"Baklava ve kuruyemiş" babaannem ve dedem bu ikisine bayılırdı. Belki onlarda severdi. Tanısaydım sevdiği şeyleri az çok anlayabilirdim. Orhan bey istediklerimi aldıktan sonra arabaya bindi. Heyecanla yeni tanışacağım insanlarla buluşmak için yola devam ettik.
Araçla köye giriş yapmıştık diğer arabalar yolda tek tek bizden ayrılmıştı. Sanırım korumalar burada olmayacaklardı. Bu duruma sevinmiştim açıkçası. Orhan beyde çok sessizdi her zamanki gibi ama bu sessizlik diğerlerinden çok farklıydı. Aşırı dikkatliydi gözleriyle sürekli etrafı kolaçan ediyordu. Çok takılmadım çünkü yaptıkları her şey zaten aşırıydı.
Gittikçe daha çok heyecanlanıyordum. Her geçtiğimiz evde acaba burası mı diye umutlanıyordum. Ayaklarımı sallıyordum keyifle. Yavaşça arabanın camını açtım ve köyün temiz havasını içime çektim. Huzur buydu işte tek derdin karnını doyurmak dinlenmek hayvanlarınla ilgilenmek tarla bağ bahçe doğa ne şehrin kalabalığı ne derdi....
Düşüncelere dalmıştım ki aracın durmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. "Geldik" Kafamı çevirdiğimde iki katlı köy eviyle karşılaştım. Arabanın penceresinden evi incelemeye başladım alt katın bir tarafı ahır diğer tarafı da traktör koymak için boşluktu. İlerisi de eve çıkan merdivenlere ulaşıyordu evin önünde de etrafı çitlerle çevrili minik bir çiçek bahçesi ve ekmek yapmak için tandır ve için hayma bulunuyordu. O kadar düzenliydi ki.
Orhan bey inip demir sürgülü kapıyı açtı ve arabayı içeriye aldı. Araçtan inip etrafı biraz daha inceledim çiçek bahçesinin yanına gittim o kadar güzeldi ki gözlerimi alamıyordum.
"Hoşgeldiniz yavrum" duyduğum şefkatli sesle arkamı döndüm. Yaşlı çift bizi karşılamak için aşağıya inmişlerdi. "Hoşbulduk" dedim ve yaklaşıp ellerini öptüm. Nine dedeye göre daha kısaydı tombik al yanaklarıyla öyle bir gülümsüyordu ki gözleri kısılmıştı. Altındaki minik çiçekli şalvarıyla da çok tatlıydı.
"Hadi yukarı gelin kuzum hava soğuk üşütmen" Mutlulukla kafamı salladım hızlıca. "Buralar soğuktur gızım köy yeri şehre benzemez adamı hasta eder" dedi yaşlı dede
"Orhan oğlum hadi sen de gel yukarı"
"Yok Hafize teyzem benim gitmem gerekiyor Ayla hanımı bırakıp hemen dönmem söylendi"
"Teyzen sana gel demedi mi yürü al eşyaları yukarı çabık!" dedenin gür çıkan sesiyle gözlerimi kırpıştırdım. Bana göz kırptı ve hafif seslice güldü. "He he bunlar böyle
işte gızım bundan anlıyor keratalar" ciddi olmadığını anlayınca bende gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANA SIĞINMA!
General FictionYanlış zamanda yanlış yerde bulunan tek beden... "O adama ne olacak? Kim bu insanlar?" meraklı bakışlarımı kıza çevirdim. Bana endişeli gözlerle bakıyordu. Hızla yaklaştı. Sanki gizli bir iş çeviriyormuş gibi davranıyordu. "Sen bu adamların kim oldu...