4.BÖLÜM

69 1 0
                                    


Multimedya: Neşe'nin kıyafetleri

Bay Suratsız'ın ardından Ömer Bey'in odasına girdik. Az önce burda olmayan doktor şimdi odasında ve masasında oturuyordu. Kapı açılınca başını kaldırıp önce Bay Suratsız'a sonra bana bakıp gülümsedi. Eliyle oturmamız için masasının önündeki sandalyeleri gösterip

"Buyrun oturun."

Derdemez gösterdiği yere oturdum. Ender Bey'de hemen ardımdan oturup Ömer Bey'e döndü ve

"Doktor Bey hastayı ne zaman taburcu edeceksiniz?"

tam sormak üzere olduğum soruyu sordu. Ömer Bey soran gözlerle Ender Bey'e baktı.

"Bir mahsuru yoksa hastanın nesi olduğunuzu sorabilirmiyim?"

Diye nazikçe sordu. Böyle kibar bir adamdan böyle kibar cümleler duyarsınız zaten. Bay Suratsız

"Bir mahsuru var. Şimdi bırakın aile bağlarını sorgulamayıda Ayşem Hanım'ı ne zaman taburcu edeceksiniz?"

Deyip kendinden beklenen 'nazik' cevabı ve bir o kadar 'kibar' sorusunu sorup her zaman ki ifadesinden hiçbirşey belli olmayan yüzünü Ömer Bey'e çevirdi. Adam yine efendiliğini konuşturup

"Siz Ayşem Hanımın yanına gidin ben şimdi gerekli belgeleri alıp geleceğim."

der demez Ender Bey hemen oturduğu koltuktan kalkıp odadan çıktı. Tabi çıkmadan önce 'Beni takip et' demeyide unutmamıştı Kibar Bay Suratsız.

Tam kapıdan çıkacaktım ki Ömer Bey'in sesiyle ona döndüm. Ayağa kalkmış gülümseyerek bana bakıyordu. Bir kaç adımda bana yaklaşıp gözlerime baktı. Hiç hayra alamet değildi ama neyse deyip bende ona baktım. Ömer Bey derin bir nefes alıp

"Şey ee... Neşe. Hanım yani Neşe Hanım şey eğer akşam işiniz yoksa bir yemek sözü alsam sizden?"

Elini ensesine koyup cevap beklercesine bana baktı. Bunu söylemeden geçemeyeceğim ama şuan ki eli ensesinde duruşu acayip tatlı olmuştu. Ömer Bey'e bakıp

"Neye borçluyuz bu yemeği Ömer Bey?"

diye sorduğumda elini ensesinden indirip hafif gülümsemeyle bana baktı.

"Kabul ederseniz akşama öğrenirsiniz."

Deyip iyice meraklandırmıştı. Bir akşam yemeğinden zarar gelmez diyerek

"Adresi mesaj atarsınız."

Henüz konuşmasına fırsat vermeden odadan çıkıp annemin katına geldim. Odanın kapısını açıp içeriye girdim. Annem yatağın üzerinde oturmuş Bay Suratsız ise camın yanındaki koltuğa otutmuş önüne bakıyordu. Birşeyler düşündüğü belliydi. Ne düşünüyorsa öylesine dalmıştı ki hemen önüne gelip ona baktığımı farketmemişti. Elimi gözünün önünde salladığımda irkilip daldığı düşüncelerden sıyrılıp bana baktı. Bir insan bu kadar ifadesiz ve bir o kadar da sert bakabilirmiydi? O kadar soğuk bakıyordu ki insanın içine işliyordu gözlerinin soğuğu. Bu kadar ifadesiz bakıp insanları kendisinden uzaklaştırabiliyordu. Bunu bende yapabilirmiydim? Zaten insanlarla aram iyi değildi. Bir tek Doğa vardı arkadaşım.

Doğa demişken onu çok ihmal etmiştim. Aklıma onu arayacağımı not edip Bay Suratsız'a baktım. Benden önce davranıp konuşmuştu.

"Nerde bu doktor bozuntusu?"

İşte heryerinden kabalık akıyor resmen. Bay Suratsız'ın sorduğu soruya annemde katılarak bana baktı. Sanki ben doktorun avukatıyım mübarek ne bilim nerede.

Tabi ki böyle demedim

"Gelir birazdan"

Diyerek annemin yanına oturdum. Gözleri ışıldıyordu buradan kurtulacağı için. Daha doğrusu hastalıktan kurtulmanın ilk adımını atlatıp iyileşebileceği için seviniyordu.

MAHŞER (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin