bölüm iki: kavga sahası.

1.9K 283 271
                                    

hello, xpy'den selamlar ve hepinize iyi okumalar.

okumaya başladığınız saati yazın bakalım.

__________


"ee, sonra hiç konuşmadınız mı?" namjoon'un bana yönelttiği sorusu ile oturduğum sandalyede daha da gerinmiş ve bir bacağımı öteki bacağımın üzerine attıktan sonra omuzlarımı silkmiştim. buz dolu kahvemi iki elimle de tutmaktan parmaklarım ve avuçlarım buz tutmuştu ve keşke aynı şekilde beynim de böyle bir süre buz tutsaydı da ne bileyim bitkisel hayata girip şu olanları görmeseydim.

çünkü yeteri kadar asabım bozulmuştu ve bunun sonunda kendi asabımı değil başkalarını baştan sona bozacaktım.

"jungkook telefonun çalıyor!" enseme hyuna'dan yediğim şaplak ile gerçek hayata dönerken beynimde yazdığım dehşet içerikli katliam senaryolarını silmiş ve şöyle bir silkelenip kendime gelmiştim. of ulan be, ensem sahiden fena acımıştı. ensemi ovarken ceketimin iç cebinden çıkardığım telefonumu elime almış ve telefonda gördüğüm yabancı numara ile kaşlarımı kaldırmıştım.

"yabancı bir numara, beni kuytu köşeye çağırıp döverek öldürecekler. beni çok seviyorsunuz biliyorum cenaze törenimde çok ağlamayın olur mu?"

namjoon sesli bir iç çekip yüzüme bir mikroba bakar gibi bakmış hyuna ise telefonumu almamı söyleyip durmuştu. yeniden omuz silkmiş ve hâlâ çalmaya devam eden telefonumdaki aramayı yanıtlayarak kulağıma götürmüştüm.

"buyurun, jeon jungkook'un telefonu."

"yarım saat sonra okulun çıkışındaki kafeye gel jungkook, seninle bir konuşalım."

ahizeden gelen ses tonu ile şaşırsam da dudaklarımdan aniden yüksek sesli bir kahkaha dökülmüş ve elimle ağzımı kapatmıştım. tanrım, beni arayan kişi ayrı bir ironiydi, kurduğu cümleler ayrı bir ironikti.

"hyunjin büyümedik mi sence de biz? yani seni bilemem ama ben oldukça büyüdüm. önce abime seni dövdüreceğim diyerek gitmeler şimdi de çıkışa çağırmaya falan, hayırdır bebeğim akıl yaşın hâlâ ortaokul çağında sanırım."

hyuna yumruk yaptığı elini yukarı aşıya devam et! dercesine sallarken her olaya oldukça üstün bir sakinlik ile yaklaşan namjoon yeniden başını olumsuz anlamda sallamış ve başına taktığı beresini biraz daha alnına doğru indirip telefonuna doğru gömülmüştü. karşı taraftan gelen hakaretler ile sanki beni görebilecekmiş gibi başımı olumlu anlamda sallamaya devam etmiştim.

"bak ufaklık, yarım saat sonra nerede olurum bilemiyorum ama şu anda okulun oradaki kafedeyim zaten, buyur gel sana bir sıcak çikolata ısmarlayalım belki içini ısıtır da buz tutmuş beyin işlevlerine iyi gelir, beynini kullanmaya başlarsın ha?"

"orospu çocuğu."

küfür edip yüzüme kapatması ile başımı olumsuz anlamda sallamış ve telefonumu masaya bırakmıştım. karşımdaki ikili de bana dik dik bakarken ellerimi iki yana kaldırmış ve ne var? dercesine bakmıştım ikisine de. hyuna bana doğru uzanıp omuzlarıma birkaç kere vurmuştu beni tebrik edercesine. hatırlıyor musunuz, size bizim okulumuzda hep efendiler olur demiştim, birkaç iti kopuğu dışında hah. işte hyuna tam da o iti kopuğun başında gelenlerden birisiydi. derslerinde oldukça başarılı olduğu kadar çevresine laf atmaktan da çekinmeyen birisiydi ve bu işte o kadar profesyonel bir hale gelmişti bir olay dönerken kimse asla o olayın çıkış noktasının hyuna olduğunu düşünmüyordu. öyle bir kızdı işte hyuna.

namjoon'a gelirsek de... işte bizim tıp okuyan kitap kurdu klasik namjoon'du. kim taehyung ve kim hyunjin üvey kuzeniydi kendisi. taehyung namjoon'u sevse de hâlâ çocuk aklına sahip olan o böcek namjoon'u hem üvey olduğu hem de benimle arkadaş olduğundan kaynaklı hiç sevmezdi. eh, hyuna'yı da sevmezdi lâkin hyuna'ya attığı ilk ve son lafta ağzının payını bir güzel almıştı. ne mi olmuştu? hyuna'nın sadece yüzüne yapıştırdığı seri katil gülüşü ile üzerine yürümesi yetmişti. bu olay sahiden çok fazla komikti, çünkü namjoon ve ben hyuna'nın bu yüz şekli yüzünden onunla dalga geçip eğlenirken hyunjin'in altına kaçırıyordu neredeyse.

gay panic! ▷tk (✔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin