2. Bölüm

376 29 27
                                    


***

Gözleri soğuk uzun parmaklarıyla tuttuğu votkaya odaklandı, odanın sıcaklığına rağmen elleri buzdan bile daha soğuktu. Vücudu normalin altında vücut ısısına maruz kalma eğiliminde olduğu için buna alışıktı. Belki de bu ciddi bir rahatsızlıktı, fakat Fyodor doktorlarla uğraşacak kadar önemsemiyordu.

Fyodor kendisine ilk kez uşanka verildiğini hatırladığında hareketsiz kaldı, bir kaç saniye için Dazai'ye baktı ve Dazai'nin çok bilmiş sırıtışı hâlâ yok olmamıştı. O saniyeler içinde silah sesi olmadan ilk kez barış ve sessizliği paylaştılar. Yine de hiç rahat değildi, iki adam da birbirlerinin yanında gardını indirmek için fazla paranoyaktı. Sessizliğin içinde Fyodor ile alakalı her şeyin bir anlamı var, diye düşündü Dazai. Öyle olsa bile bu kadar sessizlik fazlasıyla yeterdi.

Dazai çenesini avcuna yaslayarak düşünceli adama yaklaştı. Fyodor'un gözlerine baktığı an gülümsemesi soldu, fırtınalı gecede karanlık bir okyanus gibi yükselen ve geri çekilen duygularını görünce şaşkınlık onu ele geçirdi. Loş ve zayıf olmasına rağmen, 'şeytan'ın gözbebekleri üzerinde ilk kez ışık vardı; tam oradaydı.

Gerçek duygularla çarpışan gözlerinin görüntüsü onu boğdu; onları Fyodor gibi birisinin içinde görebileceğini hiç düşünmemişti, bu onu hayrete düşürdü.

Dazai, eylemlerini ve tepkilerini yıllarca tahmin etmesine rağmen onu çok iyi tanımıyordu, çoğu zaman planını anlayacak kadar şanslıydı ama emin olduğu bir şey vardı; Fyodor Dostoevsky hakkında az da olsa bilmediği kaçınılmaz gerçek. Onun hakkındaki her şey lanetliydi, ama nasılsa kusursuzdu, görüntüsü bir yemdi.

Büyüleyiciydi.

O an Fyodor'u aslinda tanımadığını anladı, bu; onun gibi belirsiz ve değerli bir düşmanla savaşırken ne kadar dikkatsiz olduğunu farkettirdi; Kumar oynuyor, ihtimalleri bilmeden hayatını ortaya koyarak kazanmayı bekliyordu.

Gizemli havası ortama her seferinde belirsizlik katsa da kaçınılmaz bir gerçek daha vardı, Fyodor Dostoevsky de Dazai Osamu'yu tanımıyordu.

Fyodor'un gözlerinin köşesinden hızlı bir bakış, garip ve gizemli anın sona ermesini sağladı. Dazai şansı olsa geceyi ona hayranlık duyarak geçirebileceği gerçeğini kabul etmek istemedi, bu tıpkı bir kedinin avlarına hayranlık duyması, elinden gelen her detayı inceleme ve analiz etmek istemesi gibiydi. Bunun bir zayıflık olduğunu bilse bile Dazai, düşüncelerine engel olamadı.

Fyodor kaşlarını çattı ve ona bakakaldı, yüzünü buruşturdu ve dudaklarını iğrenir gibi büzdü.
"Kımılda" Rahatsız bir şekilde koltuğunda kıpırdandı, Dazai onu yaramaz bir sırıtışla karşıladı.

"Hissedebildiğini bilmiyordum," Fyodor, Dazai'nin alayı karşısında gözlerini devirdi, varlığından biraz uzaklaşmak istercesine sola doğru hareket etti.
"Bir anlığına gördüm." Diye devam etti, gururlu bir ifadesi vardı.

Fyodor bıkkın bir yüz ifadesiyle
"Tebrikler. Şimdi kımılda." diyerek tekrar kıpırdandı ama hiçbir şey olmadı, Dazai'nin gülümsemesi onu çıldırtıyordu "yoksa seni koltuğundan iterim." Onu tehdit etti ama Dazai hareketsiz kalmaya devam etti. Göğsünün içinde titreşen bir öfke hissetti ve sonra farketti,

Bu bir numaraydı.

Birbirlerini tanıdıklarından beri oynadığı numaralardan biriydi fakat bir nedenden ötürü bu sefer düşmüştü. Çok savunmasızdı, gardını indirdi ve diğeri saldırma şansını boşa harcamadı.
Dazai etrafındayken beyninin düzinelerce senaryo yaratmaya başlamasıyla ilgili bir sorun vardı ve bu onun gerçek meseleyi görmesine engel oluyordu. Kabul etmekten hoşlanmıyordu fakat konu Dazai'nin zihninde vals yapmaya geldiğinde aklı ve düşünceleri neşe, hayranlık, kin ve nefret tarafından yönlendirilen bir labirentin içine hapsoluyordu. Bu onun doğal cazibesiydi, sizi, yanlızca içine girdiğiniz kapıdan uzaklaşamayacak kadar derinde olduğunuza ikna etmek amacıyla kendi yoluna ayak uydurmaktan başka çarenizin olmadığı bir labirente sokup kusursuz tuzaklar yaratıyordu.

One Way or Another (Fyozai)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin