2.K 1.

122 9 2
                                    

İki ay sonra

Frisk'in gözünden

Canavarların özgür olmasından bu yana iki ay geçti. Tabi buna ne kadar özgürlük denebilirse.

Bariyeri kırıp bütün canavar ırkıyla şimdilik kullanacağımızı düşündüğümüz bir vadiye kamp kurduk. Ama sanırım biraz fazla açıkta kaldık.
Kampa yerleşeli iki gün olmuştu ve biz bir plan üzerinde konuşmaya başlamıştık . Ama birden etrafımızı sivil polislerin sarması ve canavarlara silah doğrutulmasıyla işler anlık olarak gerilse de hemen araya girip onları ayırdım . Onlara her şeyi anlatsam da beni kolumdan sertçe çekip götürmeye kalkınca biraz sert davranmak zorunda kaldım.

Ve o zamandan bu zamana kadar kimse beni götürmeye kalkışmadı. Gerçi yasal yazıları bile yırttım denebilir .

Ama tek sorunum bu da değildi . İki durum daha var.
Birincisi ruhumla ilgili. Bariyeri kırdığımda ruhumla ilgili çok fazla değişiklik oldu. Artık iki kararlılık ruhuna sahibim. Ama bunun yan etkisi beni baya yıpratıyor. Kendi ruhum bu diğer kararlılığı kabul etmiyor.

İkincisi ise Chara.
Kararlılığım ikinci bir kararlılığı kabul etmediği için bu ruhun gittikçe rengi koyulaşıyor. Chara ise bundan en çok etkilenen kişi oluyor. Ona durmasını söylesem de o bu nefretin hayalet ruhuna zarar vermesine izin veriyor. Bu yüzden Chara ve Flowey beni bu iki ay boyunca destek çıkamıyorlar.
Flowey'in dediğine göre sabahları uyuyor ama gece sabaha kadar ağızından siyah bir alev kusuyormuş. En son artık Güneş'in etrafı aydınlatması ve Chara'nın yorgunluktan bayılmasına kadar da bu durum devam ediyormuş.

Böyle iki ayı geçirdim ve hala Sans'a kesin bir cevap veremedim. Zaman istedim ama kafamda bunca şey varken ona cevap bile veremedim. Bariyeri kırdıktan sonra diğer ruhların buraya neden geldiği , nasıl geldiği ve ön önemlisi nasıl öldüklerini görüyorum . Her sabah nefes nefeseyim . Kimseye bir şey anlatamıyorum bile. Ama en azından beni zorlamıyor . Başımdaki bunca dert beni çıldırtırken birde beni daha da panik hale sokmuyor.



Ama bugün bir şey oldu . Çok ciddi bir şey . . .

Genellikle başkanla görüşme isteyen hep ben olurdum. Ben başkanın kendisiyle görüşmek istediğimi altını çizerek söylesem de hep beni bir kere bile dinlemeyen o yardımcıyı gönderiyorlar.

Ama bu sabah bir şey oldu . Bakanlıktan bizimle bu gece görüşmek isteyen bir mektup aldık. Herkes buna sevinse de ben çok şüpheliyim . Genellikle hep biz isterdik bunu.
Kesin bunun altında da bir şeyler var. Daha kahvaltı için ağzıma lokma dahi koymamıştım bu mektup geldiğinde. İştahım da kaçmıştı zaten . Hemen kalktım ve biraz yürüyüşe çıktım.

Etrafta koşuşturan çocukların yanından geçtim ve kendimi dağın zamanla aşınıp bir eğim oluşturmuş duvarın ucuna sırtımı yasladım. Gözlerimi kapayıp doğanın sesine kulak verdim. Kuşların cıvıltısı, rüzgarın saçlarımı okşarken ki çıkardığı ses , yaprak hışırtıları . . . Cidden rahatlatıyor.

"Bende bu huzurlu ana katılabilir miyim ?" Dedi bir ses. Gözlerimi açıp bakınca Sans'ı bana bakarken buldum. Yüzündeki o şefkatli gülümseme içimdeki kasvetli havayı uzaklaştırıyordu resmen.
Ona baktım ve gülümseyip kafamı salladım. Sans hemen yanıma oturdu ve bana bakmaya başladı.

"Aklından neler geçiyor?" Dedi Sans  en sonunda dayanamayıp.
"İçimde çok kötü bir his var. Bizle asla görüşmeyi kabul etmeyen insanlar , bugün gelmiş bir mektupla görüşmek istediklerini söylüyorlar. Burda bir iş var ." Dedim ona bakmayarak.
"Belki de fikirlerini değiştirecek bir şey olmuştur. " dedi Sans masum bir şekilde.
Ona baktım ve yavaşça ona doğru yaklaştım. Derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım.
"Anlamıyorsun. İnsanlar sizin gibi bir şevkate sahip değiller. Eğitim tarzlarımız bile katı , bencilce ve kendi üstünlüğünün üzerine çıkanları kaldırmak üzerine kuruludur. Eğer bu kadar katılıktan bir anda süt dökmüş kediye bürünüyorlarsa bu işin altında ölüme kadar gidebilecek işler bile olabilir . Ve ben . . . Ben . . . " sözlerimi tamamlayamadan Sans'a sıkıca sarılıp kafamı göğüsüne koydum ." Ben sizi kaybetmek istemiyorum. Buradaki şefkatin gözlerimin önünde korkuya dönüşmesini istemiyorum. Seni kaybetmek istemiyorum." Dedim artık sonlarda sesim titremeye başlarken.

Yakut Melek ve Safir Şeytan || İkinci kısım ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin