bam!

145 22 45
                                    


Bakkaldan çalmış olduğum lolipopu ağzımın içinde döndürürken, elimdeki ses kaydını açarak konuşmaya başladım.

"Bu sokaklar ben yokken çok ıssızlaşmış, açık söylemek gerekirse buranın kokusunu özlemişim."

Sahile doğru ilerlerken, pastaneye uğrayıp kendime sıcak kurabiye aldım.

Sahildeki bir banka oturduğumda, ses kaydımı kapatarak çantamın içine koydum.

Yanıma birinin oturmasıyla, onu göz ucuyla süzdüm. Yakışıklı bir erkekti ama durumu yok gibi duruyordu. Onu umursamadan sahildeki kuşları izlemeye devam ettim. Yanımdaki çocuk bu soğuk havada kısa kollu giymişti ve hava inanılmaz derece rüzgarlıydı.

Çantamdaki ceketi çıkartarak ona uzattım. Elimdeki cekete anlamsızca bakarken kendimi açıklamak zorundaymış gibi hissettim. "Hava soğuk, üşürsün."

Başını olumsuz anlamda sallarken, gözlerimi devirdim. Umursamaz kişiliğim yerden aldığı taşı sahile doğru fırlatırken konuştu. "Hadi amaa, insanlar niye bu kadar aptal ki?"

Onu umursamazken ceketi yanımdaki adama vererek konuştum, "Benim cekete ihtiyacım yok, giyebilirsin."

Rüzgar, dediklerime hak verirmiş gibi eserken, yanımdaki çocuk dayanamayarak ceketi giydi. "Teşekkür ederim."

Başımı sallarken, onu tekrardan süzdüm. "Gidecek yerin yok mu?"

Adam rahatsız olmuş bir şekilde bana baktı. Ama az önce yaptığım iyilikten dolayı bana kaba davranmamak için cevap verdi. "Maalesef."

Kurabiyelerimi ona uzatırken konuştum. "Ben otelde kalıyorum, istersen sen de benimle kal."

Kişiliklerimden biri olan Zoe elindeki taşı bana atarken hiddetle konuşt. "Adamı rahat bırak Ethan."

Onu umursamazken, yanımdaki kişiye baktım. Ona uzattığım kurabiyeleri kabul etmezken, benimle kalma konusunda çok karasız duruyordu.

Kurabiyeleri onunla paylaşmaya niyetim de yoktu zaten, sadece nezakket içindi. Tanrı'ya çok şükür ki kabul etmemişti.

Kararsız duruşunu süzerek, onu ikna etmek için konuştumama devam ettim. "Hava bu gidişle kötü olacağa benziyor. Birkaç gün kalırsın, menmun olmazsan gidersin."

Adam dediklerimi teyit etmek istercesine gökyüzüne baktı. Sonunda benimle gelmeye karar kılmış gibi bana bakarak konuştu, "Adın ne?"

Sana adımı söylememeliyim.

Ama bugün adımı sen koy.

Onu ikna etmenin hazzını yaşayarak arkama yaslandım. "Benim adım Harry."

Benim adım, Joseph.

Arkadaki kişiliklerim buna itiraz ederken, yalanlarımı dinledim.

Bana minnattar bir şekilde bakarken konuştu. "Teşekkür ederim Harry, ben de Liam. Menmun oldum."

Hava bozulmaya devam ederken ayağa kaltım, "Hadi gidelim, hava çok bozulmaya başladı."

Başını olumlu anlamda sallarken bana tekrardan minnettar bir şekilde baktı.

Aptal.

Ara sokaklara girdiğimizde o önden ilerliyordu. Ses kayıt makinemi elime aldım.

Çantamdaki silahımı hazır ederken, ses kayıt makinesini açarak konuştum.

"Sanırım Liam benim saf kişiliğim olacak,

Onun için çok üzgünüm.

Evine hoş geldin Liam."

Arkadaki kişiliklerim bana bağırırken, Liam bana anlamsızca baktı. Silahımı arkadaki kişiliklerime doğrulturken bağırdım. "Kesin sesinizi!"

Buradan bakıldığında deli gibi göründüğümü biliyorum, ama zaten öyleydim.

"Harry, ne diyorsun anlamıyorum?"

Silahımı Liam'a doğrulturken, başımı yana yatırarak gülümsedim.

Bam!

Silah ateşlendi,

25. Kişiliğime merhaba de!

Sana adımı söylememeliyimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin