Gönül "olmuyor yapamıyorum kalmak için bir sebep bulamıyorum Azatt!"
Azat "ya sebebin var!"
Gönül "ne var nee?!"
Azat tüm Midyat'ın duyacağı şekilde bağırdı. " Ya ben sana aşığım!!." 😳
.
.
Gönül, Reyyan, Miran ve tüm Midyat halkı şok olmuştu. Azat bir anlık hamleyle Gönülü kucağına alıp indirdi oradan Gönül de ağlayarak Azat'ın boynuna sarıldı. Hepsi hastaneden çıktılar. Azat kucağında Gönülle arabanın önünde Mirana " Miran ben Gönülü birkaç günlüğüne buralardan uzaklaştıracağım merak etme güvende olacak. Sen de Sultan hanıma ve ailenize haber edersin."
Miran "Azat bu doğru olmaz bekar bir kız ve erkek tamam bizim ailemiz için sorun değil seni uzun yıllardır tanıyoruz, aile dostumuzsunuz ama elalem ne der?!"
Azat "Miran elalemin ne dediği umrumda bile değil görmüyor musun Gönülün halini az daha canına kıyacaktı."
Miran da başını olumlu anlamda salladı. Azat arabanın kapısını açıp Gönülü oturttu ve kendisi de oturdu.
***
Reyyan ve Miran da Miranın arabasıyla dağlık bir alana gelmişlerdi. Reyyan bugün Miranın ona yaptığı hoş olmayan hareketten ötürü ona öfkeliydi. Miran arabayı geldikleri yerde durdurdu. Miran arabadan indi Reyyan inmedi. Reyyan ona ters ters bakıyordu. Miran arabanın etrafında dolaşıp Reyyanın kapısını açtı. "Sen mi ineceksin, ben mi indireyim?"
Reyyan anlamaz gözlerle "ne diyorsun sen?"
Miran Reyyanı kucağına alıp yere koydu "bunu diyorum Reyyan hanım dedi"
Reyyan Miranın ceketine vurarak "yav sen deli misin ne yapıyorsun?!"
Miran " ehh biraz"
Reyyan ya sabır anlamında başını salladı. Miran söze başladı.
"Bak Reyyan bugün sana yaptığım kabalıktan ötürü çok pişmanım özür dilerim sinirlerime hakim olamadım canını acıtmak istemedim."
Reyyan: ama acıttın
Miran: tamam hata yaptım kabul ediyorum ve senden özür diliyorum.
Reyyan: "dileme istemiyorum özrünü" dedi ve arkasına dönüp gidecekken Miran kolundan tutup kendine çekti. Reyyanın göğsü Miranın göğsüne hızla çarptı ve dudakları birleşti. Reyyan dudakları Mirandan ayrılınca "yav sen ne yapıyorsun" dedi. Miran da hınzırca gülümsedi. Miran söze girdi "Reyyan uzun süredir tanışıyoruz ve ben seni seviyorum.."
Reyyan bu söze şok olmuştu. Reyyan "Miran ben de seni seviyorum" Miran da "e çok bekledik bir an önce evlenelim" dedi. Reyyan bu sözün ardına "o zaman adabıyla gelip isteyin beni babamdan" dedi. Arabada Miran Reyyanın elini tutmuştu.
Miran ve Reyyan hasteneye geldiler.
***HASTANE
Yaren 2 saat önce gözlerini açtı. Harunun yardımıyla bebeklerini emziriyordu. Handan ve Cihan da bu beklenmedik doğum karşısında hemen çarşıya çıkıp torunlarına herşeyin en iyisini aldılar. Tabiki Yaren ve Harun herşeyi hazır etmişti fakat doğum ani olunca doğum çantaları hazır değildi. En sonunda hastaneye geldiler. Yarenin sütü azdı Handan sağması için yardım etti ve çocukların karınlarını doyurdular onlar da mışıl mışıl uyudular. Doktor odaya geldi ve gün içinde taburcu olabileceklerini söyledi.
***
Azat ve Gönül arabada sessizce ilerliyorlardı. Sessizliği bozan Azat oldu
Azat: daha iyi misin Gönül?
Gönül ağlayarak "bilmiyorum Azat, korktuğum ne varsa başıma geliyor" dedi.
Azat: nasıl yani?
Gönül: hani biz bu aralar seninle yakınız yaa arkadaş gibi (Gönül pat diye sevdiğini söyleyemezdi o yüzden böyle söyledi) beni sevmenden korktum ve gerçek oldu. Senden o kadar uzak durmaya çalıştım beni sevmemen için ama başıma geldi.
Azat'ın gözleri doldu çünkü o Gönülü sevmiyordu hiçbir zaman da sevmeyecekti. Azat çok üzgündü o sadece tek bir kişiyi sevdi o da Reyyan... O an Gönül canına kıymasın diye şok etkisi yaratıcak bir şey söylemesi gerekiyordu ve aklına bu yalan geldi.
.
AzGön yarım saatlik yolculuğun ardından bir eve geldiler. Ev küçük, şirin ve bahçeliydi. Gönül o kadar çok ağlamıştı ki gözleri kan çanağı olmuştu. Düşünüyordu da Azat olmasaydı şimdi ölmüştü. O an herşeyden vazgeçmişti Gönül ,zaten kaybedecek neyi vardı ki... O pislik Gönülün bütün hayallerini, sevinçlerini, hayatını Gönülle birlikte öldürmüştü zaten. Gönül'ün yaşam sevincini öldürmüştü ama ona bir yaşam sevinci de vermişti, bebeği... Gönül her ne kadar kabullenmese de bir bebeği vardı ve onu düşünmek zorundaydı. Azat Gönül'ün koluna girdi çünkü Gönül ayakta zor duruyordu. Gönül Azatın da yardımıyla kapının önüne kadar geldi ve Azatın arabaya gidip yol esnasında aldığı eşyaları getirmesini bekliyordu. Azat eli kolu poşetlerle doluydu onları yavaşça yere bıraktı ve cebinden çıkardığı anahtar ile sevimli evin kapısını açtı. Gönül içeri girdiği gibi kendini yatağa attı. Ev küçüktü eve girişte ortada direkt bir yatak, yan tarafta küçük bir tuvalet ,onun yan tarafında ise küçük, sevimli bir mutfak vardı. Burası zaten sadece Azata ait olduğu için Azat böyle yaptırmıştı. Gönül genzine dolan Azat'ın parfümü ile kendinden geçmişti adeta.. Azatın yastığı öyle güzel kokuyordu ki.. Ev ormanın iç kısımlarında idi ve oldukça soğuktu. Azat önce tuvalete girerek üzerini değişti; elini ,yüzünü yıkayıp kendine geldi. Ardından şömineyi yaktı bir önceki gelişinde odun kırmıştı Azat ve yeterli miktarda vardı en azından bugünlük yeterdi. Daha sonrasında yatakta titreyen Gönüle baktı. Ne kadar kötü görünüyordu tabiki bu önemli değildi Azat ne kadar bitkin olduğundan bahsediyordu. Gönül Azata seslendi
-"Azaat!"
Azat: buyur Gönül bir şey mi oldu
Gönül: yok bir şey olmadı da şey diyecektim bugün birçok şey yaşadık ve o kargaşada ilaçlarımı hastanede unuttum. Kan ve vitamin ilaçlarım o kadar önemli değil yediklerimle karşılarım da..
Azat: da ne Gönül noluyo
Gönül: şey Azat bir sakin ol lütfen
Azat: tamam Gönül de haydi
Gönül: ben doktorun bana et ezilmesi, çürümesi tedavisinde kullanmam için verdiği ilaçları unuttum onlar da önemliydi dedim burayı normal hayatında da kullanıyorsun belki ilaç dolabın vardır.
Azat: et ezilmesi ve çürümesi ne alaka Gönüll?
Gönül başını önüne eğdi ve gözlerinden oluk oluk boşanan yaşlarını durduramadı. Gönül nasıl desin ki o adi herifin onu ve annesini her gün ya kemerle ya demir zincirle ya da başka bir şeyle dövdüğünü...
Azat sinirlendi ve Gönül'ün yanına gelip Gönül'ün üzerindeki kıyafeti açtı neresinde yara olduğunu merak ediyordu. Ağlamaya devam eden Gönül üzerinde sadece atlet kalınca utandı. Azat Gönülün kollarının her yerine baktı oralar da yeşil yeşil olmuştu etleri ama çürüme söz konusu değildi. Azat Gönül'ü belinden tutup arkasına doğru çevirdiğinde gördüğü manzara ile şok oldu ve dilini yutmak üzereydi. Gönül'ün sırtı gelen kemer, zincir darbelerinden dolayı simsiyahtı. Azat ağlamaya başladı. Gönül de hıçkıra hıçkıra içinin yangınını dışına vurdu. Azat yavaşça elini Gönülün sırtına dokundurduğunda Gönül acıdan kıvranarak acı yüklü inlemisti. Azat hemen elini çekti ve Gönülün kafasını kendi göğsüne bastırıp ikisi de dakikalarca ağladı.
.
Azat: Gönül kullandığın kremlerin isimlerini hatırlıyor musun?
Gönül titrek sesle "hatırlamıyorum ama telefonumda var fotoğrafları." demekle yetindi. Azat kremlerin isimlerine baktı ve ilaç dolabında aynılarının olduğunu hatırladı ve hemen alıp geldi. Gönüle sürmek istediğini söyledi. Gönül hala ağlıyordu. Utanarak arkasını döndü Azata kremi sürmesi için. Azatta çekinerek "Gönül üzerindekilerinin hepsini açmam gerekiyor sürebilmem için." dedi. Gönül utandığından kendisi açmamıştı.
Azat: "Gönül benim açmamda bir sorun yok değil?!" Gönül de utançla başını sadece salladı. Azat Gönülün atletini de çıkardı Gönül yan taraftan aldığı battaniye ile mahrem yerlerini örttü. Azat kremi önce eline sürdü. Eline yaydı ve en çok korktuğu işleme gelmişti sıra. Azat korkarak naif hareketlerle elindeki kremi Gönül'ün sırtı ile buluşturdu. Gönül acıdan hızla nefes alıp verdi. Acıya daha fazla dayanamıyordu. "İmmmmmmm" diye acıyla feryat etti. Azat da Gönülü böyle görünce ayağa kalkıp sinirle sandalyeye tekme attı. Gönül irkilince Azat ne kadar yanlış bir şey yaptığını anladı. Hemen Gönülün yanına gelip ona sarıldı ve "özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim.. korkacağını unuttum" dedi. Gönül de ağlamakla yetindi.
.
Azat yerine geri oturdu ve kremi sürmeye devam etti.
Azat "sana söz Gönül sana bunları yapan şerefsizlerden intikamımızı alacağız. Azat Fikretin oğlunun yaşadığını biliyordu babasının hatalarının hesabını ona soracaktı. Gönül ağlamaktan bitmiş vaziyette Azatın gözlerine uzun uzun baktı. Ve Azata "bilmiyorum dünyada senin gibi kaç tane adam kaldı. Sen ne kadar güzel bir adamsın, merhamet bir adama anca bu kadar yakışırdı. Keşke tüm erkekler senin gibi olsa.. " Azat Gönülün başını göğsüne yatırarak sarıldı. Gönül sözüne devam etti. "Dünyada benim gibi milyarlarca kadın var. Hepimizin tek bir suçu var o da Kadın olmak... Hepimiz aynıyız sadece acılarımız ve yaşadıklarımız farklı.. Eğer insaflı bir caninin eline düştüysek tecavüz edip döver. Eğer daha insafsız birinin eline düştüysek de boğar, yakar, keser tecavüz eder daha neler neler yapar." Gönül ağlayarak devam etti. "Baksana Azat söylediğim sözlere.. İnsaflı insafsız diye canileri ayırt ediyorum çünkü bu durum o kadar normalleşti kii. Biri de çıkıp buna dur demiyor. Zulüm aynı zulüm zalim aynı zalim. Her birimiz 'ölmek istemiyorum' çığlıkları ile hayata gözlerimizi yumuyoruz. Bizim ne günahımız var. Benim ne günahım vardı Azat?! Ben ya da herhangimiz ne yaptık ki başımıza bunlar geldi he!"
Azat Gönülün bu çaresiz sözleri üzerine Gönüle sarilmakla yetindi.
Gönül: Azat sen benim yaşadıklarımı biliyor musun?
Azat: Gönül ayrıntılarını bilmiyorum.
Gönül söze başladı. "Babamın ölümünden biraz sonra annem o Fikret denilen şerefsizle evlendi. Bize kendini başta çok iyi gösterdi ardından nikah kıyılıp biz onun evine taşınınca ilk gün gerçek yüzünü gösterdi. Annem ve beni özellikle beni o kadar çok dövdü ki ben acıdan bayılmışım. Gözlerimi açtığımda annem ağzı yüzü kan içinde benim uyanmam için bana sesleniyordu. Bizi bir odaya kapatıp telefonlarımızı elimizden aldı" Azat bu duydukları ile deliye döndü. Gönülü korkutmamak için bir şey yapmadı. Azat dişleri ile alt dudağını o kadar sıkmıştı ki dudağı neredeyse kopacaktı. Gönül devam etti. " Biz aynı senin şuan şok olduğun gibi şok olduk. Çünkü kendini bize tanıtan Fikret bu değildi. O naif, sevecen adam gitmiş yerine bir canavar gelmişti. Ben uyandım başımda annem vardı her yerim o kadar çok ağrıyordu ki yerimden kalkamadım bile sürünerek kapının önüne geldim. Açmaya çalıştım fakat üzerimize kitliydi. Kapıya defalarca vurdum ne bir ses vardı ne de bir şey. Kapının koluna tutunarak zorlukla ayağı kalktım. O kadar bitkin durumdaydım ki aynı şimdi olduğu gibi duvarlara tutunmasam pat diye düşecektim. Annemin yanına geri geldim. Psikopat bizi yatak odasına kitlemişti. Aynanın karşısına geçtim kendime baktığımda çektiğim ağrıların sebebini daha iyi anladım. Beni o kadar çok dövmüş ki (Azat burada tırnaklarını dizine geçirdi) yüzüm kan içindeydi. Gözlerimin içi kanlıydı. Elmacık kemiklerim yemyeşil göz altlarım mosmordu. Kendimi böyle görünce ne kadar büyük bir felaketle karşı karşıya olduğumuzu anladımm. Ve ağlayarak yere çöktüm. Odaya geldi bize iğrenerek bakıyordu. Meğer annemle evlenme sebebi benmişim eş olarak annemi değil beni istiyormuş. Oysa ki ben daha 20 yaşındayım." Gönül ve Azat ağlamaya devam etti. " Eve asla bizim tanıdığımız kimse gelmezdi biz onlara bir şey söyleriz diye. Bizim dışarı çıkmamıza hiç izin vermezdi. İçer içer gelir bizi eline ne geliyorsa onla döverdi. Eve sadece onun gibi psikopat arkadaşları geliyordu onlar da benim gibi bir kızı kolundan tutmuş zorla buraya getirmişti. Kendilerini eğlendirmeleri için. O gün geldi saçımdan tuttu ve akşam arkadaşlarının geleceğini ve benim de diğer gelen masum kızlar gibi onları eğlendirmemi emir etti. Akşama yakın odaya geldi ben her ne kadar kabul etmesem de beni hep tehdit ederdi annemle mecbur kalarak üstüme savurduğu mavi pullu kısa elbiseyi giydim. Annemi odaya kitledi engel olmaması için. Beni de kolumdan zorla tutup aşağı indirdi. O ve arkadaşları içeride koca bir masada kumar oynuyor, içki içiyor ve masum kızlarla gönül eğlendiriyorlardı. Ardından bunların hepsi sarhoş oldu. Oradan oynamalık bir şarkı açıp silah zoruyla bizleri oynattilar. Ben mosmor gözlerimle ağlaya ağlaya oynamaya çalıştım. O gece bir kez daha isyan ettim. O kadar zavallıydım ki.. gerçi şuan da öyleyim de o günü geç. Bize her Allah'ın günü başka bir eziyet, başka bir acı yaşatıyordu. Her gün dövüyordu. Bir keresinde (Gönül utanarak başını eğdi) yatağına gelmemi emretti annem yalvardı ama kabul etmedi. Ben de kabul edemezdim kafasında içki şişesini kırdım ve bayıldı o gece öyle kurtuldum sanmıştım. Sabah olup uyandığında yanıma geldi ve beni bugüne kadar hiç dövmediği kadar çok dövdü. Kendimi gerçekten hissetmiyordum. İşte o sabah olan oldu. Hayatımın lanetli günü... Beni kendine ait bir dağ evine götürdü. Adamlarını oradan gönderdi ben korkmaya başladım. Evin içine soktu beni ardından üzerime bir elbise fırlattı ve bunu hemen giymem gerektiğini söyledi ben ne olduğunu anlamadan korkarak giydim. Bana niyetini söyledi ben o an başıma kaynar su dökülmüştü. Kendimi korunmanın yollarını aradım ve salak gibi evin içinde kaçmaya başladım sanki beni yakalayamayacakmış gibi. Aşağı indim masada silah vardı kendimi korumak için onu tehdit ettim yaklaşırsa vuracağıma dair o kahkahayla bana yaklaşırken ben korkarak geri geri yürüdüm ve tam tetiği çektim ve sıktım silah boştu içinde mermi yoktu. Tüm dünyam başıma yıkıldı ve sona geldiğimi anladımm. Yanıma geldi ve önce işkence etti ona bunları yaptığım için. Belimden aşağı doğru uzanan saçlarımı bir çırpıda omuz izahıma kadar kesti öyle içim gitti ki çünkü saçlarım çok değerliydi benim için ama o an korkudan hiçbir şey yapamadım. Kafamı suya sokup beni boğmaya çalıştı. Psikopat yanına bir tane ruj almış dudaklarım ve yüzümün her yerini rujla boyadı. Ardından" Gönül bunu söylerken çok zorlandı terledi, daha çok ağladı. "Ardından boyadığı dudaklarımı zorla öptü.. Ben kaçmaya çalıştım saçlarımdan tuttuğu gibi kendine çekti ve bir tokatıyla yere düşürdü. Ardından beni yatağa atıp bana zorla sahip oldu. Çok direndim, çok karşı çıktım ama olmadı başa çıkamadım." Gönül bunları söylerken gözleri dönmüştü. Sinir krizi geçiriyordu. Ayağa kalktı başını bir o yana bir bu yana sallayarak bağırmaya başladı.
Gönül: Dur dersin durmaz dur dersin durmaz dur dersin durmaz
Azat: dur durr
Gönül: durmaz durmaz durmaz durmaz
Azat: dur duur duur
Gönülün yaşadıkları o an aklından bir film şeridi gibi geçti ve Azata vurarak "durmaaaaz" diye bağırıp kapıyı açıp hıçkıra hıçkıra ormana doğru koşmaya başladı. Azatta peşinden koştu "Gönüll duuurr"
Gönül daha da hızlı koşmaya başladı ağlayarak nereye gittiğini bilmeden çıplak ayaklarla koşmaya devam etti. Azat arkadan durması için bağırdı ama Gönül onu duymuyordu. Azat daha hızlı koşup Gönülü tuttu ve arkasından sarıldı ona "özür dilerim özür dilerim Gönül" diye bağırdı. Gönül feryat ederek ağladı ve dönüp Azatın gözlerine baktı. Azat Gönül'ü önüne döndürdü ve ona çok sıkı sarıldı. Gönül de hıçkırıklarla ağlamaya devam etti. Azatla Gönül 20 saniyelik sarılmanın ardından Azat Gönülü Kucağına aldı. Gönül de ağlayarak Azatın boynuna sarıldı. Azat kucağında Gönülle yavaş yavaş eve doğru geldi. Gönülü yavaş yavaş yatağa yatırdı. Tekrardan çok sıkı bir şekilde Gönüle sarıldı saçlarını içine çekti. Gönül de Azata sarıldı. Azat aldığı poşetleri getirdi içinde Gönül için kıyafetler de vardı. Önce bir havlu çıkardı ve Gönüle onu banyo yaptırmak istediğini söyledi. Gönül de banyo yapmak istiyordu içindeki tüm kiri atmak için ama Azatın yaptırmasına izin veremezdi. Azatta Gönül'ün omzuna dokunarak "yanlış anlama Gönül kötü bir niyetim yok" dedi. Gönül de başıyla onayladı. Gönül üzerinde atlet ve altında kısa şort vardı. Onlar kalacak şekilde