2.K 15.

44 7 23
                                    

Sabah başımda ağrılarla uyanmak pek de beklediğim bir şey değildi.

Yavaşça pozisyonumu değiştirmek için döndüğümde bana bakan bir yüzle karşılaştım.
Sans bana şefkatle bakıyordu. Hafif bir tebessümle konuştu.
"Günaydın sevgilim. Uyurken cidden çok tatlı görünüyorsun."dedi Sans gülümseyerek.

Ben de ona aynı şekilde güldüm .
"Günaydın sevgilim. Ama lütfen safir ve yakut olarak kalalım." Dedim.
Bana gülümsemesiyle bakarken başıyla onayladı.

Bir süre birbirimize bu şekilde baktıktan sonra başım yine feci şekilde ağrımaya başladı. Gözlerimi karıştırıp kendime gelmeye çalıştım ama pek de işe yaramadı.

"Frisk ? İyi misin ?" Dedi Sans ciddileşerek.
"Merek etme iyim. Sadece biraz başım ağrıyor. Şey sorun olmazsa ben biraz daha uyuyacağım. " dedim hala uyku halimden çıkamadığım için anında tekrar esnemeye başlayarak.
Sans gülümsedi ve yanımdan kalkıp üstüme de bir battaniye örttükten sonra kapıya doğru ilerledi ve ışıkları kapatıp gitti.

Uykunun kolları beni yavaşça içine çekerken bir ses kulaklarımı yalayıp geçti.

"Umarım iyi uyursun Frisk. Çünki bir daha uyanabileceğini söylemem zor."










Sans'ın gözünden

Frisk'i uyuması için odada bıraktım. Yüzümde istemsizce oluşan gülümsemeye de karşı koymak cidden çok zor geliyor.
Aklımda sürekli o hayalini kurduğum öpücüğün gerçekleşmesi . . . Beni mutlu ediyordu . Sonunda cidden ilişkimiz için resmi bir adım atmıştık.

"Yüzündeki aptal sırıtmanın nedenini açıklamak ister misin?" Dedi saksının içinde duran sarı bir çiçek ve iki insan yanıma doğru gelirken. Doğru . Liz ve Lam.

"Hey Sans . Sana bir şey getirdim." Dedi Lam bana kırmızı bir şey atarken.
Attığı şeyi havada yakaladım ve bunun bir şişe ketçap olduğunu fark ettim.
Ona soru soran bir bakış attım.
"Frisk geçen konuşmamızda bahsetmişti. " dedi Lam .
"Teşekkürler ." Dedim kısaca ve yüzümdeki sırıtmaya engel olamadan öylece kaldım.
"Sans yine yapıyorsun. " dedi Flowey soru soran bir şekilde .

Kendimi toparladım ve cevap verdim.
"Hey.  Önemli bir şey değil Flowey. Sadece dün gece Frisk uyandı ve .  .  ." Sözlerim Lam'in hafif bir mutluluk sesiyle yarıda kaldı.
"İnanamıyorum . Artık tam anlamıyla bir çift misiniz ? Yoksa öpüştünüz mü ?" Dedi Lam birden. Bu kız kahin değilse ben de iskelet değilim.

Vücudumdaki sıcaklığın her yanıma yayıldığını hissederken bir kahkaha koptu.
"Evet kesinlikle öpüşmüşler. Kardeşimin tadı güzel miydi bari." Dedi Flowey dalga geçerek.
"F-flowey . . . Igh.  Neyse siz neden buradasınız ?" Dedim kızarmalarıma takmamaya çalışarak.

"Doğru. Sans abi seni yukarıdan çağrıyorlar. " dedi Liz mutlu bir şekilde . Nedenini soran bir bakış attığımda onlar da aynı şekilde karşılık verdiler.
Böylece derin bir nefes aldım ve yukarı doğru çıktım.

Geldiğimde beni kral ve kraliçe , Undayne , Pap , Alphys ve kızların üvey anneleri Jessica vardı.

"Sans , tam zamanında " dedi Asgore meraklı bir sesle.
"Neler oluyor? " dedim soru işaretlerim eşliğinde .

"Şey .  .  . Geçen gün Ebott başkanıyla görüştüm. . .
Ona iyi olup olmadığı , kişileri asla görünüşler üzerinden ayırmadığını, ama madem böyle bir durumda neden siz masum canavar halkını kabul etmediğini sordum. Neden görüşmelerin reddedildiğini ." Dedi  Jessica nefes almak için duraklayarak.

"Evet   .  .  .  Neden ?" Dedi Tori gergince.
"Sizin yeryüzüne çıktığınıza dair bir bilgisi yokmuş ki nedeni olsun." Dedi Jessica bize bakarken.
Hiçbirimiz şaşkınlığımızı gizleyemiyorduk. Bize yalan söylüyorlardı.
"O zaman diğer Frisk'in yırttığı kağıtlar da sahte." Dedim birden.
Jessica başını sallayarak onayladı.

Ben bizi ayakta uyuttukları gerçeği ile sakin kalmaya çalışırken aklıma tek bir şey geldi. Frisk.
Onu aşağıda bırakmıştım. Hemen oradan ayrılıp onun olduğu odanın kapısının önüne ışınlandım .
Kapı hala kapalıydı.
Dikkatlice yaklaştım ve dinlemeye başladım . İçeriden sesler geliyordu.
Birden yataktan geldiğini düşündüğüm sesler daha da dikkatli dinlememe neden oldu.
"Frisk lütfen işimizi zorlaştırma. Sana zarar vermiyeceğim." Dedi bir ses.

"IMDAT SAN- hmp" diye bağırdı Frisk ama hemen susturuldu.
Ama birden o debelenmelerin arasında hızlı ve ince bir soluk sesi benim sadece öyle kalmama neden oldu. İçerdeki sesler durdu.

"Bitti mi şimdi ?" Dedi gergin başka bir ses.
"Hadi çok konuşma da kızı alıp gidelim." Dedi başka bir ses. Kendimi içeri girmek için hazırladım .
Ama hareketlenmeler başladığı gibi durdu.
"H-hey . Sen buna doğru iğneyi sapladığına emin misin ?" Dedi aynı gergin ses.
Ama kimse ona cevap veremeden bir kıkırtı sesi duyuldu.
Ve bir şeyin çatlama sesi.

"Hadi biraz eğlenelim ne dersiniz?" Dedi bir ses.
Birden bir şey bana sertçe çarpıp bir patlama oluşturdu.


Öksürükler arsında etrafımı göremiyordum.
"SANS " dedi Pap birden yanımda belirerek.
"Geri çekilin" dedi Lam önümüze geçerek ve yeşil bir kalkan oluşturup dumanı tamamen yok ederek.
Cidden sağlam bir gelişme göstermişler .

Etrafımız açılınca karşımda kapısı kırılmış odaya doğru koştum. İçeri girince ise gördüklerime inanamadım .
Oda tamamen kanla kaplıydı ve yerde de bir kaç cansız beden duruyordu. Ama Frisk . O yoktu.
Birden gözüme bir tüp şişe takıldı.
Dibinde çok az da olsa bir madde vardı. Şişeyi elime alıp arkamdaki korkmuş yüzlere bakıp konuştum.

"Anlaşılan kayıp şişeni buldum Alph." Dedim ve kapıya doğru ilerlerken konuştum.
"Anne ve kızları kamptan uzaklaştırın. Ben Frisk'i arayacağım." Dedim ve ışınlandım.

Waterfall'a geldim . Frisk'in ruhuna kendimi odakladım ve hissetmeye çalıştım.

Soğuk. Karın ezilme sesi. Snowdin.
Oraya doğru hızla koşup köye geldim.
Oradan da ormana girdim.
Etrafıma bakınırken dikkatli olmaya çalışıyordum.

Şu anda nefretin kontrolünde olduğu için bana zarar verme konusunda çok rahat olacaktır.
Ben yürümeye devam ederken bir gıcırdama duydum ve tam zamanında bir kemik yaratarak üzerime gelen kırmızı bir kılıcı durdurdum.

Bana bakan sinsi yüz ve o koyu kırmızı gözler bir an için neye uğradığımı şaşırdım.
"Ah . Demek meşhur iskelet Sans sensin. " dedi nefret.

"Frisk lütfen kendine gel . Bunu üstünden atabilirsin. " dedim yavaşça yaklaşmaya çalışırken.
Ama o kılıcı ile bana saldırmaya kalkınca ben de kaçmaya başladım.
Ona kesinlikle zarar vermek istemiyorum.
Ben kaçıp dururken o da bana sürekli saldırmaya kalkıyordu.

Artık nefes nefese kalınca saklanmayı seçtim .
Beni aradığını çok iyi biliyordum. Bazen adımı , bazense psikopat kahkahalarını duymak beni her an yakalanacakmış gibi hissettiriyor.

Birden bir bıçağın tam yanımdan geçmesiyle kendime geldim.

"İşte buradasın . Hadi gel biraz eğlenelim. . . "

Yakut Melek ve Safir Şeytan || İkinci kısım ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin