-Alo. Baba, ariycam ben seni.
Babam okul için erken kalkıyorum sanıyor galiba saatin 7:30 aradığına göre.
Kalktığım an da elim başıma gitmişti başım çatlıyordu. Ben ne içmiştim bu kadar ya. Hemen banyoya gittim ve çığlık attım. Saçlarım elektriklenmiş gibiydi. Makyajım dağılmıştı ve en kötüsü yanağımın kenarında kocaman bir sivilce çıkmıştı. Hayır ben anlamıyorum ergenlik sürecimde bitti hala nasıl sivilce çıkıyor.
Elimi ve yüzümü iyice yıkayıp saçlarımı öylesine tepeden toplayıp odama geçtim. Telefonu alıp babamı aramaya başladım.
-Alo. Baba. dedim.
-Günaydın. dedi.
-Günaydın.
-Zamanın nasıl geçiyor.
-Güzel sensiz ne kadar güzel gidebilirse işte. Madem bu kadar merak ediyorsun yanıma taşınabilirsin.
-Hayatım işlerimi bırakıp oraya gelemem fazla yakın bir yer değil ve bu aralar işleri fazla aksattım. Yanına gelmem şu sıralar mümkün değil.
- Baba benim kapatmam gerekiyor hoşçakal.dedim. Birşey demesini beklemeden telefonu suratına kapattım her zaman böyle diyordu aslında şirketteki işleri yoğun değildi karısı ve çocuğuyla olması gerektiğinden fazla zaman geçirdiği için herşey üst üste geliyordu. Ben artık bu davranışlarından çok yoruldum. Gözümden bir damla yaş geldiğini fark edince hemen küvetin içine girip üzerimdekileri çıkarmaya başladım.
Duş aldıktan sonra iç çamaşırlarımı giydim. Dolabımın kapısını açıp beyaz bir gömlek çıkardım ve altına dizimin bir karış üstünde olan siyah deri eteğimi. Onları giydikten sonra gömleği eteğimin içine soktum beyaz üzerinde kemer olan topuklu ayakkabılarımı giydim boyundan askılı siyah çantamın içine anahtarımı cüzdanımı ve telefonumu koydum. Makyaj masamın önüne geçtim ve saçlarımı kurutmaya başladım. Saçlarım sürekli düz olduğu için biraz şekil vermek istedim ve maşayla saçlarımın aralarına hafif dalga kattım daha sonra saçlarımı tek tarafta toparlıyıp eyelenierimin kapağını açtım ve sürdüm. Daha sonra parlatıcımı dudaklarımda gezdirdim. Çantamı alıp aşağı kata indim.
Kendime hemen kahve yaptım kahveyi içerken bir taraftanda twitterda dolaşıyordum. Bildirimlere bakarken Alison, Maria, Kol ve Justin'in beni takip ettiğini gördüm Justinin beni takip etmesine şaşırmadım çünkü dün yanındaki kızdan kurtulup başka bir kıza sarmıştı büyük ihtimalle dün 3 tane kızla yiyişti. Galiba beni de sürtüklerinden biri zannediyor. Kol çok çekici bir çocuktu kesinlikle dün onun sayesinde yüzüm gülmüştü çok iyi birisi.
Telefonun saatine bakıp evden çıkmam gerektiğini anladım ve kahve bardağını yıkayıp dolaba kaldırdım çantamı alıp evden çıktım, arabayı açtım ve kendimi sürücü koltuğuna yerleştirdim. Arabayı çalıştırıp okula doğru ilerledim.
******
Okula geldiğimde bahçede kimse yoktu zil çalmamıştı ama kimse dışarı çıkmamıştı.
Dolabıma gidip ilk derse baktım ilk ders Kimyaydı kimya kitaplarımı alıp sınıfa gidecekken bir sınıf dikkatimi çekti üzerinde müzik sınıfı yazıyordu. Odadan içeri girecekken zil çaldı ve ben kimya sınıfına gitmek zorunda kaldım. Yerime geçtim ve telefonumu çıkarıp ınstagrama girdim Anna' nın yeni attığı fotoğrafı dikkatimi çekti çok güzel çıkmıştı hemen yorum yapacaktım yorum yap butonuna basarken bir an yanıma birisi oturdu kafamı kaldırınca Justin ile karşılaştım.
-"Günaydın" dedi.
-"Günaydın" dedim. Ve yanıma oturdu.
-"Ödevini yaptın mı ?" Dedi. Bir saniye ya ne ödevi bi de kimya Ödevini yapmayı unuttuysam kesin çok kızar onu hiç çekemicem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
As Long As You Love Me (Beni Sevdiğin Sürece)
Fanfiction" Şimdi ne yapalım " dedi Justin mısır dolu tabağı masaya koyarak. " B- bilmiyorum " dedim hala ağlarken. " Sulugöz " " Pardon " dedim " Sulugöz " " Sensin o ya ne sulugözü sıkıcı " dedim peçeteyle ıslak yanağımı silerken. " Sıkıcı mı" dedi gözle...