İnsanlarla anlaşmak çok zordu. Herkes kendi istediğini anlar, işine geleni yapardı. Kendi çıkarı için karşısındakinin kabusu olmaktan çekinmezdi. Karşısındaki kişinin canı pahasına kendini kurtarırdı. Mutluluk saçabildiği kadar korku da saçabilirdi.
Normal insanlar gibi ben de korkardım, ancak bir korku filmi izledikten sonra geceleri uykum kaçmazdı veya gece su içmeye kalktığımda mutfağa gidene kadar gördüğüm her lambayı açmazdım.
Pek arkadaşım yoktu. Ben de yeni arkadaş arayışlarına çıkmazdım zaten. Çok fazla sohbet grubuna dahildim ve oradaki insanlarla konuşurdum. İnternet, kimsenin kimseyi sorgulamadığı bir ortamdı. İstediğiniz kadar yalan söyleyebilirdiniz ve ortaya attığınız şey ne kadar uçuk olsa bile kimse sorgulamazdı. Orada kendiniz için bambaşka bir kimlik yaratabilirdiniz, bu çok kolaydı. Sosyal medya denen mecra yalnızca belli başlı birkaç siteden oluşmuyordu. Epey geniş bir kapsama alanı vardı ve ben bir yerden sonra kaç tanesine dahil olduğumu unutmuştum.
Telefonuma şu an olduğu gibi sürekli bildirimler gelirdi. Hepsi de sohbet gruplarındaki insanların gereksiz konuşmalarıyla dolu olurdu. bildirim sesleri sinirlerimi bozmaya başladığı sırada sinirle ellerimi gözlerime siper ettim ve yatakta sağ tarafa dönerek komodinin üzerindeki telefonuma uzanıp saate baktım.
''Tanrı aşkına, saat sabahın yedisi! Alarmın çalmasına bile yarım saat var! Bu kadar ne konuşabilirsiniz?'' diye söylenip ekranı kaydırarak gruba girip okumaya başladım. Göz ucuyla mesajlara bakarken birinin attığı bir bağlantıya düşünmeden tıkladım. Bağlantının açılmasını bekledim ancak bir türlü sayfa yüklenmiyordu. Vazgeçip sohbet grubuna geri dönmek istediğimde ise telefon dokunuşumu algılamamış olmalı ki hiçbir şey olmadı. Birkaç sefer daha telefonun sağ alt kısmındaki yere basıp geri gelmeye çalışsam da işe yaramadı. Telefon donmuş olmalıydı. Telefonda nereye basarsam basayım bir şey olmadı ve birden mavi bir ekran belirdi. Mavi ekranla birlikte telefondan çıkan tiz ve kulak tırmalayan sesle irkilerek telefonu elimden düşürdüm ve sesi duymamak için ellerimle kulaklarımı kapadım. Ses, yüksek değildi ancak biri uzun tırnaklarıyla kara tahtayı çiziyormuş gibi rahatsız ediciydi. Birkac saniye sonra ses durdu ve telefonu elime aldığımda düzeldiğini gördüm.
''Bu da neydi şimdi?'' diye mırıldanarak telefonu bıraktım ve kalkarak mutfağa gittim.
Bugün arkadaşıma sözüm vardı. Buluşup sinemaya gideceğiz demiştik. Ancak öğleden sonrası için anlaşmıştık ve bütün gün benimdi. Hafif bir şeylerle kahvaltımı yaptıktan sonra yatak odama dönüp telefonumu aldım ve salona gelerek rahat koltuğa oturdum.
Televizyonun tam karşısında otururken ayaklarımı sehpaya uzattım ve iyice yayılarak telefonu açtım. Ekran aydınlandığında bildirim panelinde sıradan, sohbet mesajlarının ardından gördüğüm mesajla şaşırmıştım. Telefonumda kayıtlı olmayan bir numaradan gelen bir SMS... şaşırdığım nokta ise kimseye telefon numaramı vermediğime emin olduğumdu. Konuştuğum herkesle internet üzerinden konuşuyordum. Kullanıcı adımı biliyorlardı sadece. Ancak "Taehyung," diye giriş yapmış bu mesajı atan kişi gerçek ismimi biliyordu anlaşılan. Tedirgin olmadan edemedim. Ellerim ufaktan titremeye başlarken gelen birkaç mesaja odaklandım.
Gönderen: bilinmeyen numara
Selam, Taehyung!
Internet sitemize girmen bizi çok mutlu etti! Umarız memnun kalabilmişsindir.
Eğlencenin devamı için tıklayabilirsin: https://...
"Ne?" Diye kendi kendime söylenirken, "Daha önce girdigim bir siteden mi acaba?" Diye düşünmeden edemedim. Telefon numaramı verdiğim bir site var mıydı ki? Sürekli e-mail kullandığımı düşünüyordum oysa ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mythomania
Mystery / Thriller"Garip..." Kim Taehyung, mükemmel bir yerde mükemmel bir hayat yaşar. Ancak ailesi nerededir, o bu yere nasıl gelmiştir hiçbir fikri yoktur. Bir gün Kendisi adına açılmış gizemli bir bloğa girer. Blokta kendisinin çalışma masasına kadar birebir pay...