Sevgi
Sevgi , aşk konulu birçok kitap vardır. Bu kitaplarda genellikle sevgi oldukça kolay , saf , eforsuz bir duygu gibi geliyor açıkçası.
Ama ben buna kesinlikle katılmıyorum.
Bireyin ilk önce kendini sevmesi gerek ki hem o başkalarını sevsin hem de başkaları onu sevsin.
Eğer ki birey kendini sevmezse başkaları neden onu sevsin ki?
Ne gibi bir katkısı olur onlara?
Sonuçta insan dediğimiz her türlü durumda menfaatini düşünen , hep kendi lehine sonuçları olacak olaylara sığınan , aleyhine durumlardan koşa koşa uzaklaşan varlıklar değil midir?
Kendimden ilerleyecek olursam uzun süredir kendimden nefret ediyordum , her şeyimden. O zamanlar saçma gelen takıntılarımdan , beni ailemin yanında ucube gibi gösteren uyumsuz saçlarımdan , beceriksizliğimden , her seferinde arkadaşlarımın peşinden kuyruk gibi dolaşmaktan , asla bir işi bile düzgün beceremememden , bunları düşünmek zorunda kalmamdan , ve o olayın başıma gelmesinden sonra hissettiğim kirden özellikle.
Mental açıdan beni oldukça yoran sayamayacağım yıllar boyunca her zaman kendimi kirli hissettim ardından asıl kirli olanın insanlar olduğunu fark ettim.
Ben kimseye bir zararı olmayan , kendini savunamayan hiçbir canlıya zarar vermeyen hatta düşüncesi karşısında bile üzülen bir çocuktum.
Hiçbir suçu olmayan , temiz ve günahsız bir ruhtum.
Tek derdi şekerleme , abisinin , arkadaşlarının peşinden oradan oraya sürüklenmesi gereken , onlarla hayatının en güzel anlarından yaşanması gereken yıllarımı kendimden nefret ederek geçirdim.
Açıkçası hala kendimi çok sevdiğim söylenemez.
Yalnızca daha fazla değer verdiğim insanların benim yüzümden üzgün olmasını istemiyorum ve bunun için çabalıyorum.
Bilmiyorum belki o ay yaşanmasaydı hala kendimden ölesiye nefret ederek hayatıma devam edecektim hatta belki etrafımdaki insanlara daha fazla zarar verecektim.
Herkesin bir dönüm noktası vardır.
Buna sebep olan bir olay olabilir , bir kişi olabilir.
Benim iki dönüm noktam oldu.
Birincisi her ne kadar hayatımın kararmasına sebep olsa da ikincisi hayatta her zaman tutunacak bir dal olduğunu , her karanlık zamanda ufak da olsa bir ışık olduğunu yoksa da o ışığı kendin yaratman gerektiğini öğretti bana.
O ay yaşadığım olaylar sayesinde bu sefer hayata daha sağlam ve daha güçlü tutundum.
Bu sefer kendimi sevmek için etrafımdakilerin düşüncelerini değil kendi güzel yanlarımı , kendi farklılıklarımı , beni ben yapan özelliklerimi buldum yavaş yavaş.
Bu sayede uzun süredir olan fobimi biraz da olsa yenmeye başladım.
Artık her birine temas halinde bulunduğumda kendime zarar vermiyordum , yavaş yavaş etrafımdakilere temas ediyordum.
Ve bu beni belki de dünyanın en mutlu insanı yapıyordu.
Artık ucube değildim....
Biraz da olsa kendime değer vermeye başlamıştım...
------------
5. sınıf yıl sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VIXEN |regulus black
Fiksi PenggemarGenç Malfoy kendini birden Londra sokaklarında bulmuştu. Bir saniye önce yatakhane kapısından girecekken Londra sokaklarına giriş yapmıştı. Ama bu sokaklar onun hatırladığı gibi değildi. Sanki birden çağ atlamış gibiydi etraftaki her şey. Yavaş yava...