Belimdeki baskıyla uyandım. Gözlerimin önündeki yüz ile sinirlenmemek için kendimi zor tuttum. Her seferinde kendimi bu yatakta buluyordum. Neden üzerine bir şey giymiyor bu adam. Belimdeki kollarını dikkatlice çekmeye çalıştım. Ahh çok ağırdı. Bütün gücümü kullanıp kollarından kurtuldum. Yataktan çıkıp banyoya adımladım. İşlerimi halledip çıkacağım sırada Karan'ın çıplak göğsüne çarptım. Yarı çıplak karşımdaydı. Hemen bir adım geriledim. Sanırım onun bu haline asla alışamayacaktım. Bakışlarımı üzerinden çekip bir adım geriledim. Kapıdan çekilmesini bekliyordum ama çekilmiyordu. Çıkmak için hamle yapacağım sırada kapıyı kapatıp kilitledi. "Karan ne yapıyorsun?" dedim şaşkın sesimle."Sana da günaydın." dedi. Kaşlarımı çattım. Musluğu açıp yüzünü yıkamaya başladı. Fırsattan istifade kapıya doğru yöneldim. Bir anda koluyla beni engelledi. Kollarımın altından tutup lavabonun tezgahına oturttu. Şok içinde ona bakıyordum. Dişlerini fırçalamaya başladı. İnmek için hareketlendim. Elini emniyet kemeri gibi kalçamın yanına koydu. Diğer eliyle dişlerini fırçalamaya devam etti. Kollarımı bağlayıp çatık kaşlarımla ona bakıyordum. Sinirle ayaklarımı sallıyordum. Dudağının kenarı kıvrıldı! hah! Hemde fazlasıyla özgüvenli. Sabr et Ayla birazdan bitecek.
Kıvrılan dudağını koparmak istiyordum. Neden beni rahat bırakmıyordu. Gözlerim istemsizce çıplak bedenine doğru kayıyordu. Bu hali bana hiç yardımcı olmuyordu. Çok güzel görünüyordu. Bir kaç yara izi kalbimin sızlamasına neden oldu. Yanında kimse olmadan yaralarını tek başına sarmıştı. Üniversitedeyken tek başıma hastaneye gittiğim zamanı hatırladım. Çok canım acımıştı. Annemin yanımda olmasını çok ama çok istemiştim o an. Kalbim sıkışıyordu. Doktorların yanımda birinin olup olmadığını sorduğundaki halimi hatırladım. Hemen kendimi toparlayıp önüme döndüm. Ama bu seferde kocaman kolu dikkatimi çekmeye başladı. Dolaptan çıkardığı traş makinesiyle ne yapacağını merak ediyordum. Makinenin tuşuna basınca sakallarına doğru yaklaştırmaya başladı. Hayır sakallarını kesmesini istemiyordum. "Hayır kesme!" Ahh ne yaptım ben. Tek kaşını kaldırıp bana baktı. "Neden?" dedi fısıldayarak. Gözlerimi ondan kaçırdım. Ne diyecektim şimdi. Derin bir nefes alıp. "Lavabo kirlenecek" anlamaz gözlerle bana bakıyordu. İnanmamıştı.
Sakallarını çok seviyorum kesme diyemiyordum. Bir anda elimi tuttu. Makineyi avucumun içine bıraktı. Ne yapıyordu bu adam. Havlulardan birini kucağıma serdi. Makineyi kavrayan elimi avucunun içine aldı. Bir kaç tane düğmeyi gösterdi. "Buradaki düğmeye sonra yeşile basınca sakalımı kısaltıyor." İki yanıma ellerini dayayıp yüzünü bana yaklaştırdı. Hafifçe çenesini kaldırdı. Ne! Benim kendisini traş etmemi mi istiyordu. "B-ben yapamam." dedim fısıltıyla. Yapamazdım. Mavileri beni buldu. "Yaparsın." dedi hemen gözlerimi kaçırdım. İstemiyordum işte daha doğru düzgün sakallarını okşayamamıştım bile.
Bana doğru yaklaşmasıyla nefesi yüzüme çarpıyordu. Ne yani öpecek miydi! Hemen makineyi çalıştırdım. Ve durdu. Mavileri üzerimdeydi ve banyoya girdiğinden beri bir saniye bile çekmemişti. Yutkundum. Yavaşça elimdeki makineyi yanağına yaklaştırdım. Elim titriyordu. Boşta olan elimi destek almak için omzuna dokundum. Parmaklarımın arasında bir anda gerilen teni beni şaşırttı. Ona dokunmam bedenini ne hale getiriyordu.
Daha fazla oyalanmak istemiyordum. Makineyle sakallarını kesmeye başladım ama kestiğim yerleri görünce içimdeki mutluluğa engel olamıyordum. Sadece sakalı kısalıyordu. Tamamen gitmiyordu. Gülmemek için alt dudağımı dişledim. Karan daha çok yaklaştı. Bende hemen kendimi geriye çektim. Gözlerine bakmak istemiyordum. Ama böyle düzgün kesemiyordum. Uzaklaşan bedenimi biraz ona yaklaştırdım. Kollarım yorulmaya başlıyordu. Bedenini yavaşça aşağı indirince yüzü tam anlamıyla yüzüme sabitlenmişti. Elim ayağıma dolaşıyordu. Aldığı nefesler tenime değdikçe tüylerim diken diken oluyordu. Kalbim zaten iyi durumda değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANA SIĞINMA!
Fiction généraleYanlış zamanda yanlış yerde bulunan tek beden... "O adama ne olacak? Kim bu insanlar?" meraklı bakışlarımı kıza çevirdim. Bana endişeli gözlerle bakıyordu. Hızla yaklaştı. Sanki gizli bir iş çeviriyormuş gibi davranıyordu. "Sen bu adamların kim oldu...