Cenaze

146 10 6
                                    

Hikayenin başında belirteyim dedim. Birazdan yazacağım italik satırlar, Talya'nın aklına takılan ve yangın esnasında çalan şarkının çevirisi. Şarkıyı da tekrar medyaya bırakıyorum, belki dinlemek istersiniz :D Yine medyadaki kızımız da Talya :3

-Taro&Zelenium

********************************************

Ooo, ölüm

Ooo, ölüm

Ooo, ölüm

Bana bir yıl daha veremez misin?

Bu göremediğim, beni tutan buz gibi eller de ne?

Tanrı gittiğinde ve şeytan başa geçtiğinde, kim ruhuna merhamet gösterecek?

Ooo, ölüm

Zenginlik değil, yıkım değil, gümüş değil, altın değil.

Ruhundan başka hiçbir şey beni memnun etmez. 

Ooo, ölüm

Ben ölümüm, kimse benden daha üstün olamaz.

Cennet yada cehennemin kapılarını açarım.

Ooo, ölüm

Benim adım Ölüm ve son burada.

---------------------------

Benim adım Talya. Kızıl saçlı, mavi gözlüyüm. 2 hafta sonra 17 yaşıma giriyorum. Ve hayatımda sevdiğim herkesi bir gecede kaybettim...

Uyandığımda bir bankın üstündeydim. Üzerime biri bir battaniye sermişti. Sabahın erken saatlerinin soğukluğuyla battaniyeye iyice sarılıp, doğrularak oturdum. Belki de hepsi bir kabustur, diye düşünerek gözlerimi kapattım. Ayak sesini duyunca gözlerimi açıp kafamı kaldırdım. Siyah fötr şapkalı, takım elbiseli bir adam önümde durdu. Beyazlamaya başlamış bir sakalı ve elinde de bir çanta vardı. İş adamlarının kullandığı, kutu gibi olanlardan. Ben hala olayları kavramaya ve nerede olduğumu anlamaya çalışırken gür bir sesle konuştu. 

"Uyandığınıza sevindim. Ölüleri defnediyoruz. Bence siz de orada olmalısın."

Ölü mü? Ne ölüsü? Kim öldü? Burası neresi? Ne oluyoruz ya? İtiraz etmek istiyordum fakat sesim çıkmıyordu. Tepki vermediğimi gören adam, tekrar konuştu. Neden 'siz'li konuşuyodu ki?

"Haydi acele edin. Daha konuşmamız gereken çok şey var."

Ne yapacağımı bilemez şekilde kalktım. Onu takip ederken, evin bahçesinde olduğumuzu gördüm. Yerdeki otlar kavrulmuştu. Aslında... Ortada ev falan kalmamıştı. Siyah külleri bir tepe halinde toplamışlardı. Yerde, yer yer yanmış direkler vardı. Etraftaki insanlar bana acıma dolu gözlerle bakıyorlardı. Onlara seslenmek istiyordum, neden böyle baktıklarını sormak istiyordum. Ama ses tellerim saklanmış gibiydi. Etrafta tanıdık yüzler de vardı. Para düşkünü olan amcalarım, 2. ve 3. dereceden akrabalar... Benden küçük bir kız gelip bana sarıldı. Platin sarısı saçları vardı. 'Kuzenim Sena', diye düşündüm, 'ne kadar da değişmiş'. İlerlemeye devam ederken yerdeki büyük çukurları görünce duraksadım. 5 taneydiler. Biri küçük, dördü büyük. Babaannemin mezarının hemen yanına kazılmıştı bu çukurlar. 

Dün gecenin anıları zihnimde canlanmaya başladı. Çığlıklar, o şarkı... Hepsi birer birer değil de topluca üstüme gelmişti. Olanları kavrarken gözlerim dolmaya başladı. Gözüm çukurların başındaki taşlardan birine takıldı. Mete Akbulut 2011-2015. Daha fazla dayanamayacaktım bu ortamda kalmaya. Sırtımı çukurlara dönüp ormana, yada eskiden orada olan ormana mı demeliyim, doğru koştum. Arkamdan, fötr şapkalı adamın bağırdığını duydum.

Siren'in Çığlıkları [ASKIDA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin