Rose
güne güzel bir kahvaltıyla başladım ve odamda müzik dinleyerek temizlik yaptım. müzik dinleyip şarkı söylemeyi çok severdim küçüklüğünden beri.
yorulduğum için kendimi yatağa attım ve gözlerimi kapattım telefonumun yatakta titremesiyle elimi yana attım ve telefonu açarak mesaja baktım.
bize gel✔️✔️
bu çocuk kafayı mı sıyırmıştı? her çağırdığında gidecek bir enayi değildim ben.
dolabımda yöneldim ve mini bir şort üzerine de bir sweet geçirdim. saçlarımı omzumdan bıraktım ve aşağı inip anneme kütüphaneye gittiğimi söyledim. kapıdan çıktım ve evin yakınlarındaki kütüphanenin yolunu tuttum.
kitap okumayı severdim.
kütüphanenin kapısını açtım ve dışarıdaki soğuk havayı örten klima içeriyi ısıtırken vicudum da bir titreme oldu. masada oturan görevliye kartımı gösterdim ve kitaplıkların arasına girdim. burası çok büyüktü ve dev gibi kitaplıklar ve milyonlarca kitap vardı. raflar üzerine yıkılıcak gibiydi adeta.
Romantik kitapların olduğu bölüme geldim ve elime bir tanesini aldım. "I want you." umarım güzel bir kıtaptır diyerek kitabı elime aldım. rafların arasından çıktım ve görevlinin oraya doğru yürümeye başladım.
Aniden rafların arasına savrulmamla bir kolun beni belimden kavranması bir oldu. o tanıdık koku...
onun burada ne işi vardı? beni mi takip ediyordu?
"mesajımı gördün ama yazmadın."
"zorunda mıyım? Hem sen beni mi takip ettin?"
"mesajıma yanıt vermeyince seni takip etmek zorunda kaldım."
Gözlerimi kırpıştırdım ve dudağımı ıslattım. belindeki kol dahada sıkılaştı ve gövdem onun vücuduyla birleşti.parmak uçlarımda, eli belimde, nefesi tenimde, bakışları harelerimde, ve kalbi... kalbi benimle miydi emin değildim fakat içimden bir ses onu istiyordu.
Ama bu yanlıştı ne olursa olsun o jennienin abisiydi. bunu ona yapamazdım.
hızla ondan ayrıldım ve kitabı alıp kütüphaneden çıktım.
~
gözlerimi araladığımda karşımda bana bakan annemi görmemle gülümsedim ve azımı aralayıp "günaydın anne" dedim. oda karşılık verdi ve yanağıma bir öpücük kondurup odamdan çıktı.
yastığımın altından telefonumu çıkardım ve saate baktım. saat 11 Di ne çok uyumuşum böyle.
telefonumdaki bildirimin üztüne tıkladım ve mesaja yanıt verdim.
günaydın prenses.yarın jennienin doğum günü ve onun için süpriz bir parti hazırlıycaz.seninde katılmanı isteriz.
junkookla yaklaşık iki haftadır görüşmüyorduk. bana hiç yazmamıştı.
günaydın.orada olacağım.
pekala. akşam 7 gibi gel yarın.
görüldü atıp telefonu kapattım. üzerimi değiştirip kahvaltıya indim. yarım saat sonra kahvaltım bittiğinde odama çıktım ve yarın için giyeceğim Birşey varmı diye dolabımda baktım.
Birkaç elbisenin arasından gözüme çarpan geçen sene avustralyadan aldığım kumaş elbiseyi görmemle gülümsedim ve dolabımı rahatlıkla kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want You (ROSEKOOK)
Romancekulağıma bişeyler fısıldadıktan sonra kulağımın altındaki yeri öptü.ordan boğnuma, boynumdan çeneme çenemde ise... dudaklarımı parçalamak ister gibi öpüyordu, ben ise ona uyum sağlamaya çalışıyordum. vicudum bir ateş topu misal, dudaklarımdaki karın...