Yalnız Şehir

115 7 0
                                    

Yeni bir bölümle karşınızdayııız^^ Bölümler şu sıra art arda geliyor olmasına rağmen, haftaya sınav haftamız başlıyor, bu yüzden bölümler arası gün sayıları artabilir. Bu yüzden şimdiden özür dileyelim :D Ayrıca, birbirimizin bir sonraki bölümde ne yazacağını bilmediğimiz için, eğer hikaye birden beklemediğiniz bir yere kayarsa şaşırmayın asdfgh Her şey olabilir yani :D Yazım hataları olursa da kusura bakmayın :D

-Taro&Zelenium

****************************************

Şaka yapıyor olmalı, diye düşündüm. Ama benimle 'siz' diye konuşan bu adamın hiç şakası olmadığı belliydi. Bu fikir beni sarsmıştı. İşte sonunda oluyordu. Okula gidecektim. Dedem hep ne istediğine çok dikkat et, bir gün gerçekleştiğinde üzülebilirsin demişti.

Onu şimdi anlıyorum. Şimdi olsa asla bunu dilemezdim. Burayı isterdim, onları isterdim. Ama artık çok geçti. Gitmek istemiyordum. Adam uzun süreli sessizlik boyunca düşüncelerimi hiç bölmemişti. Yağmur başlamıştı ve şemsiyeyi benim de üzerime tutuyordu.

Bir adım geri atıp şemsiyenin içinden çıktım. Yağmur çok şiddetli yağıyordu. Sanki her damla beni dövüyordu. Adam şemsiyeyi üzerime denk getirmek için bir adım daha attı ve ben de bir adım geri attım.

"Bana zaman ver." dedim.

Cevabını bile beklemeden oradan koşarak uzaklaştım. Yangın yüzünden her taraf açık araziydi. Bu yüzden olabildiğince koştum. Buradaki her şeyin bir anısı vardı ama şimdi bastığım çimler bile yoktu.

Ormanın yıkıklarına geldiğimde adımlarım yavaşladı. Küllere bakarken ağacımın oraya gittim. Her şey kül olmuştu. Ağacımın olmasi gereken yere çöktüm ve geriye kalan yastığımın yanık çarşafını elime aldım.

Niye? Niye ben kurtuldum ki? Neden? Keşke o yangın beni de yaksaydı. Keşke ben de kül olsaydım. Küllerin arasına uzandım. Çok yoğun kokuyordu fakat bu koku benim ağacımdan kalan tek şeydi. Uyuyamayacak kadar yorgundum. Sadece, benim olan son şeylerle biraz zamana ihtiyacım vardı.

Burada ne kadar yattiğimi bilmiyorum ama güneş gözlerimin önünden yok oldu. Karanlik gökyüzü çok uzak bugün. Normalde ağacin en yüksek yerlerinden izlediğim yildizlar çok uzak bugün. Bütün sevdiklerim çok uzak bugün.

Dedem hep gökyüzüne bakıp babaannemin bir yildiz olduğunu söylerdi. Onlar da yildiz oldular. Ne zaman onlari özlesem gökyüzüne bakacağım bundan sonra. Ama şimdi... Şimdi veda zamani. Onlar da bunu isterdi. Takılmamamı, yoluma devam etmemi.

Ayağa kalktim ve gökyüzüne bakarak bağirdim.

"ELVEDA "

Ayriliklar her zaman bir seçim olmuyor. Bazen bir elveda diyemeden gidiyor her şey, herkes. Adimlarim yavaşti. Daha hizli gidemiyordum buradan. Son bir kez kafami çevirip göle baktim.

Yola çiktim ve evin olduğu yere kadar yürüdüm. Ayakkabilarimi çikardim .Sönmüş küllere basa basa evin oraya vardim .Yolun başinda kocaman siyah bir araba vardi .

Kapi ben gelince şoför tarafindan açildi .İçeri girdim ve şoför de yerine gelince

-Kapilari kilitleyin lütfen. Yoksa kendimi atabilir, kaçabilirim.

Kendimi taniyordum. Adam ilk başta biraz şaşirsa da kapilari kilitledi ve yola koyuldu .Ben ise arka camdan bakakaldim .Gitmek istemiyordum, elveda demek istemiyordum .Artik hiç bir şey görülmeyene dek arkama baktim .Sonra da dizlerime sarilarak yana devrildim . Karanlığa bıraktım kendimi.

Siren'in Çığlıkları [ASKIDA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin