5. Bölüm

690 45 1
                                    

3 Gün Sonra:

Bu 3 gün aynı pazartesi gibiydi. Sınıfın dedikoducu grubunun aptal aptal soruları, Demir'in saçmalıkları. Tekirdağ'a ki insanlar ne kadar garipleşmiş. Küçükken hiçbirini böyle hatırlamıyordum. Benim hatırladığım herkes birbirini sever, yardım eder, saygı duyardı ama ben burda yokken ve benim yeni öğrendiğim iftiralar, kavgalar, dedikodular... Bilmiyorum belki küçük olduğum için ben göremedim ama çok saçma geliyor.

Bugün Ali yoktu. Selen'se rehber öğretmenin yanındaydı.
Kafama atılan 4'ten sonra saymayı bıraktığım kağıt parçalarına Bi yenisi daha eklendi. Kafamı sıradan kaldırıp Demir'e döndüm.

Arya: Demir bugünlük yetmez mi sence de?

Demir: -dalga geçerek- Noldu prenses rahatsız mı oldunuz?

Göz devirip önüme döndüm. Daha sonra telefonuma Bi mesaj sesi geldi. Bıkkınlıkla telefonu elime aldığımda yine Çağan'dan olduğunu gördüm. Evet en son engellemiştim ama Çağan engeli kaldırmam için bu sefer Ece'ye yapışmıştı ve Ece de bana engelimi kaldırttı. Sülük çocuk! Neden hep mesajlarına baktığıma gelirsek bakmazsam arıyor - ki şuan Demir'in eline malzeme veremem -. Görüldü atarsam da üzülür. Görüldü atmak ve insanları üzmek hiç adetim değildir.

Çağan:
Napıyosun?

Siz:
Okuldayım Çağan.
Bi sorun mu var?

Çağan:
Yok merak ettim sadece.

Daha fazla muhabbet uzamasın diye telefonu direkt kapatıp çantama attım. Daha sonra Fizik kitabımı çıkartıp test çözmeye başladım ya da çözememeye. Evet derslerimin iyi olduğunu söylemiştim ama fizikte nasıl olduğumu söylememiştim. Açıkçası fizik ağzıma sıçıyordu. Hocadan mı yoksa benim salaklığımdan mı bilmiyorum ama fiziği yapamıyorum. Bi kaç soruya baktıktan sonra hiçbirini yapamadığım için kalemi bırakıp tekrar sıranın üzerine başımı koydum. Bi süre sonra yanımdan gelen sesle başımı kaldırdım.

Demir: Fiziği yapamıyor musunuz dersleri iyi olan hanımefendi.

Tekrar başımı sıraya gömüp

Arya: Demir derdin ne bilmiyorum ama derdin neyse söyle çözelim. Bende kurtulayım sende kurtul.

Yanımda ki boş sandalyeyi çekip ona oturdu ve;

Demir: Bi derdim yok sadece seni sinir etmek çok eğlenceli.

Dedi gülerek. Ona cevap verme zahmetinde bulunmayıp "hıhı" gibi onu onaylayan Bi ses çıkarttım. Bi süre sonra kafamın altında ki kitap yavaşça çekildi. Kafamı kaldırdığımda Demir kitaba bakıyordu. Kalemle bana Bi soruyu gösterip

Demir: Bunu mu yapamadın?

Diye sordu. Bende ona şaşkın Bi şekilde bakıp;

Arya: Evet. Sen fiziği yapabiliyor musun?

Diye sordum. O da kitaba bakarak;

Demir: Evet. - Bana dönüp - bu soruyu anlatmamı ister misin?

Diye sordu. O şoktan çıkmadan bu şoka giriyordum. Şaşkınlığımı biraz olsun üstümden atınca;

Arya: Evet o-olur. Hatta çok iyi olur.

Demir: O-olursa başlayalım.

Diyip güldü ama bu gülüş biraz farklıydı. Dalga geçer gibi değil de eğlenir gibiydi. Bende güldüm ve daha sonra bana soruyu anlattı. Açıkçası gerçekten çok iyi anlatıyordu.

Demir: Anladın mı?

Arya: Evet.

Demir: Tamam o zaman şunu çöz ama anlatarak.

Diyerek çözdüğüne çok benzer Bi soruyu gösterdi. Soruyu onun dediği şekilde çözdüm ve anlattım. Zil çalınca ayağa kalktı.

Arya: Teşekkürler Demir.

Diyip gülümsedim. O da gülümseyip;

Demir: Rica ederim ama daha sonra ödeşiriz.

Dedi. Bende "olur" diyerek önüme döndüm.

(459 kelime)

'Til We Die - Demir Güçlü (Demir Güçlü ile hayal et) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin