KAN KÜVETİ

350 7 0
                                    

Onu takmıyordum ama sinirimi bozuyordu ve sınırları zorluyordu.
Arkama bile bakmadan ilerlemeye başladım. Amfiye varmıştım. Saçlarımı falan düzelttim kısaca , olmayan tipimi var etmeye çalışıyordum. Neyse kapıyı çaldım. İçeriden gir sesini duyunca heyecanla içeri daldım. Profesör yüzüme sinirle bakıp:
Oo hanımefendi, hiç gelmeseydiniz bari, dedi.

Biraz sinirle biraz da utanarak özür diledim ve en arkalardan bir yere geçtim. Gözlerim Ömer i arıyordu. Evet belki onunla veya başka bir erkekle konuşmama izin yoktu ama yinede o benim yüzümden dayak yemişti. Ondan özür dileyip ayrıldığımızı ve benim yanıma yaklaşmaması gerektiğini ona söylemeliydim.

Ama onu göremiyordum. Sonra bakınmayı kesip dersi dinlemeye başladım. Az sonra profesör ders bitti diye bağırdı. Bende çantamı ve çeketimi alıp amfıden dışarı çıkıyordum ama arkadan bana seslenen birisi olduğunu anlayınca arkama döndüm. Bu Deniz di .

Ona doğru döndüm ve efendim dedim bıkkınca.
Kusura bakma , bugün sana karışır gibi oldum ama sana bi zarar gelsin istemiyordum sadece. O sana zarar verebilirdi. Neyse konumuz bu değil, Ömer okulun hastanesinde . Aşağı katta. Sondan 2. Kapı. Görmeye gitsen iyi olur dedi telaşla.

Tamam teşekkür ederim. Bu arada önemli değil yani teşekkür ederim beni uyardığın için dedim ve tebessüm ederek hızla ilerledim.

Aşağıya indim ve bahsettiği kapıya gelince kapıyı tıklattım.
İçeriden buyrun sesini duyunca içeriye
girdim. Ömer yüzü sargılı kolu sargılı bir şekilde orada oturuyordu. Hemşire vardı başında. Yanına doğru ilerledim ve nasılsın diye sordum merakla.
Saçma bi soruydu sonuçta çok kötü görünüyordu.

Saçma sapan konuşma , sence nasıl görünüyorum .
Tamam pardon saçma oldu biliyorum ama ...
Aması falan yok kes artık. Beni öylece bırakıp gittin , seni dinlemek falan istemiyorum dedi sinirli bi şekilde.
Haklıydı. Ne demesini bekliyordum ki . Ben de olsam aynı tepkiyi verirdim.
Ömer yaa trip atma lütfen gitmek zorundaydım. Beni anla . Özür dilerim ama artık benden uzak dur hem senin hemde benim iyiliğim için.
Ömer şaşkınca yüzüme bakıyordu.
Ne demek bu şimdi. Nasıl ya !
Ben senin için nerelerden kalktım geldim belki barışırız ümidiyle.
Çok sinirliydi ve haklıydı da. Ama ben napiyim o beni mecbur bıraktı.
Ona döndüm ve tamam daha fazla zorlaştırma. Artık bana yaklaşma yoksa sonu bizim için iyi olmaz dedim.
Bana tersçe baktı.
Onun yüzünden değil mi ? O serseri yüzünden , o pislik sana ne yaptı?
Canını yaktı mı? Off sanane ya karışma bana defol git hayatımdan dedim ve hızlıca kapıya doğru ilerledim.
Kapıyı açtığımda karşımda Demir i gördüm . Oldukça sinirli bir şekilde yüzüme bakıyordu. Bu sefer ben bittim.
Şeyyy valla ben kuralı çiğnemedim. Sadece benden uzak dur demeye gel...
Kess Doğa. Sana onunla konuşmaman gerektiğini söylemiştim. Kuralları çiğniyorsun ve her çiğnediğin kuralda canın 1000 kat daha fazla acıyacak.
Korkmuştum. Fazlasıyla.
Hemen yanına gittim ve elini tuttum . Tamam özür dilerim ama ben şimdi konuşmasaydım o benden uzaklaşmayacaktı. Ben sadece senin kurallarına uymaya çalışıyordum dedim ve kendimi sevimli göstermeye çalışarak tebessüm ettim.
Elimi bırak dedi ve bana çarparak yanımdan geçti . Ömer in yanına gitti ve zaten sargıda olan kolunu tersine doğru büktü .
Bir daha ona yaklaşma . Bu sana son uyarım . Sen ona her yaklaştığında onun canı daha fazla acıyacak.
Neden ama benim ne suçum var?
Sen benimle tanışmak istemeden önce düşünecektin onu dedi ve beni kolumdan sıkıca kavrayıp resmen sürüyerek götürdü.
Nereye götürüyorsun beni canım acıyor.
Sana cezanı vereceğim.
Yaa ne cezası ne suçum var?
Kes artık beni daha fazla sinirlendirme.
Hızlı bir şekilde okulun bahçesine geldik. Az ileride bir araba vardı . Sanırım Demir indi. Oldukça pahalı görünüyordu. Az sonra bu arabayla cezama mı gideceğim aman allahım bu korkunç birşey .
Hemen bin şu arabaya beni delirtme, delirince sana neler yapabileceğimi tahmin bile edemezsin.
Daha ne yapacaksın dedim mırıldanarak. Beni duymuş olmalı ki tersçe bakıp bu daha hiçbirşey dedi ve çabuk arabaya bin diye bağırdı. Onu daha fazla kızdırmamak için hemen arabaya bindim. Yarım saat kadar falan bir sürede terkedilmiş gibi görünen korkunç bir yere geldik.
Ne yapacağız burada diye sorduğumda
Sadece in ve yürü daha fazla soru sorma diye tersledi beni. Bende sinirlenmemesi için yürümeye başladım. Kolumdan sertçe tuttu ve beni o eski ev gibi görünen ama ev olmayan yere soktu. İçerisi karanlıktı. Yavaşça ilerliyordum ta ki birisi boynumda ince bir sızı yaratana kadar. Demir boynuma kocaman bir iğne saplamıştı.
Ne olduğunu anlamadan bir anda yığılıverdim.
Sonrası karanlık....
Biraz sonra gözlerim yavaşça açıldı ve sonunda kendime geldim.
Ne oluyor ? Naptın bana dedim . Canımın acısından neredeyse konuşamıyordum.
İşte cezan dedi bana sinsice bakarken.
Ilk önce anlayamadım. Sonra etrefıma bakınmaya başladım ve bir sandalyenin üzerinde boylu boyunca her yerimden bağlandığımı anlamam uzun sürmedi.
Kurtulmaya çalışıyordum ama imkansız birşeydi bu.

Sonra bir anda Demir elinde bi çantayla önümde beliriverdi.
Sen çok sadesin sana şöyle birkaç dekor yapalım dedi ve çantasından çıkardığı jileti masasının üzerine koydu. Sonra yine aynı sızıyla uyuyakaldım.
Beni uyuşturup vücudumu jiletleyecekti. Karanlık yavaş yavaş aydınlığa kavuşurken bir anda sızılarım bin kat daha arttı. Vücudumdaki kesikler canımı çok yakıyordu. Yerimden bile kıpırdayamıyordum.
Kısa bir süre hareketsiz kaldıktan sonra o pisliğin sesiyle kendime geldim.
Bana ne yaptın sen seni aşağılık pislik.
Ne yapacağım güzelim sadece vücudunu biraz süsledim. Ama bu daha başlangıçtı birde sen uyanıkken yapalım birşeyler.
Yeter artık rahat bırak beni.
Asla şimdi fazla konuşmada sana ne yapacağımı anlatayım. Önce seni jiletler ve içi uyuşturucu dolu iğnelerin bulunduğu bir havuza atacağım. Sonra onlar vücudunda derin yaralar açacak ve sen bunları tek tek hissedeceksin daha sonra vücudundan kanlar akacak. Bende o kanları bir küvete toplayacağım ve sen kendi kanınla dolu bu küvette sabaha kadar çırılçıplak bir şekilde oturacaksın. Kan kokusu etrafını saracak , belki delirebilirsin bile.
Bu kelimeler resmen kanımı dondurmuştu. Daha konuşmaya bile fırsat vermeden beni kucakladı ve hızla bahsettiği havuzun başına getirdi.
Ne olur bana bunu yapma! Yalvarırım.
Bak kızım benim dünyam bu. Yapacak birşeyim yok , hayat benim için anlamsız. Sevdiğim insanlara bile zarar vermek hoşuma gidiyor yani bu beni tahrik ediyor. Ben buyum. Sende benimsin ve ben sana istediğimi yaparım dedi ve beni havaya kaldırıp hızla havuza attı.
Havuza düşer düşmez iğnelerin vücuduma girdiğini hatta bazılarının iğnelerinin içimde kırıldığını hissettim . Jiletler her yerimi kesiyordu. İğneler vücudumu delik deşik ediyordu. Canım öylesine yanıyordu ki çığlık atmaktan sesim kısılmıştı.
Kafamı kaldırdığımda tepeden bana hafif ağlamaklı hafif sadistçe baktığını gördüm. Ona sen pisliğin önden gidenisin diyecektim ve daha neler neler demek istiyordum ama ne halim vardı ne sesim.
Kanlar vücudumdan hızla dökülüyordu daha şimdiden zaten bir küvetlik kan akmıştı.
Bu kadar kan yeter de artar bile dedi ve beni o iğrenç havuzdan çıkardı . Her yerimde iğneler ve jiletler vardı .
Beni yere oturttu ve havuza indi . Benim kanımla küveti doldurmaya başladı. Küvet dolunca onu hızla çekerek başka bir odaya götürdü.
Odadan dumanlar çıkıyordu.
Belki de odada kaynar su vardı ve beni haşlayacaktı. Belki de donarak ölecektim.
Daha fazla düşünmedim , düşünemedim. Canımın acısından beynım bile durmuştu.
Işlerini hallettikten sonra yanıma geldi ve vücudumda duran jilet ve iğneleri tek tek çıkardı. Sonra bana eğildi ve seni seviyorum ama bunu yapmalıyım dedi. Ardından kafama bir öpücük kondurdu.
Allah kahretsin böyle aşkı.
Öpücükten sonra beni kucakladı ve küveti götürdüğü odaya doğru ilerlemeye başladı. Odaya girdiğimizde etrafın buz gibi olduğunu farkettim ve ben çırılçıplaktım. Çok üşüyordum ama vücudumdaki kanlar vücut ısımı az da olsa dengeliyordu.
Daha sonra beni yavaşça küvetin içine yatırdı. Ve seni seviyorum bunu unutma deyip dışarıya çıktı . Etrafı artık göremiyordum bile. Sadece kapının kilitlenme sesini duymuştum. Canımın acısı yorgunluk kansızlık ve soğuk...
Artık sonum gelmişti . Bunu düşünerek gözlerimi yavaş yavaş kapattım. Ve kanımla dolu küvetin içine doğru derin bir yolculuğa çıktım.
Ve tabiki sonrası kapkaranlık. Kırmızıyla karışık bir karanlık...
( multimedya Doğa)
Iyi okumalar:D
Lütfen vote vermeyi unutmayın . Ve arkadaşlarınıza önerin. Çünkü gerçekten farklı bir Sadist hikayesi olacak .
Yb en kısa zamanda.

Sevgilim Bir SadistHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin