle olduğunu biliyorum."

"Ne yani ! Şimdi ben sabahtan beri küçük bir kız çocuğunun merakı yüzünden mi koşuşturuyorum? Şaka gibi yaa!"

"Ya tamam artık bırakın beni gideyim işte. Hem sizde boşuna vakit kaybetmemiş olursunuz."

"Dur bakalım o kadar kolay değil. Daha sana inanmış değilim. Ve ben sana inanana kadar da burda misafirimizsin küçük hanım."

"Ya niye anlamıyorsun.Bak benim ailem şu an meraktan ölmüştür. Polise çoktan haber vermişlerdir bile. Başınızın belaya girmemesi için beni bırakın."

"Hahaa! Güldürme beni. Ben zaten belanın ta kendisiyim kızım. Polisle mi korkutacaksın beni?"

"Ne demek şimdi bu?"

"Hiçbir şey. Bu gecelik misafirimizsin. Yarına kadar biraz soruşturacağım bakalım. Doğru mu söylüyorsun göreceğiz."

***

"Heyy! Küçük hanım! Uyan artık sabah oldu."

Üzerimde dünden kalan endişenin yorgunluğuyla gözlerimi hafifçe araladım. Karşımda yine dünkü çocuk duruyordu. Yüzündeki yaralar düne göre daha iyi görünüyordu. Yüzünde bir yorgunluk ifadesi vardı. Tahminimce bütün gece beni araştırmıştı. Oysa ki ona suçsuz olduğumu söylemiştim. Her neyse. Sonuçta burada bir gece misafir olacağımı söylemişti. Buda bana ayrılan sürenin sonuna geldiğimizi ifade ediyordu.

"Noldu küçük hanım? Pek uyuyamamış gibisiniz. Rahat edemediniz mi?"

"Beni ne zaman bırakacaksınız?"

"Ne bu ya sabah sabah? Bu kadar çok mu sıkıldın benden?"

"Bak ben mi anlatamıyorum yoksa anlamak mı istemiyosun bilmiyorum ama ailem meraktan ölmüşlerdir. Nolur bırakın artık beni."

"Amma mızmızcı çıktın sende yaa! Sanki ben çok memnunum küçük bir kız çocuğuyla uğraşmaya. "

"Küçük kız çocuğu mu?"

"Evett! Küçük ve yaramaz bir kız çocuğu. Ya benim bildiğim senin yaşlarındaki kızlar sevgilileriyle takılırlar ya da ne bileyim arkadaşlarıyla falan takılırlar. Ama sen gel kim olduğunu bilmediğin bir adamın peşine takıl ve başını belaya sok. Olacak iş değil!"

"Benim bildiğim senin yaşındaki erkeklerde pek böyle mafyacılık oyunlarıyla falan ilgilenmezler ama sen istisnasın herhalde."

"Bana bak senin dilin çok uzadı. Hala elimde olduğunu unutma. Suçlu ol yada olma. Burdan ben istediğim zaman çıkarsın."

"Peki "o zaman" ne zaman gelecek öğrenebilir miyim?"

"Merak etme. Seni burda tutmaya meraklı değilim. Senden daha önemli işlerim var. Dün gece biraz araştırdım. Söylediklerin doğru. Buraya ailenle tatil amaçlı gelmişsin. Arkanda da tahmin ettiğim kişiler yok."

"Yani?"

"Yani seni elimde tutmak için bir sebep yok. Tabi bir şey haricinde. "

"Neymiş o?"

"Polis. Polise gidip bizi ihbar etmeyeceğini nerden bileyim?"

"Ya gerçekten benim sizin işlerinize burnumu sokmak gibi bir amacım yok. Ben sadece ailemi merak ediyorum. Yeterince boyumun ölçüsünü aldım. Bir daha böyle işlere asla bulaşmam. Sizi de polise sikayet etmem. Kimseye hiçbir şey anlatmam söz veriyorum. Nolur bırakın beni!"

"Zaten öyle bir şeye cesaret edeceğini sanmıyorum. Çünkü öyle birşey olursa, bana bir şey olsa bile adamlarım seni bulur ve yaşatmazlar.O yüzden seni bırakıyorum. Ama bu bizden tamamen kurtulduğun anlamına gelmiyor. Sen bir kere bu eve girdin. Bizi de gördün. Temiz işlerle uğraşmadığımızın da farkındasın.Yani uzun lafın kısası gözüm üzerinde. Eğer bir yanlış hareket yaparsan sadece seni bitirmekle kalmam aileni de bitiririm. Ayağını denk al !"

"Nolursa olsun sizi polise şikayet edip başımı bir daha belaya sokacak değilim. "

"Göreceğiz küçük hanım, göreceğiz...."

Uzun bir aradan sonra yeni bölüm yaziyorum.Umarim beğenirsiniz :))

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 01, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşk'a MaceraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin