Gerçeği görmek için bazen kalbimizin kırılması gerek, veya kalp kırmak gerek.
Bu dünyada düşünemeyeceğimiz kadar kalbimiz kırılacak ve bizde bir o kadar kalp kırıcaz. Bunu bilerek veya bilmeyerek yapıcaz, ama bu bir şeyi değiştirmez. Bazen kalbimizin kırılması bize güç verir.
Hedefimize daha çok odaklanmamızı sağlar yada daha güzel hedefler belirlememizi sağlar.Bazen ise çöküş demektir kalp kırıklığı. Ruhsal olarak kaldıramadığımız şeylerin altında ezilmemizi sağlar. İnsandan insana değişir tabi bu olay. Kimi acısından beslenir kimi de acısının onu bitirmesine izin verir.
Ben acısından beslenen taraftaydım. Bütün ailem koskoca bir yangında yanarak bana veda ettiler. Daha doğrusu edemediler çünkü ben son kez sarılamadım onlara, son kez öpemedim, koklayamadım, sevemedim.
Daha ölmüş olmalarını kabullenemeden kimsesizler yurduna verildim. Belki bir gün bile geçirmedim orda ama geçen saatler zulümdü. Yalnızlık hissi, beni bitiren yıkıp geçen duyguydu. O andan sonra kimsesiz oluşumu ne kadar kabul etmesemde elbet yüzleşeceğim bir diğer gerçekti. Son dört yıldır ise ettiğim tek şükür duası, kimsesiz oluşumla yüzleşmememdi. Babam gelmişti çünkü. On altı yıldır olmayan babam, gelmiş çekip almıştı beni ordan. Ben daha on altı yaşında bildiğim bazı şeyleri yurdun odasın da ölçüp biçmiştim.
Madem bir babam vardı bana bakmak zorundaydı. Baba sandığım kişi bana bakmadıysa öz babam bakmak zorundaydı. Çünkü o beni gelip almak istemişti, içimden ya kötüyse diye belki bin, belki bin milyon kez geçirsemde, nereden geldiğini bilmediğim bir cesaretle bana yeni bir yaşam vermesini istedim. Allah'a çok şükür ki babam da bana yeni bir hayat vermek için gelmişti. Dışarda herkese sert olması ne yazar ki? Babam kızına bir melekti. Kimsesizlik hissi ile yüzleşmedim ama dünyaya nasıl gelişimle çok güzel yüzleşmiştim.
Yasak Aşk.
Her şeyi, bütün geçmişi çok kısa sürede kabullenmiştim. Hatta o kadar kısa sürmüştü ki bazen düşününce 'ulan Alev bunu mu bekliyordun bu ne hız' demekten kendimi alıkoyamıyordum. Yinede iyi olmuştu hızlıca kabullenişim zaman uzadıkça akla gelen düşünceler çoğalıyordu, girdap olup yutuyordu insanı.
Babama daha çok sokuldum. On altı yıldır mağrum bırakıldığım kokusunu içime derin derin çektim, tabir-i caizse babamla aşk yaşıyorduk. Kızlar babalarına düşkün olurlarmış öyle diyordu bir keresinde okuldan tanıdığım kız. Tabi o zaman baba sevgisi ne bilmiyordum yüzü bile zihnimde kesik kesikti çünkü kendisi annemi öldürüp hapise girmişti. O gün kıza inanmayıp göz devirip sessizce yanlarından gitmiştim. Yine aileleri ile geçirdikleri tatilleri gittikleri yerleri anlatıyorlardı. Katlanamıyordum kalbim acıyordu, tamam bende halamla her şeyi yapmıştım yani imkanımızın yettiği kadar her şeyi yapmıştım. Ama eksiklikler vardı. Babam yoktu annem yoktu onların sıcaklığı yoktu. Şuan ise ne kadar da doğru söylüyormuş diye düşünüyordum. Gerçek babama kavuşunca babamla aşk yaşayacağımı tahmin etmezdim. Doğruymuş babalar kızlarının ilk aşkı, ilk prensi ve sonsuza kadar sevebilecekleri tek adamdır.
Gözlerim aralık duran perdenin arkasında ki cama döndü. Hava hala aydınlanmamıştı. Babamın söylediği türkü ile kısa sürede uykuya dalmıştım, o da yanımda uykuya dalmıştı. Makyaj masamın üzerinde telefonumun titrediğini fark ettim. Titreşim mooduna almıştım. Her şey tamam da bu saatte kim arıyordu lan beni. Acaba babamı arayıpta ulaşamadıkları için mi beni arıyordu birileri. Merakıma yenik düştüm, çünkü lanet telefon durmaksızın çalıyordu babamı uyandıracak en sonunda!
Yavaşça babamın kolları arasından çıktım. Çıktığım gibi de babam yana dönüp uykusuna devam etti. İlk komidinin üstünde duran babamın telefonuna baktım, kimse aramamıştı. Hemen kendi telefonumu aldım ekran da gördüğüm Poyraz yazısı ile öylece kaldım. Gerizekalı çocuk hangi yüzle arıyordu? Aklıma gelen anlarla sinirle doldum. Gelen çağrıyı reddettim. Tanımadığım bir numaradan ve Poyrazdan mesajlar vardı. Tanımadığım numaraya girdim ilk, Pars olduğunu mezarlıkta yaşanan olay yüzünden üzgün olduğunu söylemişti birde numaramı kaydet illaki diğer günlerde işine yarayacak demişti. Sadece bu iki mesaj vardı Pars tarafından. Numarayı kaydettim diğer günlerde iletişime gireceğimizi anlamıştım zaten masadan erken kalkmasaydım onlarla fikret olayını konuşacağımıza emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİLE
FantasyBazen insan istemeye istemeye ölür. Bu ölüm, bedeninin cansız hâlde ruhu'nun ise özgürce gökyüzüne başka bir hayata başlaması için kanatlanıp uçmasıyla değildir. Bedeninin hâlâ bu fani insanlarla dolu, cani dünyada canını yakacak nefesler alıp,ruhu...