8. Bölüm

798 50 16
                                    

NOT: Kitapta ki herkes dizidekinden 5 yaş büyük. Normalde Ali'nin böyle olmadığını biliyoruz :)

Sıkılıp odamdan çıktım. Belki babamı ikna edersem en azından film izleyebilir, vakit geçirebiliriz. Merdivenlerden hızla inip babamın yanına gittim. Annem Ali'lerdeydi. Babamsa televizyonun karşısında bira içerek bişeyler izliyordu. Babam çok içki içen Bi insan değil. Yani özel günlerde, toplu yemeklerde, nadiren de keyiflenmek için içerdi ama hiç sarhoş görmemiştim ve zaten benim yanımda içmezdi. Şuanda kafası gidip geliyo gibi duruyordu. Yine de bana kızmayacağını düşünerek yanına gittim. Ne de olsa ben onun biricik kızıyım. Yanına vardığımda beni anca fark etmişti.

Mert: Ne var?

Bu tepki... Kırıcıydı.

Arya: Baba-kız film izleyelim mi diye sormak için gelmiştim.

Mert: Hayır.

Şu cevap bende öyle Bi etki yarattı ki... Kalbimi alıp parçalasalar daha az acırdı. Bu sadece Bi kelime abartma diyebilirsiniz ama beni hiç bu kadar sert reddetmemişti. Eskiden en azından "şuan değil kızım, daha sonra yaparız güzelim, işim bitsin geliyorum" diye reddediyordu. Birden sert bir "Hayır" cevabı canımı çok yakmıştı. Şansımı biraz daha zorlayıp ısrar etmeyi denedim.

Arya: Ama artık hiç beraber zaman geçirmi-

Mert: HAYIR DEDİM. DEFOL GİT BAŞIMDAN!

Keşke denemeseydim. Şuan içkiliydi. Normalde bırak bağırmayı kızmazdı bile. Hayır! O şuan bana öyle bişey demedi o sadece sarhoş, ne dediğini bilmiyor. Eminim pişman olup benden özür dileyecektir. Onun daha fazla pişman olmasını istemiyorum. Kafamı sallayıp hızla askıdan hırkamı aldım.

Mert: NEREYE?!

Ona bakmadan, sessizce;

Arya: Annemin yanına.

Mert: İyi defol git! Azıcık kafa dinliyim be!

Dedi. Ne dediğini bilmiyordu. Kapıyı açıp dışarı çıktım. Sert rüzgar yüzüme vurmuştu. Anlamıştım artık. Boşanıcaklar... Yoksa niye bu kadar içsin babam? Ya da niye benim yanımda içsin? Ben yine yalnız kalıcam. Tek başıma. Düşündükçe gözlerim doluyor. Hayır, hayır şimdi değil. Hızla Teyzemlerin kapısını çaldım. Karşımda gülümseyen teyzemin yüzü beni görünce asıldı.

Asya: Arya noldu?!

Arya: Teyze Ali burda mı?

Asya: Evet, evet odasında.

Teyzemin yüzüne bakmadan "Tamam" diyip içeri geçtim ve anneme bakmadan merdivenlere yöneldim. Annem arkamdan "ARYA NOLDU!?" diye seslenmesine karşılık ona dönmeden "Bir şey yok!" diye bağırdım ve onların bişey demesine izin vermeden Ali'nin odasına girdim. Her zaman ki gibi kulaklıkla oyun oynuyordu. Kapı birden açılınca yerinde sıçradı. Sonra kulaklığı masaya bırakıp "Arya Noldu?!" diyip hızla bana doğru geldi. Kapıyı kapatıp beni yatağına oturttu. O da yanıma oturdu ve bana soru sormak yerine başımı omzuna yaslamamı sağladı. O beni çok iyi tanıyordu...

Ben sakinleştikten sonra "Noldu anlat bana?" dedi. Bende ondan ayrılıp sırtımı yatağın başlığına yaslayıp anlatmak için ağzımı açmıştım ki Ali'nin telefonu çaldı. Sorarcasına bana baktığında 'aç' der gibi başımı salladım.

Demir: Abi gelsene oyuna! Seni bekliyoruz!

Telefondan az da olsa ses geliyordu. Sanırım ben gelmeden önce Demir'le oynuyolarmış.

Ali: Demir şuan olmaz...

Demir: Neden oğlum noldu?

Ali bana kısa Bi bakış atıp;

Ali: Arya şuan iyi değil onunla ilgileniyorum.

Demir: Neden ki, nolmuş?!

Ali: Bilmiyorum Demir. Neyse kapatıyorum ben.

Demir: Haber ver bana.

Ali: Tamam hadi bay bay.

Dedi ve cevap beklemeden telefonu kapattı. O da benim gibi yatak başlığına yaslanıp;

Ali: Kim üzdü benim kardeşimi?

Biz onunla gerçekten kardeş gibiydik. Bi süre ayrı kalsakta aramızda ki bağ hiç kopmamıştı. İyi ki onun gibi Bi kardeşe sahibim. Yoksa üzüldüğüm de kime giderdim?

Arya: Ali... Babamla annem boşanıcak galiba.

Diyip tekrar ağlamaya başladım. O da yine başımı omzuna yasladı ve tekrar konuşmamı bekledi.

Arya: Ali babam bana "Defol git başımdan!" diye bağırdı ya! Bana! Prensesim diye sevdiği kızına!

Dedim ve daha çok ağlamaya başladım...

*

Sakinleştiğim zaman Ali bana su almaya gitmişti. Bende dizlerimi kendime çekip kafamı dizlerime gömdüm. Günlerdir Bi gariplik vardı. Bunu en başında hissetmiştim ama bu derece kötü olacağını düşünmemiştim. Ya normalde de atışırlardı ama barışırlardı. En fazla sabah kavga edip akşam barışırlardı ama onda da ne babam geç gelir, içki içerdi ne de annem teyzemlere bu kadar fazla giderdi.

Kapının açılmasıyla başımı kaldırıp yaşlı gözlerimle kapıya döndüm. Annem gelmişti. Onun geldiğini gördüğüm gibi göz yaşlarımı sildim ve ayaklarımı yataktan sarkıtarak oturdum. Annem yavaşça yanıma oturdu ve suyu bana uzattı. Suyu içtikten sonra elimde ki bardağı komidinin üstüne bıraktım ve anneme döndüm.

Arya: Benden ne saklıyorsanız anlat lütfen.

Annem bana sarıldı ve

Bahar: Yarın akşam konuşucaz.

Arya: Yarın akşam değil anne. Bana şimdi anlat. Küçük değilim o kadar anlayabiliyorum.

Bahar: O zaman sen sor ben söyleyeyim.

Arya: Boşanıcaksınız Di mi?

Annem derin Bi nefes verdi. Bi süre bekledi. Daha sonra bana bakıp kafasını olumlu anlamda salladı. Biliyordum... Hissetmiştim. Gülümseyerek önüme döndüm. Bu gülümseme mutluluktan değildi. Üzgün ve sinir dolu Bi gülümsemeydi. Deli gibi ağlamak istiyorum ama annemin önünde olmaz. O üzülmeyi hak etmiyor.

Arya: Hadi gidelim.

Diyip ayağa kalktım. Annem de beni bildiği için bu halimi garipsememişti. Bir an önce odama giderek yorganın altına girip ağlamak istiyorum.

Biliyorum çok gecikti ama bu aralar çok yoğunum.

'Til We Die - Demir Güçlü (Demir Güçlü ile hayal et) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin