Sabah uyandığımda kesinlikle rahatlamış hissediyordum.
Odaya şöyle bir göz gezdirdiğimde kimseyi bulamadım. Sanırım bir kaç saat daha uyumam için beni yalnız bırakmışlardı.
Uyku sersemliğimi biraz üzerimden atınca yattığım yerden kalktım . Tam kalkacakken bacağıma değen bir poşetle dikkatimi oraya verdim.
Poşeti elime aldım ve dışarı çıktım.Güneş neredeyse tepedeydi . Öğle vakti olmalıydı. Bazı konuşma sesleri duydum. Oraya doğru ilerleyince canavar halkının hala kahvaltı yaptığını gördüm. Onlara doğru yürümeye başladım ve derin bir nefes alarak seslendim .
"Herkese Günaydııın" dedim neşeli bir sesle.
Canavarlar da dünden sonraki bu neşeli halime gülümsediler .
Hemen Tori'nin yanına gittim ve ona sıkıca sarılıp yemek yemeye başladım.Yemek yememiz bittikten sonra etrafı topladık ve sonrasında boş olan masaya oturup öylece konuştuk. Konuşmalar eğlenceliydi aslında ama içimde yüzleşmeye hazır olan tarafımı daha fazla susturamıyordum.
Derin bir nefes alarak yanımdaki poşeti masanın üstüne koydum .
Herkesin dikkatini üzerime çektikten sonra onlara baktım.
"Artık bazı şeylerle yüzleşme zamanı geldi." Dedim .Sans , Pap , Undayne ve Alphys bana güven veren bakışlarla gülümsediler.
Onlara aynı şekilde karşılık verdikten sonra elimi poşetin içine attım ve plastik bir şey aldım ."O - o da ne F-frisk?" Dedi Alphys.
Kartı biraz daha inceledikten sonra kaldırıp onlara gösterdim . Herkes üstünde adım ve yanında resmim olan karta bakarken anlatmaya başladım.
"Bu benim kimlik kartım. Eğer bir gün şehre inebilirsek bunlardan size de yaptırılacak. Bu kartlar kim olduğunuzu belirler . Yani önemli bir şeydir. " dedim ve kartı şimdilik masanın üzerine koydum.Elimi yine poşete soktum ve bu sefer eski telefonumu çıkardım. Biraz inceleyip eski anılarımı hatırladım.
Birden elim açma düğmesine gitti. İlginç bir şekilde hala çalışıyordu.
Hatta %50 şarjıda vardı.
Telefonu kılıfından çıkardım ve kimliğimi oraya saklayıp devam ettim.Elimi yine poşete sokunca bu sefer büyük bir kutuyu dışarıya çıkarttım.
Kutuya bir süre baktıktan sonra kapağını açtım.
İçinde geçen yılki doğum günümde alınan poloreit fotoğraf makinem vardı.
Bunun dışında birde beş tane fotoğraf albümü ve her bir kutuda yirmişer tane olan beş fotoğraf kağıdı da vardı.Masadaki herkes albümlerin kapağına bakarken ben sadece son albüme bakıyordum. Üstünde 'Benim Macera Sergim ' yazıyordu. Bu benim içindi . İçini açıncada boş sayfalarla karşılaşmak pekde şaşırtmadı.
Birden Undayne den bir kahkaha sesi duydum.
"Hahahaha . İnanamıyorum serseri bu cidden sen misin?" Dedi her yerime bulaşmış yemekle gülümserken.Yanımda bir kıkırtı duyunca başımı o tarafa çevirdim. Sans gülmemek için kendini tutmaya çalışıyordu ama pek de başarılı olmuyordu. Onun omzuna hafifçe yumruk attım ve bende gülmeye başladım.
Kalan zamanımızı bu fotoğraflara bakıp , hatırladıklarımı anlatıyordum.Ama bir süre sonra masadaki telefon titremeye başladı. Dikkatimi telefona verip elime aldım. Telefonun bildirim kısmına bakınca yabancı bir numaradan mesaj geldiğini gördüm.
Merakıma yenik düşüp mesajı açtım.
Mesajı açtığımda ilk başta bir şey anlamadım . Çünkü sadece 'lütfen' yazıyordu. Ama biraz üstlere gidince yüzümde bir gülümseme oluştu.Anlaşılan Lam ve Liz , yeni ailelerine kavuşmuşlardı. Bu da yetmezmiş gibi bana her gün aynı saatte mesaj atmışlar.
"Her şey yolunda mı ?" Dedi Sans . Gözleri arada bir telefonuma kayıyordu. Ona gülümsedim ve telefonun ekranında parmaklarımı gezdirirken o da beni izledi.
İşim bitince telefonu hoparlör moduna aldım ve diğerlerine gelmelerini işaret edip bir ağacın altına koştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakut Melek ve Safir Şeytan || İkinci kısım ||
DiversosHayatına son vermek için atladığı dağdan hayatta kalıp yeniden umut kazanan Frisk , şimdi ise daha büyük sorunlarla yüzleşmek zorundadır. Bariyeri kırıp canavarları özgür bırakan Frisk , şimdi ise insanlara canavarları kabul ettirmesi gerekir ama bu...