diğer kıyafetlerini çıkardı. (Sevgili okurlar yanlış anlaşılma olmasın Azatın kötü bir niyeti yok zaten kıza da hiç bakmıyor sadece yıkayacak onu) Gönül yavaşça duşakabine girdi. Azatta ilk suyun ısısını ayarladı ve Gönül'ün saçlarına tutmaya başladı. (Gönül burada tekrar tüm yaşadıklarını hatırlayıp ağladı) Azatta çok utanıyordu. Gönül'ün sadece saçlarına ve gözlerine bakıyordu. Gönül'ün saçları iyice ıslandıktan sonra Azat avucuna şampuan sıkıp ellerini Gönül'ün saçlarında dolandırdı. Saçlarına şampuanı iyice yedirdi. Ardından Azat Gönülün saçlarını naif hareketlerle durulamaya başladı. Sonra oradan lif alıp üzerine sabun sürdü ve Gönül'ün kolundan tutup onu liflemeye başladı. Bastırmadan yavaşça yapiyordu canı acimasın diye. Gönül de gözlerini sımsıkı kapatıyordu. Ardından Azat Gönülün kendisini durulamasi için banyodan çıktı. Gönül 10 dakika sonra içeri geldi. Üzerinde giyilmesi gerekenler vardı. Gelip yatağa oturdu Gönül Azatta yanına oturdu ve özenle uzun kollu seçip Gönüle giydirdi. Pijamasını Gönül giymişti. Azat daha sonra Gönülün ayağını kendi bacağının üzerine koydu ve Gönüle çorap giydirdi. Poşetlerin arasında tarak da vardı. Azat aldı ve Gönülün haftalardır taranmayan saçını taramaya başladı. İkisi de çok naifti. Azat elini Gönülün boynundaki saç tutamlarına götürdü ve elini sürerek arka tarafa getirdi. Gönül bu durumdan huylanmış olmalı ki kafasını yavaşça yana eğdi. Azatta tebessüm ederek "afedersin" dedi. Gönül'ün tüm saçlarını taradıktan sonra örmeye başladı Azat. Hayalinde bunu Reyyana yapmak vardı ama Gönüle nasip oldu. Azat ayağa kalktı ve çok üşüdükleri için mercimek çorbası yapmaya karar verdi. Gönül de o anda battaniyeyi kafasına kadar çekmiş içinde ağlayarak uyumaya çalışıyordu. Azat mercimeğin ardından sebze soslu makarna da yaptı. Sonra onları tabağa koydu ve elinde tepsiyle Gönül'ün yanına geldi. Gönül uyuyamamıştı. Azat yavaştan kaldırdı battaniyeyi ve Gönül'ün uyumadığını, hâlâ ağladığını gördü. Gönül yavaşça doğruldu. Azat baş parmağı ile Gönül'ün akan yaşlarını sildi. Ardından bir çocuğa yedirir gibi Gönüle çorbayı yedirmeye başladı. Gönül de gülerek " Azat ben kendim yiyebilirim, çocuk değilim" dedi. Azatta " he şöyle gül ya. Gülmek en çok sana yakışıyor" dedi. Gönül de başını eğdi. Azat Gönülün çenesinden tutup göz göze gelmelerini sağladı. Azat " Gönül biliyorum yaşadıkların hiç kolay şeyler değil ve çok taze ama senin düşünmen gereken bir yavrun var artık onun günahına girme Gönül.. Ağlarsan o da hisseder ve üzülür yapma artık üzme bizi" Gönül burada Azatın "biz" demesine aşırı duygulanmıştı ama belli etmedi. Gönül başını kaldırarak "haklısın Azat. Bundan sonra ne yaparsam onun için yapacağım. O benim yaşama sebebim oldu. Benim yaşadığımı onun yaşamasına asla izin vermeyeceğim"
Azat: "benim görmek istediğim güçlü Gönül de bu" dedi.
Azat çorbayı güzelce Gönüle yedirdi. Su da içirdi. Azat'ın telefonu çaldı. Gelen haber ile Azat şok geçirdi. Arayan Mardin'in köklü ailelerinden töre başkanı Haşim ağa idi. Bu sözler Azat'ın aklına kazındı. "Azat Aslanbeylerin kız torunu Gönül ile evlenmek zorundasın aksi takdirde ikiniz de öleceksiniz..!"